Prof. Dr.
Nazmi Narin, kalp hastalarının Ramazan ayında oruç tutmalarını değerlendi.
Prof. Dr. Narin "Kurallara uygun olarak oruç tutan kalp hastalarında, oruç tutmayan kalp hastalarına kıyasla Ramazan ayı süresince hastalığın farklı seyretmediği, herhangi bir kötüleşme olmadığı bilinmektedir" dedi. Hatta "Psikolojik olarak kendilerini daha dingin ve mutlu hissetmektedirler" şeklinde bilgi verdi. Prof. Dr.
Narin, Ramazan ayının kalp sağlığını korumak için aslında fırsat olduğuna değinerek düzenli ilaçlarını kullanan hastaların herhangi bir sorunla karşılaşmayacağını, tam tersine kalp sağlığı ve özellikle de kilolu hastaların ciddi anlamda rahatlama olasılığının olduğunu belirtti. Ayrıca başta sigara olmak üzere birçok kötü alışkanlıklardan uzaklaşmak için de doğru bir zaman olduğunu vurguladı.
Ramazan ayında oruç tutmanın fazla kilolardan kurtulmak, tansiyonu düşürmek, kötü huylu kolesterolü düşürmek, kan şekerini düzenlemek, stres ve kaygıdan kurtulmak için önemli bir fırsat olduğunu söyleyen Prof. Dr. Narin kurallara uygun oruç tutan kalp hastalarının, oruç tutmayan kalp hastalarına oranla Ramazan süresince farklı seyretmediğini belirtti. Dr. Narin, "Kötüleşme olmadığı bilinmektedir. Ayrıca hipertansiyon hastaları, ilaçlarına devam etmek koşulu ile oruç tutmak kan basıncında düşmeye ve zayıflamaya yol açmaktadır. Ancak yine de kalp hastalarının oruç konusundaki uygulamalarına kardiyologlarıyla ortak karar vermelidir.
Hastalar bu konuda hekimlerinden bağımsız uygulamada olmamalıdır, mutlaka hekimine danışmalı ve kontrollerini aksatmamalılar" şeklinde uyarıda bulundu.
YAŞLI NÜFUS ARTIYOR
Toplumumuzun hızla yaşlandığını ve yaşlılarımızın bizler için çok değerli olduğunu belirten Özel İzmir Gazi Hastanesi Evde Sağlık Birimi Tıbbi Direktörü Aile Hekimliği Uzmanı Dr. Tanju Yılmazer, "Şunu da biliyoruz ki; sağlık harcamalarının büyük bir kısmı yaşlı nüfusumuz için yapılıyor.
Bunun nedenleri arasında yaşlanma ile giderek artan oranda bağımlılık oluşması ve eş zamanlı pek çok hastalığın bulunması var" ifadelerini kullandı. Günümüzde yaşlıların bakımında üzerinde durulması gereken bir kavramın kırılganlık olduğunu belirten Dr.
Yılmazer, "Kırılganlık, yaşlılarda kilo, güç kaybı ve hayata karşı tükenmişlik hissi ile gösterebiliyor.
Kırılgan yaşlılar hastalık gibi durumlarla mücadele etmekte sorun yaşayabiliyor ve stres durumlarından daha kolay ve fazla etkilenebiliyor, bedensel ve ruhsal olarak dayanıklılıklarını da hızla kaybedebiliyorlar.
Kırılganlık; bedensel, ruhsal ve sosyal özellikleri de olan çok boyutlu bir kavram. Erken fark edilip önlenirse; ölüm, sakatlık ve bağımlılık oranı azaltılabiliyor" dedi.
ÖNLENEBİLİR PROBLEMLER
Kırılganlık durumunun tanınması ve kırılganlığı ortaya koyacak değerlendirmelerin yapılmasının yaşlıların takibinde önemli olduğunu belirten Dr. Tanju Yılmazer, "Biz evlerinde ziyaret ettiğimiz hastalarımızı kapsamlı şekilde değerlendiriyor, yaşlılardaki çoklu problemlere bütüncül şekilde yaklaşıyor. Böylece kırılganlık açısından risk altındaki yaşlıları tanımlayarak yaşlanma ile ortaya çıkan problemlerin oluşmasını önlemeye çalışıyoruz. Gazi Evde Sağlık ekibi olarak kırılgan bireyler için erken dönemde tanı ile gereksiz hastane yatışları ve uzun süreli bakım zorunluluğu oluşmadan yaşam işlev ve kalitesini arttırmaya çalışıyoruz" dedi.
BİREY ODAKLI YAKLAŞIM
"Gazi Evde Sağlık birimi olarak bireylere evlerinde kolayca ulaşıyor ve hizmette sürekliliği önemsiyoruz" diyen Dr. Tanju Yılmazer, " Sadece hastalık odaklı değil birey odaklı yaklaşımda bulunuyor, yaşlılarımızın bakımını koordine ediyor ve fizyoterapi, egzersiz programlama ve dengeli beslenmenin sağlanması gibi diğer sağlık bakımları için işbirliği konusuna da önem veriyoruz. Yaşlılarımız artık yol, randevu alma, hastanede zaman kaybı ve sıra bekleme gibi sıkıntıları ortadan kaldırarak donanımlı ekibiplerimiz bu tur yaşlıları evlerinde ziyaret ederek sağlık hizmetlerini veriyor" şeklinde konuştu.