'Yahşi Batı' klasik Cem Yılmaz eğlencesi
Cem, eğlenmeyi ve eğlendirmeyi çok seviyor. Yaptığı üretimlerin beğenilmesi konusundaki en önemli kriteri, kendini tatmin etmek... O keyif alıyorsa, içine siniyorsa gerisini umursamıyor. Kimin nasıl düşüneceği ya da hangi sonuca varacağı herkesin kendi bileceği iş! Bu yüzden filmlerinin tümünde, hikayeyi anlatırken güldürmek değil, güldürmek için senaryo yazıyor görüntüsü hakim.
Böyle olunca, birbirinden canlı espriler ve aynı konuya hizmet eden değişik skeçlerin uç uca eklenmesinden bir film doğuyor. 'Yahşi Batı', bana göre Cem Yılmaz'ın özgün sinema kariyerindeki yerini en üst noktaya taşıdığı filmdir. Şimdiye kadarki 'GORA' ve 'AROG' yapımlarının 'ikileme' izlenimi yaratan tarzından çok farklı topraklarda, değişik bir denemeyle karşımıza çıkıyor ünlü sanatçı.
***
Yahşi Batı'nın konusundan bahsetmeye hiç niyetim yok. Filmin vizyona girmesinden aylarca öncesinde internet sitelerine sızan fragman zenginliği ve konu özetleri sayesinde, hepimiz hiç gerek duyulmayacak kadar fazla bilgiyle yüklendik zaten. Ki kuru kuruya konuyu bilmenin öyle fazla meraklandırıcı bir tarafı da olmadığı için herkes Cem Yılmaz'ın nasıl bir fantezi kurguladığıyla ilgiliydi.
Türü 'Komik Western' diye etiketlenen filmde en çok, Batılıların, Osmanlı'nın, kovboyların ve Kızılderililerin birbirleri hakkındaki bilindik önyargılarını alaya vuran espriler hoşuma gitti. Kültürlerin kendine has 'bilindik farklılıklar'dan ibaret olmadığı düşlemsel bir abartıyla sunulunca, ortaya gülmekten kırılacağınız Kızılderili, kovboy ve şerif karakterleri ortaya çıkmış.
***
Hele Cem Yılmaz'ın hikayedeki rolünden sıyrılarak, sahne şovlarındaki kimliğine bürünmüş halde Osmanlı'yı bir anlatışı var ki görmelisiniz. O anda kurgu, inandırıcılık, karakterin gerçekçiliği bir anda gözden kaybolarak Cem'in espri ve taklit yeteneğiyle izleyiciyi kahkahaya boğduğu bir ara gösteri devreye giriyor. Haliyle 'Yahşi Batı' da sanatçının diğer yapımları gibi sinema sanatının yöntem ve koşullarına bağlı kalarak eleştirilecek bir film değil. Başta söylediğimiz gibi amaç eğlencelik. Bir uyarı, bu kez küfürlü konuşmalardan da hiç ama hiç kaçınılmamış!
Filmde en iyi oyunculuğu Batı'nın sahtekar şerifini canlandıran Zafer Algöz sergiliyor. Algöz, genç sanatçıların ders çıkarmasını sağlayacak kadar üstün performansıyla parmak ısırtıyor. Karakter yaratmadaki ustalığıyla yeri apayrı filmde... Cem Yılmaz zaten bildiğiniz gibi, yarı oyuncu yarı şovmen. Ozan Güven ve Demet Evgar da gayet iyi. Görsel efektler, çekimler, görüntüler ve kostümler mükemmel.
İyi eğlenceler...
Teşkilat-ı Mahsusa daha kurulmamıştı
Yahşi Batı'da fantastik bir hikaye yaratılmış olsa bile, filmin 'tarihsel gerçekçi' boyutu da var. Örneğin Osmanlı döneminde geçmesi ve Teşkilat-ı Mahsusa'dan bahsedilmesi gibi. Cem Yılmaz ve Ozan Güven'in canlandırdığı Aziz Efendi ve Lemi Bey, filmde kendilerini 2. Abdülhamit tarafından görevlendirilmiş Teşkilat-ı Mahsusa üyesi olarak tanıtıyorlar.
Oysa Teşkilat-ı Mahsusa, Birinci Dünya Savaşı öncesinde İttihatçıların kurduğu bir istihbarat örgütüdür. O dönemde İttihat ve Terakki'nin fikirleri doğrultusunda birçok suikastta da rol oynamıştır. Teşkilat-ı Mahsusa'nın kuruluş tarihi 1913'tür. Yani filmin geçtiği belirtilen 1881'de Teşkilat-ı Mahsusa yoktu. Teşkilat-ı Mahsusa varken de 2'nci Abdülhamit tahttan indireli 4 yıl geçmişti.
Zaten onu indirenler de İttihatçılardı. Yani onların kurduğu bir örgütün, Abdülhamit tarafından kullanılması tarihi uyuşmazlığının dışında mantığa da aykırıdır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Tuğba Karademir ülkesini çok seviyor, ya biz onu? (01 Ocak 2010)
- Atatürk'ün müzik anlayışıyla kültürümüze yüz mü çevrildi? (30 Aralık 2009)
- Operadaki dümbük ve Ali'nin haklı hışmı... (29 Aralık 2009)
- Evlilik aşkı öldüreceğine aşkınız evliliği öldürsün! (25 Aralık 2009)
- Bülent Zeren, sanat ve sporu anıtlaştırdı (23 Aralık 2009)