'Meydan'sız bir kentte sokak sanatçısı olmak...
Ama özlem duyduğumuz tabloyu karartanlar gecikmemiş ne yazık ki! Yerli şarkılarıyla halkı eğlendiren konuklarımız, 10 dakika sonra başlarında biten zabıtaların hışmına uğramış. Kızgın güneşin altında çalarak, şarkılar söyleyerek geçimini sağlayan kızıl benizli dostlarımız dilenci değil! Dünyayı turlayan ve çıkardıkları CD'leri satarak para kazanmaya çalışan grubun tamamı profesyonel müzisyen.
Siz kentteki asıl dilenci terörüne bakın! Eteklerine tutuşmuş çocuklarıyla kabile halinde çevremizi saran gruplarının ardı arkası kesilmiyor. Bu çeteleri emniyet-belediye işbirliğiyle temizleyecek güç nerede? İnsanların güzel vakit geçireceği meydanlar, uygunsuz parkların, işportanın, falcıların, seyyarların işgali altında. O pek cesur zabıtaları arayın ki bulasınız! Kaldırımda yürüyecek yer bırakmayanlara gıkları çıkmıyor da, boruları sokak sanatçılarına mı ötüyor!"
***
"Yeri geldikçe yazıyorum, İzmir'in sosyal kimliğini ve kent estetiğini zedeleyen en önemli sorun, sokaklarımızı işporta, seyyar satıcı, dilenci ve uygunsuz araç parklarının istila etmesidir. Ama bir dinleyeni, müdahale edeni arayın ki bulasınız? Ne Valilik, ne Büyükşehir, ne de Emniyet'in bu konuda doğru düzgün bir yaptırımını gören parmak kaldırsın!
Bakın modernliğiyle övündüğümüz İzmir'in en güzel cadde ve meydanlarında nasıl bir görüntü ve gürültü kirliliği yaratılıyor. Karşıyaka Çarşısı, Kordon boyu, Gündoğdu, Kıbrıs Şehitleri, Konak meydanı, Güzelyalı sahili ve halkın hoş vakit geçireceği daha nice alan, yollara serilen tezgahlardan, kokoreç ve ızgara dumanından, çığırtkanlıktan, yerlere atılan çöplerden dolayı nefes alınmaz halde.
Ama İzmirlileri bu çirkin manzarayla baş başa bırakanlar, sokağın ahengini ve çehresini bozmanın faturasını kime kesiyor dersiniz? O görüntü çarpıklığının aksine, gayet yaratıcı, estetik ve mesaj içerikli canlı heykel çalışmalarıyla meydanlarımıza renk katan sokak sanatçılarına..."
***
Üstte tırnak içinde verdiğim iki bölüm halindeki yazılar yeni değil. İlkini 2012 yılının Temmuz ayında, diğerini ise aynı yılın Kasım'ında kaleme almıştım...
Peki, anlatılanların bugün geçerli olmadığını kim söyleyebilir? Geçtiğimiz hafta boyunca, yine sokakta müzik yapan ekiplerle zabıtalar arasında yaşanan çekişmeyi basında ibretle izledik. Zabıtadan baskı gördüklerini ve engellendiklerini dile getiren sokak sanatçıları, kamuoyunu da arkalarına alarak bir dizi eylem yapma aşamasına geldi.
Sonunda Büyükşehir Zabıta Daire Başkanı ile sokak sanatçılarının buluşmasıyla kriz çözüldü fakat medya ve halka yansıyan olaylar hafızalarda iz bıraktı!
***
Yapılan görüşmede, sokak sanatçılarından da çevreyi rahatsız etmeyecek şekilde müziğin sesine ayar getirmeleri istendi.
İzmir'in kent planında, Avrupa ülkelerindeki 'meydan kültürü' yok. Yani çevresinde sadece kafelerin ve turistik mekanların yer aldığı, çalınan müziklerin apartmanlarda oturanları ve esnafı rahatsız etmeyeceği şekilde tasarlanmış ferah alanlardan yoksunuz. Hal böyle olunca, üretimlerini paylaşmak isteyen sokak sanatçıları genelde Kıbrıs Şehitleri, Gündoğdu, Karşıyaka Çarşısı gibi merkezi yerleri seçiyor. Ama uzun süre aynı yeri mesken tutuklarında, etrafta oturanlar ve esnaf sesten olumsuz etkilenerek şikayette bulunabiliyor! Ne yazık ki taşrayı aratmayacak plansız kentleşmenin faturasını hem vatandaş hem de sokak sanatçıları ödüyor!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- EGİAD'ın modern Kültürpark projesi yabana gitmesin! (06 Şubat 2014)
- Düş bahçemize taze umutlar ekme zamanı (04 Şubat 2014)
- Opera, bale ve klasik müzikten ÇEKİNMEYİN! (23 Ocak 2014)
- 'Hukuk buluşması', sanat için bulunmaz fırsat! (22 Ocak 2014)
- 50 yazarın kaleminden çıkan bir aşk romanı... (21 Ocak 2014)