İzmir Operası'ndaki 'kumpas çetesi'
Ama bu ego çatışmalarının sınırını belirleyen kırmızı çizgiler vardır! Orada durmadığınızda mesleğinize ve çalıştığınız kuruma ihanet anlamına gelecek ÇİZGİLER... Bunlar, hakemlerin frikik barajı kuran oyuncuların önüne çektiği beyaz çizgiler gibi görünür değildir! Kıpkırmızıdır ama insanın kişiliğinin, yüreğinin önüne çekilmiştir. Çiğnediğinizde, ne insanlığınızdan, ne sanatçılığınızdan söz edilebilir!
Ne yazık ki İzmir Devlet Opera ve Balesi'nin içinde, o kırmızı hatları insafsızca ezip geçen, sırf yönetimi devirme kompleksiyle çalıştığı kurumu uçuruma ittiğini bir an bile umursamayan bir 'kumpas çetesi' var. Nitekim geçtiğimiz hafta, yalan, dedikodu ve iftirayla dolu, meslektaşlarını bile acımadan satan iddialar geldi önümüze. Gerçekliğini sorgulamayacakmışız gibi, atıp tutmuş sanatçı ve teknik kadrodan birileri...
Neymiş, kurum içinde birçok evli çift varmış! Bunların envanterini çıkaran birkaç enayi, aklınca Opera'daki kadrolaşmayı akrabalık ilişkilerine yaslamaya kalkışmış! Oysa kendileri de pekala biliyor ki, bu insanların kadrolarının evlilikleriyle hiç ilgisi yok! Hepsi eğitimli, oraya yetenekleri sayesinde sınavla girmiş ve zaten kurumda çalışırken tanışıp evlenmişler.
Bir başka çamur, çekinmeden adı verilen bir dekorcunun, 8 yıldır hiçbir şey üretmediğiyle ilgili. Oysa aynı kişinin adını Google'a yazınca bile, yıllardır dekorunu hazırladığı eserler bir bir dökülüyor. Kendi isimlerinin haberde yazılmasını istemeyen avanaklar, başkalarını mesnetsizce karalamaktan çekinmemişler. Bu kadar doğrucuysanız, kimliğinizi kirli iftiraların altına süpürmeyin de yüzünüzü görelim!
Dahası var... Güya orkestradan bir enstrümancı, 'psikolojik sorunları' gerekçe gösterilerek kütüphanede görevlendirilmiş. Ve tam İKİ YIL sonra arkadaşlarının yönetime baskısıyla orkestraya dönebilmiş! Bunu söz konusu enstrümancı değil, kumpasçılar öne sürüyor. Halbuki o sanatçı kendi isteğiyle, orkestrada görevi olmadığı 'bir aylık' dönemde kütüphanedeki çalışmalara yardımcı olmuş, yönetimle de hiçbir zaman en küçük sorun yaşamamış!
Buna ne dersiniz... 40 yaşın üzerindeki balecilere 'kral', 'kraliçe' rolleri veriliyormuş, o da ara sıra denk geliyormuş! Bale yaşamının fiziksel yeterlilik gerektiğini bilmeyen var mı? Ama dans edemeyecek yaşa gelmelerine rağmen meslek aşkını yitirmeyenlerin öğretmen, çalıştırıcı, koreografi gibi projeler üstlendiğini biliyoruz. Bırakın operayı, tiyatro eserlerinin danslarını bile Devlet Balesi'nin ileri yaştaki sanatçıları üstlenmiyor mu?
En üzücü olanı ne biliyor musunuz? 50-60 yaşındaki sanatçılar için 'sözüm ona' kaygılanan ve bunlar üzerinden yönetimi yıpratmaya çalışanlar, asıl o kadroları hiçbir şey üretmeden işgal edenler yüzünden yıllardır kadro bekleyen ve operanın asıl yükünü çeken sözleşmelilerin 's'sinden bile bahsetmiyorlar. Çünkü amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Yazıklar olsun!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Aydın Uştuk ve Orkestra Allegra (04 Temmuz 2014)
- 'Sanata evet' diyen bir cumhurbaşkanı istiyoruz (03 Temmuz 2014)
- İsteyenin bir yüzü kara, ya vermeyenin... (01 Temmuz 2014)
- Yaşadığımı hissettiğim enfes bir geceydi... (27 Haziran 2014)
- Başkanım, bu 'dürüstlükle' opera binasına başlanır mı? (24 Haziran 2014)