Saldırının adı, korku...
Çünkü eleştiriye tahammülü olmayan, olaya tek taraflı bakan, kendisiyle yüzleşmeyi beceremeyen, gerçeği aramak yerine üstünü kapamayı tercih eden önyargılı insanlara da ulaşıyorsunuz bir ölçüde...
İşte o zaman işiniz zor...
Çünkü o "tahammülsüz" bakışa göre:
Birileri haddinizi bildirmeli... Ya telefonu açıp küfür etmeli, ya manyakça mailler göndermeli ya da çalıştığın gazeteyi basmalı, yaşadığın evde huzursuz etmeli...
Korkutma, sindirme sendromu.
***
Gönül Soyoğul, yıllarca birlikte çalıştığım, 27 yılını gazeteciliğe vermiş, bunun büyük bölümünde Yeni Asır'da çalışmış, yaşadığı toplumu, insanını, kentini çok iyi özümsemiş; gerçeğe dayanmayan hiçbir habere, yoruma itibar etmeyen başarılı bir gazetecidir.
Şimdi, "Egede Son Söz" adıyla yayınlanan bir haber sitesinde köşe yazıyor.
Yine doğruları söylüyor, gerçeği savunuyor. Bir Egeli titizliğinde, haberin derinliğine iniyor.
****
Geçen gece yarısı, talihsiz bir saldırının kurbanı oldu, evine yumurta yağdı.
Eşi ve çocuklarıyla, televizyon izledikleri, sohbet ettikleri sırada...
Korkutmak, sindirmek, küstürmek amacıyla yapılan bir saldırının belki de ilk aşaması bu...
Yüzyıllar öncesinden kalma bir saldırı tekniği, kullandıkları...
Gerçekleri yazmayı sürdürürse, belki de daha da ileri gidecek bu insan müsvetteleri...
Tacize, suç işlemeye devam edecek.
Çünkü kendinde bu hakkı görüyor, bildiği doğrunun ötesini tanımıyor.
Bu olacaklardan korktuklarının bir ifadesi...
***
Köşe yazarlarının ilkesi bu; eleştiriye kör bir zihniyete karşı, amansız bir mücadele vermek...
Bu, mesleğine ihanet etmeyen bir gazetecinin duruşudur.
Her saldırıya, her alaya, her dokundurmaya karşı, dik durmak...
Sahtekara, yobaza, iki yüzlüye, çıkarcıya, Atatürk ve rejim düşmanlarına karşı, yılmadan karşı koymak...
****
Olayı iki gün izledim; çıkan yazıları, haberleri okudum.
Gördüm ki, meslektaşları Gönül Hanım'ın hep yanında... Sadece İzmir'de, Ege'de tanıdıkları değil, yurdun dört bir yanından gelen destek telefonları, bir gönül birliğinin oluştuğunun da göstergesi...
Geçmiş olsun Gönül Abla, doğruları göstermek, senin eğitmenliğinden geliyor. Sakın yılma.
Biz yanı başındayız.
"O kadın, aşk acısı çekiyor"
NTV'de Burcu Esmersoy ile Yekta Kopan'ın sundukları "Yaz Gecesi Şovu" konukları ve ilginç öyküleriyle dikkat çekiyor. Geçen akşam, genç biur grup, Gripin konuktu programa...
Ve o herkesin merak ettiği soru, sohbetin ilerleyen dakikalarında geldi: Neden Gripin?
Soruya grup solisti Birol Namoğlu açıklık getirdi:
"İlk konserimize bir gün kala, hala gruba bir isim bulamamıştık. Gripin fabrikasının önünden geçerken, 'Gripin' olsun dedik, oldu."
Ama, en ilginç yorum da bu sırrın ortaya çıkışıyla geldi:
"Gripin ilacının üzerindeki kadın resmini de çok beğendik. Bizce o kadının başı ağrımıyor, aşk acısı çekiyor."
Bu esprili yanıtla acının rengi de değişti.
Bundan sonra sadece başı ağrıyana değil, aşk acısı çekene de Gripin...
Sen ne yaptın?
Bir dönem Akın diye bir genç şarkıcı vardı ekranda... Başarılı bir çıkış yapmıştı ama sonra kayboldu, gitti. Önceki gün "Aramızda Kalmasın"a konuk olmuş Akın... Müzisyen arkadaşlarına öfkeliydi:
"Müzikten para kazanmanın zorlaşması üzerine bazı şarkıcı arkadaşlarım hemen dizilere, televizyon programlarına ve başka işlere kaydı. İşte orada, onların ne kadar müzisyen olduğunu, müziği ne kadar ciddiye aldıklarını görüyorsunuz."
Sevgili Akın, birçok şarkıcı evet, krizden şöhretini kullanarak çıkıyor, peki sen yaptın?
SÖZÜN ÖZÜ
Boş zaman yoktur, boşa geçen zaman vardır.
Tagore
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.