İki gebelikten biri sezaryenle sonlanıyor
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, yeni yılın ilk günlerinde yaptığı bir açıklamayla, uzmanlar tarafından da bir süredir konuşulan bir konuyu kamuoyunun dikkatine sundu. Yüzde 40'lara varan sezaryenle doğum oranının kabul edilemez olduğunu dile getiren Bakan Akdağ, "Bunun için önümüzdeki günlerde çok ciddi tedbirler alacağız" dedi.
Ancak normal doğumun sezaryene göre çok daha sağlıklı olduğunu her fırsatta vurgulayan uzmanlar, uygulamada birtakım sıkıntılar yaşanacağını da öngörüyor. Olası en büyük sıkıntının yasal düzenlemeden kaynaklanacağını belirten uzmanlar, "Mevcut yasal düzenlemede sezaryenle doğum istemek gebenin hakkı olarak tanımlanmış. Dolayısıyla sezaryenle doğum oranlarının azaltılması için öncelikle yasanın değiştirilmesi gerekir. Aksi takdirde normal doğumdan kaynaklanabilecek herhangi bir komplikasyonda hasta ile hekim karşı karşıya getirilmiş olacak" diyor.
HERKES ŞİKAYETÇİ!
Bu arada sezaryen doğumun neden bu kadar arttığına dair çeşitli kesimlerden de değişik yorumlar geliyor. Kimi doktorlar ısrarla sezaryen isteyen hastalardan şikayetçi, kimi hastalar normal doğumun uzun bekleme sürecini göze almak istemeyen hekimlerden.
Önümüzdeki günlerde çok tartışılacak bir konu olan "Normal doğum mu? Sezaryen mi?" sorusunun yanıtını önümüzdeki günlerde tekrar ele almak üzere bir kenara bırakalım ve öncelikle "Neden sezaryen doğum oranları arttı?" sorusuna yanıt bulmaya çalışalım dedik ve Türkiye Jinekoloji ve Obstetri Derneği İkinci Başkanı ve İzmir Şube Başkanı Doç. Dr. Ali Baloğlu'na danıştık.
-Sezaryen oranları neden yükseliyor?
Gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde son otuz yılda sezaryen oranları neredeyse 10 kat kadar artış göstermiştir. Amerika Birleşik devletlerinde sezaryen oranları 1970'lerde yüzde 3 iken, bugünlerde tüm doğumların yüzde 31'i sezaryenle sonlanıyor. Aynı değişimi ülkemizde de saptamak mümkün. Hatta Türkiye sezaryenle doğum sıralamasında dünya liderliğine soyunmuş gibi görünmekte olup 2009 yılı sezaryen oranımız yüzde 46'lar seviyesinde. Yani son yıllarda doğumhaneya giren her iki gebeden biri sezaryen oluyor gerçeği ile karşı karşıyayız.
-Ülkemizde oldukça yüksek olan sezaryen oranları kurumlara göre farklılıklar gösteriyor mu?
Özel hastanelerde ve üniversite kliniklerinde yüzde 65-yüzde 90 aralığında sezaryen uygulanırken Sağlık Bakanlığı'na bağlı eğitim ve araştırma hastanelerinde bu oran yüzde 40'larda seyrediyor. Yine ilginç bir şekilde başta Doğu Karadeniz illeri olmak üzere Bilecik ve bazı merkezlerdeki devlet hastanelerinde de yüzde 70'den daha fazla sezaryen uygulandığı bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.
-Dünya Sağlık Örgütü'nün önerdiği sezaryen oranları nedir?
Dünya Sağlık Örgütü'nün öngördüğü kabul edilebilir sezaryen oranı yüzde 15. Sezaryen oranlarının bu kadar artması tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bir sorun olarak karşımıza çıkıyor ve nedenleri üzerinde tartışmalara yol açıyor. Sağlık Bakanlığı ve sivil toplum örgütleri de bu konu ile ilgili çalışmalar yapıyor ve sezaryen oranının Dünya Sağlık Örgütü'nün öngördüğü yüzde 15'lere nasıl çekilebileceğini tartışıyor.
-Normal doğum mu, sezaryen mi tartışması konusunda ne söylemek istersiniz?
Bilimsel verilerin ortaya koyduğu gerçeklere bakılırsa normal doğumun sezaryene üstünlüğü neredeyse tartışılamayacak kadar kesin. Hem anne hem de yenidoğan sağlığı açısından yapılan araştırmalar normal doğumun daha üstün olduğunu ortaya koymakla birlikte neden sezaryenler artıyor.
Bu artışın nedenlerine bakıldığında birçok faktörün rol oynadığını görmek mümkün:
Sağlık hizmetinin sunumu ve sunucuları ile ilgili nedenler,
Gebelerin doğum hakkında doğru temel bilgilere ulaşamaması,
Anne adaylarının isteğe bağlı sezaryen ile doğumu tercih etmesi, daha önceden sezaryen geçirmiş olmaları,
Doğum uzmanlarının ve ebelerin sezaryene yönelimde etkileri, normal Doğum komplikasyonlarından dava konusu edilme korkusu,
Doğum öncesi dönemde elektro-fetal izlem ve fetusun iyilik halinin ortaya konulabilmesindeki gelişmeler,
İnfertilite tedavisi sonrası elde edilen ileri yaş gebelikleri,
Artan obezite oranları,
Çoğul gebelikler
gibi faktörler rol oynamaktadır. Bu faktörlerin hepsini teker teker tartışmak ve ortak bir çözüm sunabilmek de çok kolay gibi görünmemektedir.
"Uzmanlık eğitiminde görülen normal doğum sayısı çok az"
Doçent Doktor Ali Baloğlu, sezaryenle doğum oranının azaltılması için bu alanda uzman yetiştiren kurumlarda da düzenleme yapılması gerektiğine dikkat çekiyor: "Bu konuda çözüme bakıldığında paradoksal bir durum karşımıza çıkıyor. Ülkemizde kadın hastalıkları ve doğum uzmanlık eğitimi veren ve ebe yetiştiren kurumlarda sezaryen oranları çok yüksek. Avrupa Birliği'nin kendi eğitim kurumları için öngördüğü üst sınır sezaryende yüzde 25 iken bizdeki rakamlar neredeyse üç katı kadar. Yüksek riskli gebelerin tedavi edildiği ve yoğun bakım olanakları olan bu merkezlere sevklerin fazla olması eğitim kurumlarında sezaryen oranlarını kaçınılmaz olarak yüksek kılıyor. Ancak buralarda uzmanlık eğitimi alan ve geleceğimizi planlayacak olan asistanlar, riskli gebelik izlem protokollerini ve sezaryen operasyonlarını iyi bir düzeyde öğrenirken; normal doğum izlemini, normal doğum eylemini ve enstrümental doğumu yeteri kadar uygulamadan yetişiyorlar. Kadın hastalıkları ve doğum eğitiminin çok önemli bir bölümü doğumhanede yaşanmakta iken artık doğumlar ameliyathanelerde sezaryenle gerçekleştiriliyor. Aynı kısıtlılık artarak devam edeceğinden normal doğum yaptırmadan mezun olan ebelerin de sayısının artacağı başka bir gerçek. Bu nedenle normal doğuma yönelmede, eğitim veren kurumların ve eğiticilerin gelinen bu durumu bilimsel verilerin ışığı altında samimi bir şekilde değerlendirip önceliklere göre önlem almaları ve çok yönlü bir özeleştiri yapmaları gerekiyor."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.