Hürol Dağdelen

Her Türk'ün yaşaması gereken bir gün...

Okul gezilerini unutalı, 25 yıl oldu. En son hatırlıyorum, üniversite yıllarımda Bodrum'a gitmiştik, sınıfça...
O gezi hala belleğimdedir.
Çünkü, o anın bir benzerini yaşamayamazsınız hayat boyunca... Bu yüzden akılda kalır, ölene kadar da silinmez.
Yıllar sonra, oğlumun öğrenim gördüğü okul, Karşıyaka Evin Leblebicioğlu İlköğretim Okulu'ndan gelen bir davet, beni işte o anılara götürmeye yetti.
Davet, Çanakkale şehitliğini ziyaret etme onurunu, bizlere yaşatmak içindi. Öğrencilerin yanı sıra velilere de...
Son yıllarda, özellikle ilköğretim okullarında, Çanakkale şehitliğini, o dillere destan olan Türk askerinin kahramanlığını, Atatürk'ün askeri dehasıyla bir savaşı nasıl lehimize çevirmeyi başardığını, inanılmaz vatan savunmasını hissetme onurunu, Milli Eğitim Bakanlığı, Türk insanının bir görevi haline getirmişti.
Öğretmen olan eşim, iki kez iştirak etmişti bu gezilere, "Bu kez işini bahane etme, iznini al, bu onuru sen de yaşa" dedi bana...
İyi ki bu uyarıyı yapmış; o sayede, inanılmaz, parayla satın alınamaz ve unutulmaz bir gün yaşadım Çanakkale'de...
Bu, her köşesi tarih kokan, dünya güzeli şehirde...
***
Bu gezi, sadece bağımsızlığımın simgesi olan Çanakkale'yi görme onurunu yaşatmadı bana, aynı zamanda çok büyük gelişme gösteren, Ege'nin kıyı kentlerindeki toplumsal gelişmeyi de gözlerimin önüne serdi.
Yol boyunca Ayvalık, Altınova, Edremit, Altınoluk, Küçükkuyu gibi doğa ve tarih kokan, özellikle turizm alanında örnek alınmaya aday kentlerimizi de kısa aralıklarla ziyaret ettik.
Assos, anlatılamaz bir tarihi değer...
Özellikle, Alibey Kudar adlı bir ilkokul öğretmeninin hayatını adadığı, Edremit'in Güre beldesindeki özel Tahtakuşlar Etnoğrafya Müzesi'ni görmenizi çok isterim.
Orada tarih var, el sanatları var, bir toplumun, Kazdağı Türkmenleri'nin çağdaşlaşma savaşı var.
Türk toplumunu ayakta tutan, özgün kültür eserleri ve efsaneler var.
Kente ve kültüre saygıya tanık olunca gelecek adına ümitlendiğimi söyleyebilirim, bunu çocuklarla da paylaştım.
***
Ve Çanakkale...
Dünya tarihine "kahraman kent" olarak geçen, Türk askerinin gösterdiği özveri ve vatana bağlılıkla örnek olan, o askerlerin kahramanlığına tanık olunca, bir ülkenin bağımsız ve özgür yeniden kurulacağına inanıp gelecekte Kurtuluş Savaşı'nı başlatan bir liderin doğuşuna, Mustafa Kemal'in dehasına tanıklık etmiş bir kent burası...
Acımasız bir savaşın yaşandığı, ancak yeri geldiğinde, bir Türk askerinin, yaralı düşman askerini kucağında cephesine kadar taşıyarak insani değerleri haykırdığı, vatanını canı pahasına savunan, ölmekten korkmayan, bizlere bu günleri armağan eden 250 bin şehidimizi yeniden anacağımız bir kent burası...
Ve, tarihte bir başka savaşın, Truva'nın da izlerini taşıyan bir yürektir burası...
Yani, her Türk insanının yaşaması gereken bir şehir Çanakkale...
***
Bir kere, her yönüyle, şehitlerine sahip çıkmış Çanakkaleli. Kent, ziyaretçisini hiç yalnız bırakmıyor. Adım adım, o inanılmaz savaşın yaşandığı alanlarını sizlere gezdiriyor. Hele bilinçli bir de rehberiniz varsa, hiç zorluk çekmiyorsunuz.
