Devlet Tiyatrosu, 'kukla oyunu' da sahnelemeli
Kuklalar da denizkızları gibidir. Ancak inanırsak gerçek olduklarına, anarsak isimlerini ve sevgiyle bağlanırsak onlara var olabilirler. Yaşamın kendisi kadar gerçektir kuklalar ve bir o kadar hayal. İhtiyacımız var kuklalara; yaşamı zenginleştirmek için ihtiyacımız var, düşlerimizi süslemek için ihtiyacımız var, çocuklarımız sevgiyle, barışla büyüsünler diye ihtiyacımız var. Bu yüzden yaşatıyoruz kuklaları İzmir'de..."
DİNÇER BAŞARDI
Bu metin, üç yıldır kentimizde düzenlenen İzmir Uluslararası Kukla Festivali'nin manifestosundan bir alıntı. Festivalin direktörü Selçuk Dinçer'in kaleminden... Dinçer, festivalin internet sitesinde yer alan bu yazıda da belirttiği gibi, kuklaların hayatımızın bir parçası olduğu inancını tüm kente yaymaya çalışıyor yıllardır. En büyük amacı, hayal ve gerçek dünyamızın yaşayan bu süslü varlıklarına özellikle çocuklarımızın dört elle sarılmasını sağlamak. Ve İzmir'i, miniklerimizin sevgi ve barış duygularıyla büyümesi için ihtiyaç duyacakları bu ahşap aktörlerin kenti haline getirmek...
Selçuk Dinçer bunu başardı da... Hem etkinliklerin geleneksel hale gelmesinden hem de her yıl katılımcıların daha büyük bir ilgi göstermesinden anlayabiliyoruz bunu. Ama bence İzmir'in bu konuda isim yapmasında İzmir Devlet Tiyatrosu'nun da katkısını esirgememesi gerekiyor. Hazır 'kuklanın yaşadığı kent' olma yolunda sağlam temeller atılmışken, Devlet Tiyatromuz da geleneksel oyun kültürümüze sahip çıkarak kukla tiyatrosuna mutlaka yer vermelidir artık.
Geçtiğimiz festivalin destekçileri Büyükşehir, Konak ve Karşıyaka belediyeleri ile Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ydi. Bu yıl festivale İzmir Devlet Tiyatrosu da ağırlığını koysa fena mı olur? Dinçer'in dediği gibi 'yaşamı zenginleştirmek, düşlerimizi süslemek ve çocuklarımız için bir sevgi dünyası kurmak' için ihtiyaç duyduğumuz 'kukla kültürü'nü Devlet Tiyatrosu'nu dışarıda bırakarak yaşatmak büyük bir eksiklik değil midir?
MUTLAKA KATILSIN
İzmir DT yeni oyun sezonuna hazırlanırken, festivale bir 'kukla oyunu' ile katılmayı da planlarına eklemelidir. Her yıl kukla gösterileri için yabancı ülkelerden gruplar geliyor kentimize. Geçen yıl Türkiye adına festivale katılanlar arasında Diyarbakır Devlet Tiyatrosu da vardı. Onlar çıkıp Diyarbakır'dan gelirken, İzmir DT'nin festivalin düzenleyicileri arasında bile yer almayışı kabul edilebilir mi?
Kaldı ki 2007-2008 sezonunda, sevgili arkadaşım Melis May'ın 'Kayıp Şehir Atlantis' adlı kukla oyunu İzmir DT'nin repertuvarına alınmıştı. Sonradan ne olduysa başka bir çocuk oyununun sahnelenmesine karar verilerek devre dışı bırakıldı. Yani elde hazır bir kukla oyunu da var ve orada sahneleyecek adam bekliyor. Üstelik İzmir'in bu konudaki en büyük şansı DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi'dir. Buradaki Tiyatro Ana Sanat Dalı'na bağlı Sahne Tasarım Bölümü'nde, 'Kukla Yapım Teknikleri' dersi de veriliyor.
Gayet iyi biliyorum. Bu ülkenin en yetenekli tasarımcılarını yetiştirmiştir o bölüm. Bunlardan biri de İzmir Devlet Opera ve Balesi'nin dekoratörü Tayfun Çebi'dir örneğin. İzmir'de akademisyeninden sanatçı ve teknik elemanına kadar en yaratıcı işleri, hatta ilkleri yaratacak bir kadro yelpazesi mevcut. Yeter ki çığır açacak kararlar almakta cesur davranalım.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Kültür Bakanlığı desteğiyle 'film çöplüğü' yaratılıyor (02 Eylül 2009)
- Kabusa dönüşen pazar sohbeti (01 Eylül 2009)
- Dalyan'ın kaya mezarları şeker gibi eriyip gitmesin (28 Ağustos 2009)
- 'Şerefine İnsanoğlu' ve 'Barut Fıçısı'... (27 Ağustos 2009)
- "Bir duş alamadan emekliye ayrıldım!" (26 Ağustos 2009)