Filiz Özkol
Ufak tefek kayıplar
Yaşantımızın kazançlar hanesi, bizi her zaman mutlu etmeyebilir. Büyük umutlarla başladığımız işlerin elimizde patlamasındaki suç nedir diye düşünmeden edemiyoruz. Derenin gidişi yatağını belli eder derler ya. Başladığımız işlerin yarım kalması ve sonucun hayal kırıklığı olmasındaki gerçek neden, hızlı "BAŞARI" duygusundan ileri geliyor galiba. Her şeye çok çabuk kavuşmak istiyoruz. Mutlu son dedikleri şeyin bu dünyada olmayacağını bir bilebilsek. Mutluluk ve mutsuzluk yan yana iki kavram ve ikisi arasındaki geçitlerde geçiyor ömrümüz. İşin felsefe yönünden hemen günümüzün entegre olaylarına geçmek istiyorum. Hevesle başladığımız işler vardır hayatımızda. Sahip olduğumuz en güzel anlardır o coşku. Yıllardır beklediğimiz ve sonunda "İŞTE" dediğimiz olaylar. "BEN BÖYLE OLSUN İSTİYORDUM" düşüncesi bizi dünyanın en mutlu insanı yapar. İstekler ve arzuların bitmediği bir dünya telaşı içindeyiz. İkili ilişkilerde yaşadığımız kaosların düğümünü çözmenin imkansız olduğunu artık hepimiz kendimize göre yorum getirebiliyoruz. "OLMAYINCA OLMUYOR" sloganı işin anahtar kelimesi olsa gerek. Kabul etmeliyiz ki bazen tüm iyi niyetin bile sağır ortamlarda kaybolduğunu görüyoruz. Hepimizin akşam saatlerine takıldığımız TV ekranları son günlerde resmi geçit halinde. "BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ" durumunda. Sakın haaaa.. Aman alışmayalım. Hevesimizin kursağımızda kalması için kanallar yarış halinde. Yıllar önce rahmetli Barış Manço'nun bir şarkısının sözleri geldi aklıma.. "Bir göründün bir kayboldun Serap misali"... Evet tıpkısının aynısı. Acaba böyle bir dizi var mıydı yoksa çöl ortasında HAYAL görme algısında mıyız? Kafalar bulanık. VARLA YOKLARDAYIZ.. Geçtiğimiz haftalarda yayınlanan "BİR DELİ RÜZGAR" dizisine bir alışmıştım ki sormayın. Cumartesi gecelerini iple çekiyordum. Nedense "DÖNEM" filmleri favorim. Bir anda kalktı. Nedeni yok. Adı gibi RÜZGAR OLDU ESTİ GEÇTİ. Argo tabirle "YALAN" oldu. Reyting olaylarının ölçümünün kriterlerini gerçekten merak etmeye başladım. Bir de sevemediğimiz diziler var. Gerçi zevkler konusuna girmek istemiyorum. O konu daha da şaibeli. Bize inlete inlete izlettirilmeye çalışılan, "YETERRRRR" dediğimiz halde bitmeyen ve her yıl bıraktığın yerden devam eden diziler. Ufak ufak kan mı kaybediyor. Hemen yeni kahramanlar ve senaryo değişiklikleriyle gecekondu misali monte edilen parçalarla gelecek sezona zorla itilen diziler. Kafa karıştırıcı bir serüven TV yolculuğu. Yorulan kayboluyor, diskalifiye olanlar ve bazıları inatla devam ediyor. İzleyiciden çok, sponsor şirketlerden "ONAY" almak gerekiyor galiba. Evlilik şirketinin "Fesh" edilmesinin zorluğu malum. Boşanmak isteyen çiftlerin bir celsede bittiği gibi günlerce süren davalarının "YILAN HİKAYESİNE" dönmesi misali.. Hayatımızın her döneminde kayıplarımız olacaktır. Geriye bakmadan ilerlemek güzel bir duygu. Hani uzmanlar "AN"da kalın diye bağırıp duruyorlar ya... EEEE kaldık diyelim. Ya sonra... Yok canım arada bir geçmişe bakalım ki; gelecek kazançlarımızın bilançosunu doğru çıkaralım. Değil mi arkadaşlar. Mutlu haftalar.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın.