135 ülke, 135 lisan, yüzlerce firma
Umarım haftanız iyi geçmiştir. Size tabii ki benimkinden bahsedeceğim. Kaçırmamaya çalıştığım gösterilerin yanında Türkiye'nin de katıldığı 'Fancy Food Show' gıda fuarından bahsedeyim önce. 3 gün süren dev fuara 50 kadar ülke katıldı. Tabii ki hepsi de değişik ürünleri ve firmalarıyla. En çok ürünü İtalya ve İspanya getirdi. Türkiyemiz de 40'ın üzerinde firma ile katıldı. Katıldı ama ne yalan söyleyeyim çok iyi ürünlerimiz klasik standlarda teşhir edildi. Bir Fransa'nın bir İtalya'nın takdimlerini kıskandım. Hani ülkemizde çok başarılı olan dekoratörlerden bir kaçı toplanıp güzel bir kompozisyon hazırlasaydı çok ama çok iyi olurdu bu dünya çapındaki fuarda. Zaten çok başarılı olan gıda sektörümüzün iyi bir patlama yapması neden olmasın bu gibi yerlerde?
Ama bunu söylemeden de edemem 1900 ve 2000 bölümünde yer alan gıda firmalarımızın dışında Ülker, Tamek, Tadım, Merve, Pınar, Penguen, Reis, Çaykur, Berrak, Marmara Birlik, Uludağ, Başak, Nazar Baba, Kurukahveci Mehmet Efendi, Doğadan, Mis, Sarıkız, Hodja 'Vintage Food Corporation' olarak (1992'den beri) hazırladıkları bölüm ziyaret edilmeye değerdi. Nefis bir dekorasyon içinde Musa Çelik ve Erkut Alkan misafirlerini ağarlıyorlardı. Kahve, çay vs Türk ürünlerini ikram ediyorlardı. Bir dahakine çok iyi hazırlanan tüm firmaları da böyle görelim ki ürünleri daha da değer görsün.
Buraların dışında ziyaret edip sizin için bir söyleşi yaptığım 'Valesco' firmasının sahibi Amerika'nın zeytin krallarından Onur ve eşi Yonca'dan fuarda 135 lisan konuşulduğunu öğrendim. Yani 135 ülke alıcı ve satıcı olarak burada bulunuyormuş.
Dünyanın dört bir yanından katılan firmalar ürünlerini daha iyi tanıtabilmek için tadım yapıyorlardı. Mücverden, Endonezya, Çin Mutfağı'na, İtalyan keklerinden, Fransız kruvasanlarına, sayamayacağınız peynir çeşitlerinden (hele bir İsviçre peynirleri vardı ki kaç yıllık), börek çörek, çorbalara, sayılamayacak çikolata çeşitlerine...
SON GÜN VALİZLERİ
Bu arada son gün olduğu için çoğu kişinin elindeki minik valizler dikkatimi çekti. Anladım ki son gün olduğu için ve çoğu firma ürünlerini geri götürmeyeceği için misafirlere dağıtırmış. O çantalar lebaleb doldu.
Benim tek geçtiğim bir çay markası var ki her yerde bulamıyorum. Fuarda karşıma çıkmasın mı? 'Numi'. Harika bir çay bu. Hep tabii bitkilerden oluşuyor. Zencefil, amber, zerdeçal, meyan kökü vs. gibi bitkilerin karışımından çeşitli çaylar sunuyor 'Numi'. Ben de epey örnek aldım. İnanın şu anda size bunları yazarken içiyorum bu nefis çayın bir çeşidini.
Tek geçtiğim bir şey daha iyi bir espresso'dur. Birbirinden efendi 2 İtalyan delikanlısının tanıtmaya getirdiği 'portioli' kahvesini İtalya'yı ana ana içtik. Cidden leziz bir espresso.
Bir de yine İtalyan bir draje firmasının 'Pelino' drajelerden yarattığı çiçek şeklindeki aranjmanlara hayran oldum. Yüzlerce firmanın katıldığı fuar cidden çok renkliydi.
KAYIP ÜLKE VE PETER PAN
Gelelim olmazsa olmazlarıma. Son günlerde adından epey söz ettiren 'Shows for Days' mükemmel bir oyun Lincoln Center Theater'da. Zaten Broadway'ın kraliçelerinden Patti Lupone yeter. Hani bazı insanlar hareket bile etmeseler siz gülmeye, düşünmeye hazır hissedersiniz. Özel bir kadın hele baş aktör Michael Urie ile şaheserler.
Dün akşam uzun süredir gitmek istediğim halde her seferinde bir şey çıkan bu yılın flaş müzikallerinden 'Finding Neverland'e gittim. Peter Pan'ın hikayesinden nerelere gidiyor oyun, süper. Bir de baş rolde 'Glee' dizisinden tanıdığımız Matthew Morrison olunca... Yine fuldu, yine herkes ayakta alkışladı, yine sahnede Peter Pan seyirciler arasında ben uçtum.
DÜNYA ÇOK KÜÇÜK
Gün yok ki sürpriz dostları görmeyeyim NY'ta. Son bugün 'Bilboquet'de hadi dışarıda oturalım dedik. 5 dakika geçmedi Alaçatı'da süper bir butik oteli olan (La Capria) Mete Nisari ve güzeller güzeli hanımı Alexandra karşımda. Size karşılıklı nasıl sevindik anlatamam. Dünya küçük... Hele NY... Bu arada tabii ki İzmir, Çeşme özlemim tepede.
İstanbul'dan gelen, NY'u hakkını vererek adım adım gezen, en iyi oyunlara giden, gerekli müze gezilerini tamamlayan ikisi de birbirinden değerli sanatçı kardeşlerim Emre Çelik ve Karpat Deviren ile 'Maison Kayser'de bol bol lafladık. Bu dopdolu kardeşlerimiz gibi olsa keşke çoğu kardeşlerimiz.
EN RENKLİ GECE
Ve geçen hafta cumartesi Amerika'nın en renkli günü ve en özel bayramı. Her yıl olduğu gibi bu yı da 1 milyona yakın kişi havai fişek gösterilerini seyretmek üzere Long Island Brooklyn Parkı çevrelerine toplandı. Ben tabii ki ilk kez seyredeceğim için Levent ile metroya bindik gösteriye en yakın istasyonda indik. O çok yoğun kalabalıkta kendimize zor da olsa bir minik yer bulabildik. Gösteri kadar heyecanlanıp çoşan kişilerin izlerken çoşmaları çok iyi bir tablo idi.
Umarım size epey NY haberi verdim. Hepinizi hasretle anıyorum, sizleri İzmir'i... Çok sevgiler saygılar...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.