Hakan Urgancı

On sekizinde gibi sevmek

Sev. Sevmekten asla vazgeçme çünkü yaşamın özü, sevmek.
Varoluş sebebin, varoluş aracın olduğu kadar.
18'indeki gibi sevemiyor musun ? Sevemeyeceksin de, üzülme. Kulak ver sözlerime...
Her yaşın kendine özel bir sevme tarzı var.
Kanın hızlı akarken; sevmek fırtınalı bir deniz gibidir. Sevgili ise bir girdaptır. Çeker seni içine, yitip gidersin. Kaybolursun sevdiğin şeyin içinde.
Ne vakit kanın durulur, hayatın sınavlarından geçersin, kanın daha bir sakin akmaya başlar. Bu çağlarda sevmek bir nefis göle dönüşür. Durgun suyun aynasına her baktığında, kendini görürsün. Sevgili aynan olur. O gün hayat seni kime çevirmişse onu görürsün aynasında. Kendi hakkında -gerçekte ne düşünüyorsan- onu gören bir insan vardır karşında. Yitip gitmezsin sevdiğinin içinde. Bilakis onunla gelişir, büyür, bütünleşirsin.
Olgun bir çağında, eski sevgiliye rastlarsın sonra birden... Merak edersin, üzerimde hala eski gücüne sahip mi, diye. Kaçınılmazdır bazen yüzleşmeler. Özgür kılar geçmişin ağırlığından.
Bir bakarsın ki hala düğmelerinin yerini ezbere biliyordur. Biliyordur, çünkü bugün sen olan makinanın mühendislerinden biri de odur. O bilmeyecektir de ya ne olacaktır? Bu eski duyguyu anımsarsın. Hoşlanırsın bilinmekten, insansın çünkü. Zayıfsın anlaşılma duygusuna... İyi tarafı, düğmelerinin yeri bilinse de, artık o düğmelerin basıldığında hiçbir tepki vermediğini fark edersin. Kısa devre yapmışlardır. Keyif duyduğun tek şey, bilinme duygusu, aşinalıktır. Sonra düşünürsün; düğmelerimin yerini bu kadar iyi bilen biriyle nasıl ayrı düştük? Hatırlarsın. O düğmeler, karşındakinin kullanımı için vardı, hep ona hizmet etmişlerdi. Bilinmek senin değil, sevgilinin avantajına vardı.
Ardından bugüne dönersin. Düğmelerinin yerinden haberi olmayan biri vardır artık hayatında. Ancak seni kullanmayan biri, sana ayna olan biri. Seninle büyüyen, gelişen, soluk alan biri. Evrimini seninle tamamlamaya çalışan biri. Seninle yürüyen biri.
Eski sevgili, gençlik çağının aşkı, sendeki potansiyelleri sever.
Yeni sevgili, günümüz aşkı, sendeki açığa çıkmış potansiyeli sever. Neysen onu...
Sonra bugün olduğun kişi konuşur. Aşmıştır o... Yürüyüp gider geçmişin, içinden, sakince tebessüm eder ona... 18 yaşındaki gibi sevemezsen ne gam? Eğer hala 18 gibi seveceksek, neden yaşadık bunca şeyi? Boşa geçmiş olmaz mı onca zaman? Hayat defterinin hala aynı sayfasında olmaz mısın? Dikkatlice ve sıkıca tutarsın geleceğinin elinden ve dersin ki 'Merhaba sevgilim, merhaba yeni ben!'
Küsmek iyidir bazen
Küsmenin biraz pasif agresif bir tavır olduğunu kabul ederim. Hatta biraz çocuksu, yetişkinden uzak... O yüzden de samimidir çoğunlukla.
Bir yanıyla, karşıdakini 'kendinden mahrum bırakmak' cezasına çaptırmaktır. O yönüyle çok eleştirilir. İyi de be kardeşim? Ya bizim motor kızdı mı çabuk soğumuyorsa? Ya sistemi yakmayalım diye beklemeye alıyorsak?
O kızgınlıkla edilmeyecek sözleri etmek daha mı iyi? Yol kazalarından uzak kalmak için pek çok erkek, kısa süreliğine uzaklaşmayı seçer. Sizden ricamız, bu takdirde iletişim iletişim diye üstüne gitmeyin erkeğin... İletişimde en önemli şeylerden biri de zamanlama... Bırakın adamın motoru soğusun. Tabii yola hala aynı adamla devam etmek, yolda kalmak istemiyorsanız.
Şaka öldü
Hatırlarım, eskiden şaka diye bir şey vardı. Koca koca adamlar bile (ki çoğunlukla da adamlar) birbirlerine yaparlardı. En iyi şaka yapan, organize olandı. Bunlar daha zeki ve popüler tiplerdi. Şaka yapacak kadar cesareti ya da zekası olmayanlar da iyi fıkra anlatarak gösterirdi marifetini.
Yahu, şakanın bir günü bile vardı. 1 Nisan diye bağırırdık. O gün herkes yalancı çobana dönerdi. Bir keyifli gerilim duygusuna uyanılırdı, herkes tetikte olurdu.
Ya bugün ? En son 1 Nisan şakasını ne zaman yaptık?
Ne zaman anlattık son fıkramızı? (Ki, o kadar iyi fıkra anlattığım halde bana bile demode geliyor bugün fıkra anlatanlar...
Tabii ya, şaka yapmak bir emek ister. Fıkra anlatmak ciddi yetenek, biraz hafıza, en azından bir iki dakika zaman ister.
Oysa bugün hızlandı herşey! İnternetten indirilmiş otuz saniyelik mini videolar, karikatürler, caps'ler var. Fotoğraf albümümüzden şakalarımıza kadar herşeyimiz alıntı, aşırma, anonim. Hızla gülüp unutuyoruz. Hadi aşkı, sevmeyi, gerçekten sevişmeyi unuttuk da, şakanın ne kabahati vardı birader? Şaka gibisiniz yahu!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.