Hakan Urgancı

Dininizin kıymetini bilin!

Evet, ya ben bu dini ve onun adındaki İslam (selam, barış) kökünü hiç anlamadım, ya da siz... Oldu olacak oruçsuza vurmayı ibadet kabul edelim! Tövbe yarabbi...
Adamlar çarşıda oruçsuz birini görünce üstüne yürümüşler. 'Niye oruç tutmuyorsun, ulan!' demişler. Adam da 'Çünkü ben Hıristiyanım' deyince, bizimkiler çaresiz birbirlerine bakmış, ardından da 'Ulan dininizin kıymetini bilin!' demişler...
Fıkra bu ya.. Gerçek gibi, değil mi?
Gerçeğe dönelim... İşi dizi setlerini basmaya kadar götüren ve oruç tutmayan oyuncunun başına mermerle vurmaya kalkmalar!
Bravo! Dininizi hem ülkenizde hem de yurt dışında öyle güzel temsil ediyorsunuz ki, ancak o kadar olur! Eğer biri para verip de 'şu inanma ihtimali olanları bir vaz geçirin' diye propoganda yaptırırsa ancak bu kadar olur! Bu mu sizin müslümanın tebliğ (dini anlatma, yaygınlaştırma) vazifesi anlayışınız?
Hz. Peygamber'in bile yapmadığı ve -sünnetinden anladığımız kadarıyla- asla yapmayacağı bir şeyi siz hangi hakla kendinizde görüyorsunuz!!!
Hani sizin müthiş Ramazan sorularınız var ya... İşte onlardan bir tane sizin için:
- Ramazan'da küfür edip dayak atmak orucu bozar mı hocam?
(Tabii mantıken bunu yapan kişi oruçlu olmalı, değil mi ya?)
Ayrıca...
Hangi ibadet İslam'da 'halife' kabul edilen insan canından daha kutsal?
Oruç denen - hakikatte- irade, 'nefis terbiyesi' işini aç durmak olarak anlayan zihniyet ne bilecek?
Manasını idrak ederek oruç tutan bilir. Oruç sırasında hafif halsizlik olur. İnsan mülayim bir ruh hali içinde olur. Hoşgörü ise bu işin olmazsa olmazı... Peki bu azgınlık dalgasının öfkesini neye bağlayacağız?
'Kardeşim zaten oruç tutmak bu sıcakta çok zor. Ben de korkudan bu işi yapıyorum. Bir de sen oruçsuz gezerek bizi azdırma! Senin bizden farkın ne ki korkmadan oruç yiyebiliyorsun?' Böyle bir davranışın açıklaması olsa olsa bu düşünceyle olur. Nasıl? Aynı yukarıdaki fıkrada olduğu gibi, değil mi?
Peki, sen bunu yaparsan, fakirlikten bütün gün aç gezen birinin seni beni kıtır kıtır kesmemesini nasıl anlayacağız?
Bilgisizler ne yazık ki bilgililerden her zaman çok daha kuvvetli olacak. Sadece sayısal çoğunluktan ötürü değil...
Bilime bilgiye değer veren hep bir şüphe payı bırakır. Körü körüne inananın şüphesi yoktur. Ve şüphesiz inanç, tereddütsüz ilerleme kuvveti verir. Bu yüzden harekete geçmiş cehaletten korkmak öğütlenir.
Bu ülkede din dersinin zorunlu olmasını yanlış bulmuyorum. Elbette dinini öğren! Ama iyi öğren!
Sadece din dersinin zorunlu tutulmasını eksik buluyorum. Aynı zamanda mantık dersi de zorunlu olmalı. Hatta iki ders üstüste olmalı ki ibadetin neden yapıldığı da anlatılmalı. Sebep sonuç ilişkileri kavranmalı. Zira görüyorsunuz, içinde mantık olmadan algılanan ibadet, islamı (barış) teröre çeviriyor. Olan da üç beş kişiye değil, koskoca bir dinin imajına oluyor.
Bu arada, dininizin gerçekten de kıymetini bilin.
İslam gerçekte barış dinidir, unutmayın.
Küçük yerler
Küçük yerlerin küçük yaşamları... Eğer metropolden bakıyorsanız öyledir. Sanki kasaba insanı daha fanidir ve ardında kalıcı bir iz bırakmamıştır. (Biz büyükşehirde yaşayanlar sanki ardımızda sümüklüböcek gibi bir iz bırakmışızdır da...)
Oysa küçük yer insanının zamanı görece daha yavaş geçer. Orada hayat sanki daha bereketlidir. Metropoldeki kablosuz ağlar gibi kablosuz ilişkiler vardır. Öyle net ve sahici... Küçük yer insanı, metropoldeki kardeşleri gibi büyük (!) hayaller ve hedefler peşinde koşmaz. Aslında ekmeği ve çocuğu haricinde hiçbir şeyi kovalamaz. Biri (!) olmaya çalışmaz çünkü evinden başka gideceği, kendinden başka olacağı yoktur. Pardon da.. Ne diyorduk? Küçük yaşam mı?
Metropolde yaşam büyüktür evet, insan küçük... Kasabada ise küçük anonim hayatlar yaşayan büyük insanlar bulunur. Gerçek yaşam hangisidir? Sizce?
Ne gerek var?
Zaytung ve türevi, son yıllarda popüler olan şaka haber siteleri bence artık gereksizdir ve işlevini yitirmiştir. Evet, iddia ediyorum! Neden mi?
Ülkemde insan aklı ve mantığına uymayan öyle işler oluyor ki, artık böyle bir şaka habere rastladığınızda 'ulan bu haber mi, yoksa gerçek mi' diye düşünmek zorunda kalıyorsunuz.
Gerçekle hayal arasındaki çizgilerin son derece bulanıklaştığı bir ülkede, şaka, ne yazık ki artık tehlikeli ve lüks bir şey kalıyor...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.