Korsan, kitapçı raflarına terfi etti
Kitabın değeri nedir? Ona ödediğimiz para kadar mı kıymetlidir kitap? Örneğin, mutlaka okumayı istediğiniz ve kitaplığınızda bulunmasını her şeyden çok arzu ettiğiniz bir eseri edinmek için harcayacağınız parayı umursar mısınız?
Eğer bir kitap ister içeriği, isterse okuma zevkiniz açısından bağımlısı olduğunuz bir tarz haline gelmişse onu mutlaka alırsınız. O anda sizin için kitabın değeri, etiketinde yazan rakamlardan ibaret değildir. Örneğin onu kaybettiğinizde ödediğiniz paraya üzülmezsiniz. Çünkü değeri, sizin kafanızda ona ne kadar yer verdiğinizle ilgilidir. Kitaplığımızın rafları da, paha biçilmez bir hazineyi taşımaktadır aslında.
***
Ama kitabın bir de ticari değeri var elbette. Yani arkasında yazan fiyatı... Sonuçta parayla satılan bir üründür o da. Kimi zaman yerini hiçbir şeyin tutamayacağı kadar önemsediğimiz kitaplar, birçok kişinin döktüğü terin birikimiyle elimize ulaşmaktadır. Ve tüm bu üreten ve çalışanlar, el emeği teşekkürle ödenmeyeceği için yaptıkları işin karşılığını almayı bekler.
Az da değildirler hani. Yazarı, editörü, çevirmeni, kapak tasarımcısı, renk ayrımcısı, dizgicisi, matbaacısı, yayıncısı ve dağıtımcısı... Üstüne bir de devletin kestiği vergiyi ekleyin. İşte böylesi yaygın hizmet ağını içeren bir sektörden bahsediyoruz. Ülkemizde verginin yüksekliğini ve fahiş kağıt maliyetini de göz önüne aldığınızda, haliyle kitap fiyatları oldukça el yakıyor.
***
Korsan bu yüzden patlama yapmıyor mu zaten? Herkesin hazırlanmış ve ürüne dönüşmüş emeğini çalıyorsun, kopyalayıp çoğaltıyorsun. Sektörü ayakta tutan tüm meslek grupları, yazarın telifi ve devletin vergisi devre dışı kalıverince, elbette 25 liralık kitabı 3 TL'ye kaktırabiliyorsunuz.
Korsanın tek masrafı baskı ve dağıtım... Onu da ucuza getirmenin yolunu bulmuşlar. En uyduruk kağıda, sayfa düzenine bile küçücük bir özen duymaksızın basıyorlar canım kitapları. Sonra da büyük indirim yapıyorlarmışçasına, çalıntı malın en seviyesiz taklidini ucuza sürüyorlar önümüze. Türkiye ekonomisinde iyi de satıyorlar. Orijinalini kim bilir kaça katlıyor korsan baskılar.
Eskiden korsanı, ardında bandrolü olmayışından ayırt ediyorduk. Son yıllarda korsanla mücadelenin üzerinde titizlikle durulmasıyla, o sağda solda bandrolsüz ve uyduruk baskılarla kitap satanlar ortadan kayboldu. Peki korsan bitti mi? Ne bitmesi! Daha da büyüdü korsan sektörü ve yere açılan sergilerden kitapçı raflarına terfi etti.
***
Bakıyorsunuz kocaman bir kitapçı dükkanının önünde on metrelik pankart. "Ucuz kitap. Ne alırsan 5 TL. Herkes okusun diye" türünden vurucu etki uyandıran bir kampanya ilanı çarpıyor gözünüze.
Krizin cebimizi delip geçtiği Türkiyeli bir okursan, ne yapıyorsun? 'Aaaaa' diyerek dalıyorsun dükkana. Bakıyorsun içeride vızır vızır kitap kurdu kaynıyor ve birkaç kişi çalışıyor. Duvarda vergi levhası sana bakıyor, yazarkasası var, kredi kartıyla alışveriş için post makineleri sıra sıra dizilmiş... Etrafta pis koku almana yol açacak hiçbir şey yok. Üstelik kitabın sırtını çeviriyorsun, bandrol parıldıyor üzerinde. Tam korsan olmayacağına aklınızın yatar gibi olduğu anda sayfalara bir göz atıyorsunuz ki, o tanıdık kalitesiz baskı, özensiz sayfa düzeni ve kimi silik, kimi sayfadan firar edecekmiş gibi yana çekilmiş yazılar sırıtıyor. Kağıt çamurdan üretilmiş sanki. Besbelli ki korsan. Hem de resmisinden.
***
"Korsanın resmisi mi olur" demeyin. Bazı yayınevlerinin de korsandan parsayı vurma aşkı işin içine karışınca bal gibi oluyor. Evet, yanlış duymadınız. Korsanı destekleyen yayınevleri var. Bırakın engellemeye çalışmayı, kendileri bastırıp dağıtıyorlar. Ya da basılmasını sağlıyorlar.
Korsanla mücadele nerede kaldı peki? Yerde serili olunca suç da, kitapçı dükkanının raflarına dizilince affa mı uğruyor korsancılık! Uyanıkların, bir liralık çocuk kitapları için aldığı yüzlerce bandrolü sıyırıp sıyırıp en pahalı yeni yayınların korsan baskılarına yapıştırmasıyla suç ortadan kalkıyor mu? İnsanların emeğini çalmak, devleti kandırmak ve soymak bu kadar kolay mı?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.