Bir başyapıtın hazırlanış öyküsü
Plak tutmadı ama biz Bülent'le arkadaş olduk... Ben İzmir radyosunda müzik prodüktörüydüm ve o yıl üçüncü 45'lik plağı yayınlanan genç bir şarkıcıydım. Tüm prodüktör arkadaşlar müthiş bir Ortaçgil hayranı kesildik... O'nu İzmir'e çağırdık, röportajlar yaptık... Ümit Tunçağ, radyonun stüdyosunda Ortaçgil'in başka şarkılarının kayıtlarını da yaptı. Onları da radyoda yayınladık. Ve o yaz sezonunda Saffet Kuyaş'ın Kültürpark'taki Mogambo'sunda Bülent Ortaçgil'e iş bile ayarladık... Ama sahnede elinde gitarı İzmir sosyetesine "Şık Latife", "Anlamsız" gibi şarkılar söyleyen sanatçımızın işine iki gece sonra son verildi...
MÜZİĞE KÜSTÜ
Bülent Ortaçgil, müzik yapmak için ortaya koyduğu çabaların anlaşılamamasından şikayetçiydi... Müziğe küstü ve kabuğuna çekildi...O sıralar yüksek kimya mühendisliği okuyordu...
1973'ün yaz aylarında kendi plak şirketim "Bir Numara" yı kurunca ilk işim Bülent'i aramak oldu. Bir süredir görüşememiştik. Hey Dergisi'nde Doğan Şener'in yanında buluştuk... Biraz sohbetten sonra konuya direk girdim...
"Bir yapım şirketi kurdum ve ilk albümü seninle yapmak istiyorum..." Yüzünde acı bir gülümsemeyle bir süre suskun kaldı ve "Sen delisin" dedi.
"Galiba şirketini iflas ettireceksin."
Oysa ben kararlıydım. İngiltere'ye yerleşmeye niyetli olduğunu, müzikten uzaklaşacağını söyleyen Bülent'i albüm yapmaya ikna ettim ve kolları sıvadık...
Çalıştığım Şat Yapım'ın stüdyosunda piyano yoktu... Rahmetli Sıtkı Acim'im Beyoğlu'nda ki stüdyosunda bir pilot okumayla piyano kaydını yaptık... Piyanoyu Bülent'in şimdi aramızda olmayan arkadaşı Ergun Pekakcan çaldı... O piyano kaydını Şat Yapım'ın dört kanallı stüdyosunda bir kanala transfer ettik... Albüm parçalarının orkestra düzenlemelerini Onno Tunç yaptı... O zamanlar henüz müziğe başlamayan Nükhet Ruacan, "Yağmur" adlı şarkının vokaline girdi... Attila Özdemiroğlu'dan, davul çalan Cezmi Başeğmez'e kadar tüm müzisyenler Bülent'e inanılmaz bir destek veriyor ve hepimiz yaptığımız işlerden büyük keyif alıyorduk... Vokal kaydında sesi detone olduğu için bir türlü isteneni veremeyen Nükhet Ruacan üzüntüsünden hüngür hüngür ağlamıştı... Albümün ilk parçası "Günaydın" için efekt kaydı yaparken "taze simit var!" diye bağıran bendim... İki ay süren çalışmalar sonunda albüm bitti... Albümün adı, "Benimle Oynar mısın" olmuştu... Bu albümü plakçılar çarşısında kimse ciddiye almadı... Ne var ki, yıllar boyu az ama istikrarlı satışıyla vitrinlerden hiç inmeyen albüm özelliğini de başka bir albüme kaptırmadı... 1973'ten 2010 yılına kadar hala müzik marketlerde yerini koruyan tek albümdür ve bir başyapıttır.
Çarşamba gecesi Bülent Ortaçgil 5 bin kişi önünde verdiği konserle, konuk sanatçı arkadaşlarıyla birlikte 40'ıncı müzik yılını kutladı. Bir gün öncesi çekim için gelen arkadaşlara barkovizyonda yayınlanmak üzere albüm maceramızı anlattım. Çekimi yapanlara "konsere bilet yok, nasıl izleyeceğiz?" diye sormasam davet eden yok. Son gün protokolde yerinizi ayırttık diye telefon ettiler. İçimde bir burukluk vardı ve gitmedim..
Müzik dünyamızın en naif şarkı yazarlarından ve yorumcularından, en dik duruşlu müzisyenlerinden birini, belki de birincisini sevgiyle kucaklıyorum...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.