İhtişamını gördüğünüzde "Bu ülkeyi kimse ele geçiremez" dedirten Şehitlik abidesi, Kilitbahir Kalesi ve sırtlarında Necmettin Halil Ozan'ın yazdığı "Dur Yolcu, bilmeden gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir" şiiri, Mecidiye tabyası ve şehitliği, Seyit Onbaşı'nın insaünüstü çabası, Yahya Çavuş anıtı, o meşhur 57. Alay, Anzak Koyu, Kesikdere şehitliği, 261 rakımlı tepe, Mustafa Kemal'in saatinin parçalandığı "Conk bayırı", Çimenlik kalesi ve orada, Mehmetçiğin savaşın her anını sergilediği tiyatro gösterisi...
Hepsi ayrı ayrı güzel ve görülmesi, yaşanması gerekli anlar... Onları tek tek anlatmak mümkün değil... Görüp yaşanmadan olmaz.
***
Bu konuda tek diyeceğim, son yıllarda Uğur Dündar'ın Arena programında yaptığı uyarıyla harekete geçen hükümetin yeniden düzenlediği şehitliği mutlaka görmeniz...
Ve ölümüne savaşan, Türk ve yabancı askerlerin, koyun koyuna yatmasını, İngiliz'in, Fransız'ın, Avustralya'nın mezarlarını ziyaret etmeniz...
Zira bu barış uykusunun, dünyada eşi, benzeri yok.
Bu onur, yaşamakla olmaz, gidip görmeli, o havayı koklamalı...
Fırsat var, turlar da...
İşte o zaman, bu ülke için canını verir insan, bağımsızlığın değerini anlar, ülkesini de hiçbir şekilde satmaz.
***
Gerçekten çok özel bir gün yaşadım ben... Bunun için öncelikle, başta babacan okul müdürü Muhittin Yılmaz olmak üzere okul yönetimine, saygılı ve başarılı öğrenciler yetiştiren öğretmenimiz Şenay Ekici Koray'a, bu gezilerin düzenlenmesinde başrolü oynayan Milli Eğitim Bakanlığı ve İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne, günlerce geziye katılmam için ısrar eden eşime ve oğlum Egecan'a, gezi boyunca pozitif enerji yayan, bilinçli bir gezi yaşamamızı sağlayan Gerçek Turizm'in personeli ve güler yüzlü rehberine özel bir teşekkürüm var.
Onlar olmasaydı, bizlere bu harika ülkeyi emanet eden şehitlerimize vefa borcumu ödeyemezdim.
Haydi, şimdi sıra sizlerde...
Dünyanın en mutlu çifti
Sizce dünyanın en mutlu çifti kimdir?
Cevap: Adem ile Havva
Soru: Neden Adem ile Havva?
Cevap: Çünkü, bunun 18 temel nedeni var:
1) Adem'in de Havva'nın da hiç kaynanası olmadı.
2) Adem de Havva da aldatılmaktan korkmadı.
3) Havva hiçbir zaman kıyafeti ile Adem'i çileden çıkartmadı.
4) Adem: "Arkadaşlarımla maç yapmaya gidiyorum" diyemedi.
5) Havva kız arkadaşlarını eve toplayıp akşama kadar dedikodu yapamadı.
6) Adem hiçbir zaman poker partisine gidiyorum deyip, gecenin bir köründe eve sarhoş gelemedi.
7) Adem hiç uzun iş görüşmeleri için yurtdışına gidip otel odalarında kalamadı.
8) Sevgililer Günü'nü unutmaktan doğan kavgalar çıkmadı.
9) Randevulara gecikince trafiği bahane edemediler. Ne randevu ne de trafik vardı.
10) Yüksek gelen faturalar nedeniyle tartışmadılar.
11) Özel günlerinde birbirlerinin sevmedikleri arkadaşlarını davet etme gibi bir ihtimalleri olmadı.
12) Adem hiçbir zaman Havva'ya 'Sen bu dünyada gördüğüm en güzel kadınsın derken yalan söylemedi.
13) Hiçbir zaman röntgenleyen var mı? diye tedirginliğe düşmediler.
14) Onlar mutluydular. Çünkü, ne sayıma gerek vardı, ne de sayılmaya.
15) Hiçbir zaman birbirlerinin yüzüne telefonu kapatamadılar. Telefonda kavga da etmediler.
16) Hiçbir zaman siyaset-politika konusunda dil, din, ırk tartışmasına girmediler.
17) Hiçbir zaman Havva, 'Beni en son ne zaman sinemaya götürdün, en son ne zaman dışarıda yemek yedik demedi.
18) 'Senden başka gül koklarsam namerdim' lafı da gerçekti ve Havva da bunun doğru olduğuna emindi.
GÜNÜN SÖZÜ
Başarılarını gizlemek, hayattaki en büyük başarıdır.
La Rochefoucauld
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.