Jiu Jitsu'dan buz patenine
***
Sünnetimde gelen hediyeler arasında masa tenisi seti vardı. Evdeki yemek masasında kuzenlerimle ping pong oynamaya başladım. Faydalı oldu çünkü daha sonraki dönemlerde nizami masalarda oynarken topu içeriye atmayı iyi beceriyordum. Masa tenisini severim ve bazen tatil köylerinde Aysun ve İlkyaz'la oynarız...
***
Orta okulda voleybol ve basketbol oynayayım dedim. Küçük parmağıma dikine top gelince vazgeçmek zorunda kaldım. Çünkü sağ elimin küçük parmağını bir yıl boyunca kıvıramamıştım.
***
İzmir Radyosu'nda prodüktörlüğe başladığımızda tam kadro jiu jitsu öğrenmeye karar verdik. Güven hocamız bir kaç hafta nasıl düşeceğimizi öğretti bize. Düşüp kalkmayı öğrendikten sonra tam rakibi nasıl düşüreceğimizi öğrenecektikki, Ümit Tunçağ kolunu kırdı. Sıranın bize geleceği korkusundan hep birlikte jiu jitsuyu bırakmak zorunda kaldık...
***
Uzak doğu sporları hevesim de kursağımda kaldıktan sonra kendimi yüzmeye verdim. İyi bir yüzücü değildim ama dipten uzun süre iyi gidebiliyordum. Bir gün usta baterist Cezmi Başeğmez ile Urla'da Nebioğlu tatil köyünde iddiaya girdik. Dipten en uzun kim yüzecek diye.
Önce Cezmi yüzdü. Havuzun yarısında sudan kafasını çıkardı. Ben havuzu baştan sona geçtikten sonra çıktım. Cezmi'nin yüzünden düşen bin parça. Zaferimi Hey Dergisi fotoğrafladı ve haber yaptı. Böylece sporculuk hayatımdaki ilk başarım tescillendi...
***
Günün birinde Halit Kıvanç'ın sunduğu "Sanatçılar Olimpiyatı" düzenlendi TRT televizyonunda. Ne kadar pop müzik sanatçısı varsa kızlı erkekli atletizmin çeşitli branşlarını paylaştı. Ben çabucak biter diye 100 metre koşusunu tercih etmiştim. Yarış başlayıp da 30 metre sonra Selçuk Alagöz yanımdan rüzgar gibi geçince ben de kanatlanıp uçuverdim. Ama son hızla pistin dışına. Yüz metreyi bile bitiremeden gazi olmuştum.
***
İnatçı kişiliğim sonunda bana bir madalya kazandırdı. İlk Avrasya Maratonu'na destek verdiğimizde 10 kilometre koştum ve Cüneyt Koryürek'in elinden anı madalyası aldım. Sporculuk hayatımın en önemli ödülü bu madalya. Gözüm gibi saklıyorum...
***
Erkekçe'de çalışırken İstanbul'da ilk buz pateni pisti açıldı. Hıncal Uluç ve Mehmet Yılmaz'la birlikte derslere katılmaya karar verdik. Haftanın bir kaç günü Taksim'deki pistte kaymaya başlamıştık. Her şey yolunda giderken, üstelik de güzel kızlarla buz pateni yapmak pek hoş olurken Hıncal su koyvermeye başladı. Bir süre sonra takım bozulunca Mehmet'le ben de bırakmak zorunda kaldık...
***
Heves ettim kendime bir tenis raketi aldım ve derslere başladım. Ne yazıkki kortlar yetenekli bir tenisçiyi altı ay sonra ellerinden kaçırdılar. İşlerimin yoğunluğu hocama karşı kullandığım en önemli mazeretim oldu ve tenisi bıraktım.
***
Şimdi Aysun'un müthiş telkinleri, destekleri ve kaytardığım zamanlardaki tehditleriyle aktif spor hayatımı yürüyüş ve fitness yaparak sürdürüyorum.
Son bir not: 16 yaşındaydım. İzmir'deki evimde holün bir ucundan cumbaya 10 tur koşar ısınır, sonra jimnastik yapardım. Bir gün beden eğitimi derslerinde gördüğüm hareketleri evde uygularken dizim dişime denk geldi. Ön dişimin ucu bir daha geri gelmemek üzere ağzımdan uçuverdi. Ama hiç bir kuvvet beni yolumdan döndüremezdi ve döndüremedi de...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.