Ara sıra sözlük karıştırmayı severim. Özellikle etimolojik sözlükler, bize kelimelerin heyecanlı macerasını anlatır. Bakın (çoğunluğu Nişanyan'ın etimolojik sözlüğü'nden olmak üzere) sizin için neler buldum. Keyifli okumalar...
Acemi: Arapça bilmeyen kişi, barbar. Acem yani İranlı. Aşağılayan bir Arapça deyimden, bugün görece masum, bir işin yenisi anlamında daha hafif bir anlama kaymış.
Akıl: Arapça'da, deve kaçmasın diye ayağına bağlanan kazık. Akıl da bizi dizginleyen, zaptırapt altına alan şey değil mi?
Assasin: Suikastçı. (Bu İngilizce sözcüğün kökeni Arapça'dır.) Alamut kalesinin komutanı meşhur Hasan Sabbah'ın haşhaşla (afyon) ve cennet vaadi ile uyuşturduğu, döneminin meşhur kiralık katillerine Haşhaşin adı verilirdi. Ünleri zamanı aşan bu korkutucu katiller, bir başka kıtada, Avrupa'da kiralık katili anlatmak için türetilen yeni bir sözcüğe (Assasin) can verdi.
Canavar: Can, canlıekiyle türetilmiş Farsça bir sözcüktür. Yakın döneme kadar canavar, dilimizde her türlü canlı mahluk, hayvan anlamında kullanılırdı. (Köylü ağzında hala kurda köpeğe canavar diyen vardır.)
Cumhur: Arapçası yığın, kum yığını. Türkçesi ahali, halk.
Eküri:Fransızcada, aynı ahır adına koşan yarış atlarının genel ismi.
Efkar: Efkar sözcüğü, fikir sözcüğünün çoğuludur. Çok düşünceli insanların hüzünlü görünmesi üzerine anlam kaymasına uğramış, anlamı nötr'den negatif'e kaymış sözcüklerden biri bu da... Fikir dediğinde içimi efkar basıyor...
Estağfirullah: İstiğfar-ül Allah Allah'tan bağışlanma dilerim) Biri sizi övdüğünde Allah'ın gücüne gitmesin diye 'Rabbim aslında övülen ben değil, bende açığa çıkan zatının özellikleridir' anlamında bir af dileme sözü. Tevazu ile ilgisi yoktur.
Foya: Parıltısını artırmak için elmasın altına konan parlak madeni levha anlamında bir kuyumculuk deyimi. 'Foyası çıkmak', ne olduğu belli olmak anlamında dilimize yerleşmiştir.
Hay'dan gelen Hu'ya gider: Her iki isim (Hay ve Hu) de Allah'ın isimleridir. Allah'tan gelen yine ona döner, demektir. Anlam kaymasına uğramış bu deyim, aslında 'havadan kazanılan para yine çar çur edilir' tarzındaki bugünkü anlamından önce, malın da mülkün de geçici olduğu, malın da mülkün de canın da yaratana ait olduğunu anlatırdı.
İhtiyar: İhtiyar etmek, seçmek, tercih etmek anlamında bir Osmanlıca sözcüktür. Zaten ihtiyar heyeti de seçim kuruludur. Muhtemelen, seçim yapacak olgunluğa erişen kişilere de ihtiyar olmuş denmek istendi, bu da günümüzdeki 'yaşlı' anlamındaki sözcüğe evrildi.
Kamber: Halife Ali'nin yanından ayrılmayan kölesi 'Kamber'siz düğün olmaz' deyimi demek ki buradan gelmiş.
Kepaze: Eskiden atıcılık talimlerinde kullanılan gevşek (acemi) yayı. Kepaze olmak, rezil olmak anlamında, okçuluktan geliyor.
Kibar: Büyük anlamındaki kebir sözcüğünün çoğuludur. Meğer eskiden kibarlık büyüklük mü sayılırmış?
Korsan: Deniz haydudu (İtalyanca'da corso, koşu demek. Corsaro, akıncı. İngilizcedeki cursor (imleç) de aslında, koşucu demek.