İzmirli Çeşme’yi kışın da yaşatmalı
İyi pazarlar... Umarım hepinize afiyette ulaştım.
İnanın pazarları, sanki sizde veya benim evde veya hep beraber kahvaltıda sohbet ediyoruz gibiyim.
İzmir ile hatta Çeşme, Alaçatı ile başlayalım derim sohbetimize. Geçen hafta sonu canım dostum eski ortağım Hakan Elyaban'a gittik, Aysel (Uysaler) ve Gamze (Yemişçi) ile. İyi ki de gitmişim. Harika bir Çeşme ev yemeğinden sonra akşam Alaçatı'nın ünlü sokaklarını gezdik ve canlı müziği olan bir restoranda masamıza oturduk. Her zaman üzülürdüm.
Neden kışları Çeşme boş kalır diye. Yurt dışında bilhassa Milano'da kış aylarında hafta sonları gittiğimiz yazlık yerlerin gerek restoranlarının gerek kafe ve dükkanlarının tıka basa dolu olduğunu görünce neden bizde böyle olmaz diye hep söylenirdim. Nasıl mutlu oldum bilemezsiniz Alaçatı'yı birkaç yer olsa bile kalabalık görünce. İzmirlilerin vazifesi bence Çeşme'yi 4 mevsim yaşatmak.
Bizim gittiğimiz epey iyi bir mekandı. Müzik, servis, menü pek iyi idi. Beraber gittiğimiz dünya tatlısı Pınar Aylin ısrarlara dayanamayıp sahneye çıktı. Minik bir konser bile verdi.
Arte (Tahir) Hakan, Aysel harika bir akşam geçirdik. Dilerim Çeşme hep böyle olsun.
İZMİR'İN EN İYİ FRANSIZ KRUASANI
Ve İzmir'de bir lezzet prensliği.
Leone... İlk gittiğimde, ilk croissant'ını (kruasan) tattığımda en sevdiğim tatlardan biri olan kruasana doyamadım ikincisini istedim...
Eve paket yaptırdım dayanamadım sahipleri ile tanıştım. Daha da ileri gidip nasıl bu kadar başarılı olduklarını öğrenmek istedim. Ve hemen köşeme yazdım.
Kısa zamanda Alsancak'ın 'en iyi'lerinden olmayı başaran 'Leone' ailesi yaz aylarında Alaçatı'da da başarılarına devam ediyor. O kadar içim çekti ki inanın şimdi birbirinden renkli sunumları olan kahvaltılarını yemeye geçiyorum mekana...
Hepinizin simitli, kruasanlı, İzmir tulum peynirli, Türk çaylı, sele zeytinli, bizim sucuklu, serik domatesli, reçelli, pişili... aileniz, sevdikleriniz ile muhteşem bir kalvaltı ile güne başlamanızı temenni ediyorum... Haftada bir olsun İzmir'den olsun.
YENİ TREND AŞÇI
Yine NY'dan anılara gidiyoruz...
Son günlerde Soho'da Peru yemekleri sunan Franco Noriega'dan bahsetmek istiyorum. Menüyü kendi hazırlıyor, sunuyor... İşlettiği restoranda yer bulmak çok zor. Hem menü lezzetli hem yemekler gösterişli hem 1 ay evvelinden rezerve yapılabiliyor hem yepyeni bir lezzet deniyorsunuz Peru Mutfağı...
Ve tüm bunları sunan Noriega her şeyi önünüzde yarı çıplak hazırlıyor. Bu günlerde gerek TV, gerek gazete ve mecmualarda kendinden iyice bahsettiren yakışıklı aşçı, salatadan tatlılara hazırladığı tüm menüyü önünüzde esprilerle sunuyor. Epey de lezzetli bir yemek yeniyor.
BODRUM'A DA GELDİLER
Biraz New York yapalım.
Çok özlediğim müzikal, bale, tiyatrolarını anmaya devam ediyorum. Ve de andıkça size anlatmaya. Geçen yıl da aynı tarihlerde yani yılbaşına doğru New York'a gelen Monte Carlo'nun rakipsiz 'Les Ballets Trockadero'nun 2 ayrı gösterisine gittim. Yine ayakta alkışladım.
Sırf erkek baletlerden oluşan bu muhteşem gösteri yine çok ama çok başarılı komik, inanılmaz saatler yaşattı. 1974'ten beri sevenleri, hayranları ile önce off-Broadway'e gelmişler. O kadar beğenilmişler ki 1 yıl sonra Broadway kucak açmış. Madrid, Montreal, Paris, Roma festivalleri derken Bodrum Festivali'ne konuk olmuşlar.
Ardından dünya çapında onlarca ödülün sahibi olmuşlar bu 500'ün üzerinde şehir ve dolayısı ile 33 ülkede gösteri yapan Trockadero Balesi. Sizlere dünyanın hangi köşesinde olusa olsun denk geldiğiniz yerde mutlak seyretmenizi tavsiye ederim.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.