Bir kitap yazmak
Aslında plan yapmıştım. Bodrum, Çeşme ve Kuşadası'nda evi olan dostlarımın öncelikli olanlarına gitmeyi, teknelerine çağıran dostlarla da tatilin cilasını sürmeyi planlamıştım. Ama şartlar değişti ve biz Aysun'la kendimizi yazlığa attık...
Sultanköy, İstanbul'a 105 kilometre uzakta. Marmara Ereğlisi'ne 6 kilometre kala denizin altın sarısı kumunu kucaklayan bir yer. 19 yıl önce oradan kendimize bir ev satın almıştık. İlkyaz orada büyüdü. Sevdiğimiz komşularımız var. Sultanköy bize hep huzur vermiştir.
Temmuz ayının başlarında birden aklıma düştü. "Ali, bir kitap yazmalısın" dedim kendi kendime. Aslında bu düşünce yıllardır aklımda vardı ama şöyleydi: "Günün birinde bir anı kitabı yazacağım..."
İşte o yapacağım diye ertelediğim düşünceler zaman içinde pişmiş pişmiş ve olgunlaşmış. Bir baktım ki doğum sancıları içindeyim...
***
Sabahları erken kalkıyorum. Ev sessiz, site sessiz. Bahçeye çıkıyorum. Sadece kuşların cıvıltısı var. Dalgaların kumsala vururken nefes alır gibi verdiği sesler var... Hafif bir rüzgarın ağaç yapraklarını okşarken bir melodiye dönüşen senfonisi var... Ihlamur ağacımın altında masaya ve laptopumun başına oturuyorum. Sütlü kahvemi pişiriyor ve kendimle başbaşa, başlıyorum yazmaya...
Teknolojinin getirdiği rahatlık inanılmaz. İki karıştan küçüklap topumun içinde binlerce fotoğraf, belge, şarkı var. İstanbul'daki evimde üç odaya sığmayan arşivimin bir kısmı elimin altında. Ve ben yazıyorum.
***
Yazın büyük bir kısmı günde sekiz on saat yazı yazarak geçti. Hergün yarım saat kadar denize girip serinlemek biraz yüzüp hareket etmek, geceleri yatmadan önce yarım saatlik yürüyüşler Aysun'la ortak yaptığımız şeylerdi. Çok az gazete okudum. Akşamları futbol, basketbol maç yayınları monotonluğu kırdı. Kayınvalidem televizyonları izleyip referandumla ilgili haberleri bana özet çıkarınca siyasetin çirkin yönüne bulaşmaktan da kurtuldum.
***
Peki kitapta neler var?
Bu bir biyografi ve anı kitabı. 1964'de daha lise öğrencisiyken bire bir tanık olmaya başladığım popüler müzik dünyamızda yaşanan olayları birinci elden sizlere servis etmek amacındayım. Yüze yakın sanatçıyla paylaştıklarım, kendi özel ilişkilerim ve müzik tarihimize ışık tutacak gözlemlerim hep bu kitapta yer alıyor. Her yazımı belgeleyen özel albümlerimdeki fotoğraflar ve anekdotlar muhakkak ilgi toplayacak.
Şimdilik hiç bir yayın eviyle konuşmadım. Kitabın tasarımından, yazıların düzeltilmesine kadar her şeyiyle kendim ilgileniyorum.
***
Bir de armağanım var. Kendi yorumlarımla on yedi bestem ve bir türküden oluşan "Best of" diye de nitelendirebileceğimiz audio CD. Kitabı alanlar bu albüme ücretsiz olarak sahip olabilecekler... Albümde, 1973'te kendi şirketimi kurduktan sonra yaptığım prodüksiyonlarda yer alan ve kendi seslendirdiğim şarkılar var. Özellikle, 1982'deki "Geceler Sayılmaz Yaşanmadıkça", 1989'daki "Şarkılarda Sabahattin Ali", 1996'da ki "Sardunyaların Dansı" ve 2003'deki "Yarınlar Meçhul Bugün Var" albümlerinden seçtiklerim.
1974'de yayınlanan "Hey Gidi Dünya Hey" 45'lik plağımın arka yüzünde yer alan "Kaybolmayan Hayalin" ve 1982'de "Geceler Sayılmaz Yaşanmadıkça" albümümde yer alan, Hıncal Uluç'la birlikte Bahar Noyan arkadaşımıza yazdığımız "Bu Bahar Başka Bahar"ı nereden bulabileceğini bilemeyen bu şarkıların tutkunlarına da müjdem var. Hediye albümde her ikisi de yer alıyor...
Şimdi bana izin verin. Yazımı bitirdim, kitabıma devam edeyim...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.