Hürol Dağdelen

Her evlat, yeni bir hayat

Hemen her gün kendisiyle sayfa çizmeye oturduğumuz, sayfa sekreterimiz Kıvanç Yağcıoğlu taze bir baba...
İlk çocuğu önceki gün doğdu, şirin mi şirin bir oğul aldı kucağına... Bu yüzden içi içine sığmıyor. Çok mutlu ama duyguları karışık. Neler hissettiğini soranlara da yanıtı, "Daha baba olduğumu anlamadım ki" oluyor.
Ama ben, onu çok iyi anlıyorum.
17 yıl önce, babalığı ilk tattığımda, ben de benzer "duygu bunalımını" yaşamıştım. O yüzden, çipil çipil gözleriyle bana bakan yavrumu ilk kucağıma aldığım anı, bugün gibi hatırlıyorum.
Hiç unutmadım ki...
***
Yeni bir hayat, yeni bir başlangıçtı o an, ilk buluşmamız... Onun gözlerinde hissettiğim ışıltı, benim için bir yaşama sevinciydi.
Mutluluk bu olmalıydı.
Neler hissettiğim sorusu, o zaman bana da sorulmuştu. Benim de verdiğim yanıt, "Daha baba olduğumu anlamadım ki" olmuştu.
Aradan yıllar geçti.
Şimdi oğlum koca bir delikanlı, boyumu geçti. Canı yandığında benim de yüreğimden bir şeyler kopuyor. Öylesine kutsal.
Üstelik zaman içinde oğulları ikiledim de... Eşimle kıza niyetlendik ama Allah yine, oğul verdi.
Şimdi ikisinin de gözlerinin içine, içine bakıyorum, akıttıkları her gözyaşı, benim için kahır içinde geçen bir gün...
Evet işte babalık bu... Onları kucakladığım her an, içimde yaşattığım duygunun tarifi imkansız.
Kıvanç da öyle... Oğluyla yaşadığı her an, ona babalığını hissettirecek; o çok özel duyguyu...
Bu yüzden, şimdiden kestirmesi güç.
***
Başarılı oyuncu Fikret Kuşkan da bir erkek babası... Geçen gün ekranda, çok özel şeyler söylemiş...
Baba olmanın kendisi için ne anlama geldiğini anlattığı satırlar, hani o dile getiremediğimiz duygular bütünü sanki...
Yönetmen Barış Pirhasan mesela, Kuşkan baba olduğu gün, ona ilginç bir şey söylemiş:
"Lohusalığın geçti mi' dedi bana. 'Anlamadım' dedim. Gülmeye başladım. 'Ne gülüyorsun oğlum?' dedi. 'Sadece kadınlar lohusa olmaz ki. Erkekler de lohusa olur. Benim memem olsa, süt verecektim' dedi. Onu şimdi daha iyi anlıyorum. Babalık gerçekten özel bir durum. Çocuğunun her anında yanında olabilmek, bunun gibi bir şey. Baba olan, hemen hemen her insanın hissettiği şey. Canınızdan ve kanınızdan bir şey. Garip bir şey. Şeytan tüyü var çekiyor."
***
Erkek, nedense duygularını gizler; kadın bu konuda ne kadar açıksa, erkek de o derece gizemli... Her şeyi yüreğinde yaşar; öfkesini, sevincini, mutluluğunu, yaşama sevincini, kaygılarını...
Dile getirmez, getiremez.
Bu yüzden, eskiden babalarımız, bizleri kucağına almaya bile korkarmış, "incitiriz" diye...
Sevgilerini göstermek istemez, uyuduğumuzda öperlermiş, "şımartırız" diye...
Bu yüzden kuşaklar arasında, sevgi bağı ne yazık ki oluşmadı, çünkü hep suçladık onları, "Neden beni kucağına almadın" diye...
Şimdi durum farklı; artık bir baba, pusetiyle bile gezdiriyor, kucağına alıyor çocuğunu... Onunla her anı paylaşmaya gayret ediyor.
Yönetmen Pirhasan boşuna söylememiş; "Benim memem olsa, süt verecektim" diye...
Sözün özü, Allah her babaya çocuklarını bağışlasın; eksikliğini, hele ölümünü hiç göstermesin.
İşte o, cehenemden beter bir azap.

Bu ne perhiz!

Son günlerde Saba Tümer yine moda.. Programı CNN Türk'e geçtiğinden beri, özellikle Doğan Grubu gazeteleri yere göğe sığdıramıyor Tümer'i...
Haklılar da, çünkü kadın bir ekran değeri...
Duruşu, gülüşü, konuya hakimiyeti, birçok ünlü sunucudan daha nitelikli, zarif...
Ancak unutulan, CNN Türk'ün hala uydudan yayın yapması, bu bir handikap... Bir an önce karasal yayına geçmeli...
Saba Tümer'in asıl yararı, işte o zaman...
***
Tabii Saba Tümer gibi bir değeri yitiren Habertürk, bu kez kardeş kanal marifetiyle, Kanal 1'de onun eski söyleşilerini yayınlamaya başlamış...
Yani her zamanki gibi, kısasa kısas.. Çok bilinen bir yıpratma politikası..
Ancak ters giden bir şey var.
Habertürk yönetimi, Saba Tümer'in işine, Star'da yayınlanan bir yarışmada jüri üyesi oldu diye, son vermemiş miydi?
***
Yani, "Bizi ezip geçtin, rakibe koz verdin" inancı değil miydi, Tümer'in kanaldaki sonunu hazırlayan...
Oysa şimdi, ünlü sunucunun eski söyleşilerini yayınlayarak, ona değer verdiklerini ortaya koyuyorlar.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.
Sonra...
Bu maya tutmaz artık, atı alan Üsküdar'ı geçti bile...

Yeni bir şey değil, taklit

Beyaz'ın son bombası "Ucunda 1 Milyon Var" adlı yarışmayı tutmadım. Çünkü hiçbir yaratıcılık yok, üstelik birkaç dönem Metin Uca'nın yaptığı "Passaparola"nın da kopyası...
Yani, yeni bir şey değil.
Ayrıca, Beyaz'ı, karizması da kurtaramıyor, zira sunumda Metin Uca kadar başarılı değil.
Sözün özü, olsa da olur, olmasa da...
Hele yarışma, "Var mısın Yok musun'a rakip olsun diye planlanmışsa, yanlış bir seçim... Çünkü bu proje, yerinde sayar.
Beyaz bence yine, ağırlığını hissettirdiği talk şovuna.
SÖZÜN ÖZÜ
Toplumsal hayatta en yararlı erdem hoşgörüdür
Dale Carnegie
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.