Sen kiminle dans ediyosun oğlum?
Dünyanın pek çok yerinde, kadınların eşitsizlik, şiddet ve tecavüze dikkat çekmek için dans etmesi fikri, dünyanın dikkatini ana konuyu gölgeleyecek kadar yoğun bir şekilde işin görsel yanına çekiyor.
Kadınlarla ilgili bir sivil toplum örgütünden Natalie Gyte, işte tam da bu yüzden fikri başarılı, ancak uygulama şeklini yetersiz ve ilgisiz gördüğünü söylüyor ki ben de kendisine fazlasıyla katılıyorum.
Gyte, sözlerini şöyle sürdürüyor; "Tamam, belki tecavüze uğradınız ama Sevgililer Günü'nde toplanıp yirmi dakika dans ederseniz hepsi geçecek. Kadınlara bu mu söylenmek isteniyor?"
Sanırım gelişmiş ülkelerin 'eşeği gölgede' kadın ve aktivistleri, 'gelişmekte'(!) olan ülke kadınlarına biraz da 'öperim geçer' mantığı ve rahatlığı işe yaklaşıyor, oysa buradan manzara öyle görünmüyor.
Bizde durumlara böyle yaklaşılmıyor. Misal mi ararsınız?
THY'nin yeni kostümlerine yapılan bazı genç (!) yorumlar beni dehşete düşürdü. Delikanlı diyor ki, "İyi oldu bu yeni kostümler, mis gibi oldu. Eski kıyafetler sürekli cinsellik çağrıştırıyordu..."
Ben sana bir şey söyleyeyim mi, genç adam? En nefret ettiğimiz şeyler, sanıldığı gibi onaylamadığımız şeyler değildir. Aksine, arzulayıp da ulaşamadıklarımızdır. Sözgelimi cinselliği çok düşünüyor ama ulaşamıyorsam, düşmanı olurum. Herkes kapalı giyinsin, isterim.
Sen o derece açsan, sokaktaki kedi de o estetik hareketleriyle seksi gelebilir sana... İnan bana, senin beynindeki erojen bölgeyi ne Dilek Hanif, ne de Jean Paul Gaultier, dünyadaki tüm kumaşlarla bile örtemezler. Klasik hostes kıyafetini erotik bulan bir zihniyetle, kadına psikolojik ve fizyolojik şiddet uygulayan zihniyet, aynı iklimde yetişir.
Şimdi, bu zihniyete sahip biri, sizce İzmir Konak meydanını hınca hınç dolduran yüzakı kadınlarımızı dans ederken izlerse ne düşünür? Sizce müthiş bir suçluluk hissiyle akılları başlarına mı gelir?
Sizin de aklınıza oyuncu arkadaşım İlker Kurt'un beynine düşen kurt düşmüyor mu?
"İçlerinden birinin kocası meydana inip de 'ulan utanmıyo musun sokakta elalemin adamlarının içinde gıvırta gıvırta dans etmeye' diyerek dövmesin, yedi düvele rezil oluruz vallaha"
Ne yazık ki böyle aktiviteleri destekleyen, alkışlayan adamlar, zaten kadın eşitsizliğini yaratan, şiddet uygulayan adamlar değil. Yani bir tv programı düşünün ki çok güzel ama hedef kitlesinin ilgisini çekmiyor. Bu programın hayatta kalma şansı var mı?
Bu etkinliği izleyen öküzbaş, bir anda ruhi bir aydınlanma yaşayacak ya da karısının dizlerine kapanıp af mı dileyecek, yoksa 'Ulen hem meydana çıkmışlar kıçları başları ayrı oynuyo, ondan sonra da tecavüze uğradım diye ağlaşıyolar' mı diyecekler sizce?
Etkinliğin uygulanma şekli, tavuk yumurta misali, zaten şiddeti uygulayanın iştahını kabartacak malzemeyi de veriyor.
Ha, bu etkinlik nasıl olmalı diyorsanız...
Bu dans için sembolik birer ücret (mesela 1 dolar) toplanıp devasa bir fon oluşturularak şiddet mağduru kadınlar koruma altına alınabilir.
Ya da sen şiddete karşı böyle bir dans, böyle bir üslup değil, sesini yükselten bir protesto gösterisi düzenlersin. Milyonlarca kadın aynı gün iş bırakır, ya da ne bileyim illa dans edeceksen bu hayvan heriflere 'haka dans' müstehaktır.
Aşk, yoğun bakım halidir
Tehlike geçti, stres bitti. Siz bu yazıyı okurken bir Valentine's Day'i daha (!) umuyorum kazasız belasız atlatmış olacağız. Sevgili arkadaşım Nil Reyhan'ın yazdığı cümle, duygularımı özetliyor aslında: "Biri beni Şirince'ye götürsün. Sevgililer Günü orayı etkilemeyecek (!), diyorlar.."
Gerçekten Sevgililer Günü kutlanacak biri varsa, o da Muhterem Nur'dur, sanırım... "Et ve kemik gibi kaynaştık" dediği hayat arkadaşı uyutulurken, yoğun bakımda bekliyor sevdiğinin başını... Müslüm Gürses, bir daha uyansın ve gözlerine baksın, diye... Belki de gözlerini birlikte kapatsınlar, diye...
Aşk, bir yoğun bakım halidir. Aşığın iyisi, bir doktor ya da hemşiredir.
Aşık, yoğun bakımdaki gibi bilinçsizdir. Aşk, bilinçle kirletilmemelidir.
"Benim sayılı nefesimi onunkine kat", diyenlerin, velhasıl tüm Muhterem Nur'ların...
Sevgililer Günü kutlu olsun!
Gündemden takılanlar
* Hilal Cebeci, Yeni papa ben olucam, herkesi sünnet ettiricem' demiş. Hani yeni papa zenci Turkson olacaktı? E, papalığı isteyen Hilal'in bir yüzü kara, vermeyen zenci o zaman...
* Modacı Dilek Hanif, gergin bir ses tonuyla , uzun etekli hostes kostümü tasarımını kendisinin yaptığını, ancak bu kostüm kabul edilirse altına imza atmayacağını söyledi. Benim bildiğim terziler pantolon paçası kıvırır, modacı da demek ki durumları kıvırmaya çalışıyor.
* Okul sütü projesi için Şeref Saraçoğlu İlköğretim Okulu'nda düzenlenen törende öğrencilerle sohbet eden Ağrı Valisi, "Başbakanımızı seven sütünü içsin" demiş. Yahu biz evlerimizde yemek yemeyen çocuklarımızla boğuşup duruyoruz yıllardır. Bu yöntem hiç aklımıza gelmemişti. Sağolasın sayın Valim!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.