İzmir'in meydanları, sokak sanatçılarıyla renkleniyor
Peki yolu nedir bunun? Anlamak için Avrupa ülkelerinin panoramasına göz atmanız yeter. Göreceksiniz ki gelişmiş toplumlarda çağdaşlığın başladığı nokta sokaklardır. Temizliğiyle, yeşilliğiyle, parklarıyla ve en önemlisi yaşayan sokaklarıyla...
Kent merkezine çıktığınızda bir köşe başında müzik dinletisiyle, az ileride bir kukla gösterisi ya da pantomimle, soluklandığınız başka bir parkta resim ve heykel çalışmalarıyla karşılaşırsınız.
Sokak tiyatroları için festivaller düzenlenir, her bölgenin kendi geleneğini yansıtan halk danslarıyla meydanlar, caddeler şenlenir.
Çünkü oraların kültür hayatı duvarlarla çevrilmemiş, salonlarla sınırlanmamıştır.
***
Ya İzmir fotoğrafına yansıyan sokak manzaralarından ne haber? Ortak yaşam kültürü oluşturabilecek en güzel alanlar seyyarlara, işportacılara ve dilencilere emanet. Meydanlar çığırtkanlıktan, pislikten geçilmiyor...
Hele o dilenci takımı... İki adımda bir duvar dibine çökenleri geçtim, bir de eli ayağı tutan kadınlı erkekli gruplar türedi. Ansızın yol kesiyorlar, enayi sadakasını vermeyince neredeyse hesap soruyorlar.
Nereden gelip nasıl türedikleri bilinmeyen bu güruha İzmir Emniyeti artık bir 'dur' demeli.
***
Elbette tüm olumsuzluklar içinde, sanatın sokağa taşınmasında umut verici gelişmeler de yaşanıyor. Hatta doğrudan sokak sanatçıları var bu kentin... Canlı Heykel Sanatı gibi 7'den 70'e her kesimden insanın ilgisini çeken, kentin sembolü durumundaki meydan ve çarşılarımıza renk katan, sosyal mesajlar veren, önemli günlerimizin coşkusunu yansıtan üretimler sergiliyorlar.
Bunların arasında, 2008 yılında Erdal Çoban yönetmenliğinde kurulan 'Sokak Sanatları Atölyesi' başı çekiyor. Yürekleri sanat sevgisiyle dolu gençler, her türlü çıkar kaygısından soyutlanmış bir sosyal sorumluluk duygusuyla birbirinden heyecan verici 'Canlı Heykel' performansları sergiliyorlar.
***
Erdal Çoban ve arkadaşları, yetenekleri sayesinde ürettikleri birçok projeyle yurtdışında bile ilgi toplamayı başardılar.
"Hiçbir ücret talebimiz olmadan, sanatımızı toplumun hizmetine sunuyoruz" diyen Erdal Çoban, "Canlı Heykel Sanatı'nı kendi değerlerimizi ön plana çıkaran projelerle bütünleştirdik. Fikirlerimizden, kullandığımız kostüm ve aksesuvarlara kadar her yanıyla bu sanata orijinallik kattık. Kendimize has olanı yarattıkça, sokakta gördüğümüz olağanüstü ilgi bizi daha çok kamçıladı" diye anlatıyor duygularını.
***
Sitelerini inceledim... Seyit Onbaşı'dan Çanakkale destanı kahramanlarına, efelerimizden top taşıyan kadınlarımıza, mitolojik kahramanlardan Karagöz Hacivat'a, sanat festivallerinden Atatürk devrimlerine, kadına şiddetten poşet projesine dek sosyal sorumluluk ve ortak değerlerimizle kenetlenme duygusu yaratacak çalışmalara imza atmışlar. Yani yaptıkları işin hamurunu hem estetik hem de toplumsal iletimlerle karıyorlar.
Elbette bu etkileyici projelerin taklitlerinden sakınmayanlar da çıkıyor. Sokak Sanatları Atölyesi'nin gençleri, üretimlerine hazır konanlara içerliyor ama kendi zekalarının yolundan gidilmesiyle de gurur duyuyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.