Bülent Gürlük

GSF, ünlüleriyle değil tüm sanatçılarıyla övünmeli

Bazı gazetelerde, Dokuz Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi'nin 35 yıllık gururuna yer veriliyordu geçtiğimiz pazar... Genişçe kullanılan haberler, baştan sona İstanbul'da dizi oyunculuğuyla ünlenen tiyatro mezunlarının fotoğrafları ve isimleriyle bezenmişti. Bir GSF mezunu olarak sevineyim mi, üzüleyim mi anlayamadım doğrusu. Çünkü sadece dizilerde ünlenen arkadaşlarımızın okulun gurur kaynağı gibi yansıtılmasını şaşırtıcı buldum.
***
Elbette okulumuzun mezun ettiği değerleri ünlü birer isim olarak ekranlarda görmek hepimizi sevindiriyor. Ayrıca İstanbul'un kıyıcı piyasasında, eğitimleriyle kendini kabul ettiren arkadaşlarımızın işi hiç kolay değil. Bugün manken ve şarkıcıların bile 'oyuncu koçları'ndan birkaç ay kurs görüp dizilere sıçradığı bir dönemde, sanat eğitimi alan oyuncuların hayata tutunma çabası her türlü övgüye değer.
***
Ama GSF'nin gurur tablosunu ünlülerin oluşturduğu fikri, sokakta tanınmasalar bile değişik sanat kurumlarında başarılı işler çıkaran diğer mezunlarımıza haksızlık değil mi? Bu konuda sıcağı sıcağına bir örnek vermek için Hülya Savaş'ın Yeni Asır'da yayınlanan sözlerine değinmek istiyorum.
***
İzmir Devlet Tiyatrosu Müdürü Hülya Savaş, geçtiğimiz günlerde Yeni Asır'da Gülengül Uslu'ya verdiği röportajında, "Bizim derdimiz bir avuç alkış" dedi. Ki o Hülya Savaş, Türkiye'nin yetiştirdiği en iyi kadın oyuncuların başında gelir. Ama devlet tiyatrosunda kalmayı tercih ettiği için, dışarıda üzerine atlayacak bir hayran kitlesi yok. Altında cipi, yatları, katları da yok... İstese, olağanüstü oyunculuğu ve güzelliğiyle çok daha farklı noktalara da gelirdi.
***
Kimsenin yatında katında gözümüzün kaldığı sanılmasın. Demek istediğim, bu bir yaşam tercihidir. Fırsatlar yelpazesinin her rengi aynı şansı sunmaz. Bugün 35 yıllık mazisinde, DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi'nden mezun birçok sanatçı devlet tiyatrolarında, opera ve balede, şehir tiyatrolarında ya da farklı sanat gruplarında başarıyla çalışıyor. Hele İzmir Devlet Tiyatrosu'nu, neredeyse bizim GSF çıkışlı emektarlar ayakta tutuyor. İsimlerini saysak köşenin sınırları yetmez.
***
Söz konusu haberdeki "GSF'nin gurur listesi"nde, çoğu tiyatro mezunu olduğu halde sahneye bile çıkmayan isimler sıralanmış. Aralarına da birkaç yönetmenin adı serpiştirilmliş o kadar. Tamam, haberin ana ekseni şöhrete kavuşanlar üzerine kurulmak istenmiş. Ancak itirazımız, GSF'li olmanın övünç payesi üne kavuşma mecburiyetiymiş gibi yanlış bir algılamanın ortaya çıkmasına... Çünkü güzel sanatlar fakültesi ya da konservatuvarların amacı 'ünlü'den ziyade 'sanatçı' yetiştirmektir.
***
Aslında bugün keşke İzmir'den yetişen isimlerin İstanbul'da üne kavuşmasıyla değil, onları kentimizin kültür endüstrisi içinde tutmakla övünebilseydik. GSF'nin fabrika gibi sanatçı ürettiği, Türkiye'nin üçüncü büyük ilinde bir şehir tiyatrosu bile kurulamıyor. Hem de yıllardır bu konuda her dönemin belediye başkanının kafasını ütülediğimiz halde.
***
Son olarak, GSF'nin Sahne Sanatları Bölümü'nü kuran ve yüzlerce sanatçı yetiştiren; bugün bile bitip tükenmeyen enerjisiyle eğitmenliğini, üretkenliğini sürdüren hocam Prof. Dr. Özdemir Nutku'ya minnetimi dile getirmek istiyorum. Ne mutlu ki, Güzel Sanatlar'ın dekan koltuğunda yine onun öğrencisi olan ve kentin kültür yapısındaki eksiklikleri cesurca dile getiren Prof. Dr. Semih Çelenk hocam oturuyor.
Nice 35 yıllara...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.