New York'tan mektup var

Devamlı internetten mesajlaşıyoruz sevdiklerimle, uzun zamandır yurt dışında olduğumdan gazetemdeki köşemi ihmal ettim ve de bu nedenle size yazmayı çok özledim. Bu arada dün gece gittiğim restoranı çok sevdiğim gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Şebnem Bursalı'ya anlatmağa başladım, düşündüm seyahatim biraz daha uzayacak, size ve İzmir'e hasretimi bir nebze olsun giderebilmek adına, onun da öneresiyle yazmaya karar verdim. Tabii sadece bu değil, İzmir'e geldiğimde ayağımın tozuyla neler anlatacağım neler?
EMEL SAYIN'I HATIRLAMAK
Emel Sayın'ın İzmir Fuarı'nda geçtiğimiz yaz verdiği konserde anlattığı bir anısı geldi birden aklıma. Emel, Amerika'ya gelmiş ve uzun süre kalmış. Bir gün çok özlediği Hıncal Uluç'a bir mesaj atmış; "Dünyanın bir ucundan kalkıp bana gelseydin" şarkı sözüne atıfta bulunarak; cevap az sonra ulaşmış Hıncal ağabeyden, "Bir gece ansızın gelebilirim" nağmesiyle...
Bu kez sadece New York değil de aralarda gerek gösterileri izlemek gerek dostları görmek için Washington, Chicago, Miami'ye de geçtim. Hatta birden fazla kez... İnsanın sevdiği dostları olunca seyahat yolculuktan çıkıyor, dostluk gezilerine dönüşüyor. Mesela, sizin de iyi tanıdığınız Defne (Atakan) Chicago'ya gelince 2 gün için bile olsa 2. kez Chicago'ya uçuverdim... İyi ki de uçmuşum. Hepsini İzmir'e döndüğümde yazacağım.
KÜBALI'NIN RESİMLERİ
Bugün sizlere kısa süreliğine Miami'de gittiğim bir restoranı anlatacağım. Snırım siz de benim gibi etkileneceksiniz. Size daha önce bahsettiğim canım arkadaşım Fati'nin (Çobanlı rosenberg) galerisindeki davete yetiştim havaalanından. Sanırım gittiğim resim sergisinin sanatçısı Kübalı hanımın eserlerini İzmir'de de görmek nasip olacak hem de Ayda ve Defne'nin galerisinde. Daha kendileri ile görüşmedim ama hissediyorum sanki...
Sabah güzeller güzeli arkadaşım Ebru (Işık) ile aynı anda Miami'de olduğumuzu keşfettik ve akşamında buluştuk. Orada okuyan en az kendi kadar güzel kızıyla Fati'min evinde akşamüstü safamızdan sonra 2 hanım kızları ve ben 'hangi restorana gidelim' karar aşamasına geçiverdik. Final Fati'ye kaldı tabii ki, bizim ukalalığımız karşısında (kadın oralı olmadı, biz unutuverdik) İyi ki de o karar vermiş; 'Mandolin' dedi.
SANKİ ALAÇATI'DAYIZ
Sanatçıların muhiti olan 'Designer's District'e geçtik. Abartısız girişi olan bir mekana girdik. Girer girmez Ebru ile aynı cümleyi kurduk. "Sanki Alaçatı veya Mikanos, değil mi?" Hele masaya birbirinden lezzetli tarama, köpoğlu, çoban-Yunan salatası arası bir salata, nefis bir ahtapot ve sucuk gelince şokları yaşadık. Evet Amerika'da çok Türk restoranına gittim, ama burası cidden benzersiz ve de Alaçatı kokuyor. Mekanın sahibi yanımıza geliyor ve asıl şoku yaşıyoruz. İzmire aşık ve de İzmirli, hatta Alsancak'lı. İftihar ettim tanıyınca. Eşi Yunanlı. İkisine Ege kültürü karışıyor ve bu nefis mekan oluşuyor. 160 kişilik bu restoda 75 kişi çalışıyor. Nefis bir ocağı var. Arka bahçede kendi yetiştirdiği domates, roka, hardal otu, marul vs. organik sebzeler dizi dizi büyüyor. Menüyü de eşiyle birlikte hazırlıyorlar. Görseller hanıma ait.
5 YILDIR MIAMI'DE
Evet sözünü ettiğim kişi Ahmet Erkaya, finans okumuş ve 17 yıl önce Amerika'ya NY'a gelmiş. Bu restoranı açmış. 5 yıldır da Miami'de bu konsepti yapıyor. Neden NY'a Miami'yi tercih ettiğini sorduğumda ilginç ama doğru bir cevap aldım. "Burası yani Miami 360 gün güneşli. Gönlümde hep böyle bahçeli bir yer vardı, ki bu konsepti bu şekilde yapabileyim. Şu an her istediğim oldu, hiç keşkem yok, 2 haftalık da babayım" dedi vev ekledi; To be high on life, yani yaşamdaki yüksek duyguları yaşıyabiliyorum."
İSTANBUL'A GELECEK
Kendisiyle ilgili en güzel gelişmelerden biri de İstanbul'da önümüzdeki günlerde eski Amerikan konsolosluğunun yerine açılacak 'Soho House' restoranına baş danışmanı olarak gitmesi. Eski bankacılardan Akın Öngör'e ait özel şarap koleksiyonu da önümüzdeki günlerde Ahmet Erkaya'nın restoranı 'Mandolin'de sergilenecek. Bizi fazlasıyla yurt dışında temsil eden bu güzel insanı, bu İzmirli kardeşimizi candan tebrik ediyorum. Darısı, daha birçok girişimci gencimize...