‘Biz Nuri Killigil’in çocuklarıyız’
atv’nin soluksuz izlenen dizisi Yalnız Kurt, bu hafta yerli ve milli silah sanayiinin temellerini atan Nuri Killigil Paşa’nın 1949’da şehit edilmesi ve savunma sanayii çalışmalarının her dönem engellenmeye çalışılmasını çarpıcı bir şekilde ekrana yansıttı
- Sarmaşık
- Giriş Tarihi: 27 Şubat 2022
Osman Sınav'ın yapımcılığını, M. Çağatay Tosun'un yönetmenliğini yaptığı, Murat Koca ve Alper Erze'nin kaleme aldığı Yalnız kurt ekranlarda fırtınalar estirmeye devam ediyor. Dizinin önceki akşam yayınlanan son bölümünde yine savunma sanayii ve milli savunma davası masaya yatırıldı...
YALNIZ KURT'UN SON BÖLÜMÜNÜ İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN
MADENİ EŞYA FABRİKASI KURDU
Yalnız Kurt'un son bölümü yerli ve milli silah sanayisinin temellerini atan Nuri Paşa'nın (Killigil) cenazesinin gösterildiği 1949 yılına ait tarihi bir sahne ile başladı. Enver Paşa'nın kardeşi olan Nuri Killigil, I. Dünya Savaşı sonlarında Azerbaycan'a hakim olan Rus ve Ermeni birliklerinin Mart Olayları adı ile anılan Müslüman katliamları yapmaları üzerine, Kafkas İslam Ordusu adında Osmanlı, Azeri ve Dağıstan askerlerinden oluşan bir ordu ile Azerbaycan'ı işgalden kurtardı.
1927'de Türkiye'de endüstriyel ilk tabancayı üreten ve milli savunma davasının ilk şehitlerinden olan Killigil, düşmanın dikkatini çekmemek için madeni eşya fabrikası kurmuş, görünmeyen kısmında ise silah ve mühimmat üretmiştir. Killigil, fabrikasını genişleterek 1946'da Sütlüce'ye taşıdı, yeni motor ve makinelerle havan ve havan mermisi üretimine başladı. Bir süre sonra fabrikanın silah üretmeyeceğini beyan etti. Fakat üretim gizlice devam etti.
Son bölümde Davut Kumandan Altay'a, Killigil'in fabrikasının Golyat eliyle patlatıldığını söyleyerek, "Önce BM, İsrail'le savaşan Araplara silah satmasını yasakladı. Devam edince fabrika 1949'da patlatıldı, İsrail'in acımasız gizli servisi MOSSAD'ın kurulduğu yıl... Bu memleketin her karışı şehit kanlarıyla sulanmış derken mübalağa etmiyoruz. Bu ülke şehitlerin yüzü suyu hürmetine ayakta duruyor. Milli savunma yatırımları çeşitli sebeplerle sekteye uğradı. Kendimiz üretmek yerine onlardan almanın yanlış olduğunu Kıbrıs'tan sonra anladık. Savunma sanayi yatırımları da yeniden başladı..." diyerek yaşananları anlattı.
'15 TEMMUZ SONRASI 'İSTANBUL'UN DÖRT BİR KÖŞESİNDE EVLİYALAR YATIYOR' ÖLÜ GİBİ SESSİZ KALDIK'
SAVUNMA sistemi projesini yürüten ekipten Gündüz Selçuklu ile tanışan Altay, babasının mücadelesini ettiğini öğrenir. Proje için titanyum kablolara ihtiyaç olur. Bu, gizli yürütülen bir süreçtir, çünkü kablolar hava savunma sistemi için kullanılmaktadır. Bu sipariş, projenin açığa çıkma riskini de beraberinde getirir.
KRİPTO İLE GÖRÜŞTÜ
Mira'nın kurdurduğu süper bilgisayar, siparişi yakalar. Mira amacından vazgeçmeyen devlet görevlileriyle bir kez daha karşı karşıya olduğunu anlar. Bunun üzerine, kripto Akın ile irtibata geçen Nizam, Akın'a Sezai Paşa'nın verdiği titanyum kablo siparişinden bahseder. Görüşmede ise Akın, 15 Temmuz sonrası nasıl deşifre olmadığını çok çarpıcı bir şekilde anlatır: "Talimatların hepsine harfiyen uyduk, ölü gibi sessiz kaldık. O gece elimize bayrağı alıp sokaklara çıktık. Yeri geldi alt pozisyondan birkaç arkadaşımızı ihbar ettik. Milliyetçi muhafazakar da olduk, Atatürkçü de. Sağcı da olduk solcu da..."
Öte yandan projeyi engellemek için tekrar hareket başlar. Sezai Paşa'nın peşine düşerler. Nizam, havalandırma yapımı bahanesiyle askeriyeye giren adamlarına Yıldırım Projesi malzemelerinin olduğu depoya bomba koydurur, uzaktan kumanda ile bombayı patlatır. Tuğgeneral Sirmen, kaza süsü verilerek şehit edilmiştir. Tıpkı Nuri Killigil gibi...
'İSTANBUL'UN DÖRT BİR KÖŞESİNDE EVLİYALAR YATIYOR'
Dizinin son bölümünde yaşanan bir diğer ilginç diyalog ise, Davut Kumandan ile Altay arasında geçiyor. Sokaklarda yaşanan kötülüklerden bahseden Altay'a Davut kumandan şehrin her köşesinin evliyalarca korunduğunu anlatarak, "Sana mı düştü koca İstanbul'u korumak? Dört bir köşesinde evliyası yatıyor bu şehrin. Üsküdar'da Aziz Mahmut Hüdayi, Beykoz'da Yuşa Hazretleri, Sarıyer'de Telli Baba, Beşiktaş'ta Yahya Efendi" dedi.