Bu cinayetler ne zaman bitecek?
7'den 77'ye, her yaşta insana...
Yani, zaman zaman dalga geçtiğimiz, "misafirperver olmamakla", "insan sevgisini göstermemekle" yargıladığımız Avrupalı'nın yaptığı gibi...
Kırmızı ışıkta durmayı, yaya geçitlerinde yavaşlamayı, kişisel özgürlüklere saygı duymayı, dostça yaşamayı becerebilmek gibi...
Biz, bu olgunlukta ne yazık ki değiliz. Göz göre göre cinayetler işlemeyi sürdürüyoruz.
***
Önceki akşam haberleri izlerken, gözüme o korkunç kaza ilişti; irkildim, korktum, kendimi o minibüs yolcularının yerine koydum.
Hani 39 kez ehliyetine el konulan ve hala cinayet işlemesine (!) göz yumulan o minibüs şoförününün, kırmızı ışıkta geçerken, yolcularını sanki bıçaklamış, kurşun yağmuruna tutmuş gibi hissettim kendimi, titredim bir an...
Habercinin, "mobese" kameralarından magazinleştirip verdiği o kaza, bir toplumun aymazlığını da gözler önüne seriyordu aslında...
Bu dram, onun bir sonucuydu.
***
Bir kere yetkili mercilere, o kameraları, oraya neden koyduklarını sorgulamak lazım...
Bu tip trafik canavarlarını tespit edip yargı önüne çıkarmak mı yoksa haberlere reyting rekorları kırdıran (!) o görüntüleri, haber merkezlerine servis etmek için mi?
Kusura bakmasınlar ama ben ikinci nedene inanıyorum ne zamandır...
İlki olsaydı, defalarca ehliyetini kaptıran o şoföre bir daha trafiğe çıkmama cezası verirlerdi.
İş doğru yapılsaydı, o adam bir daha direksiyon başına geçemezdi.
***
Adil toplumlarda, insan hakkı, en büyük değerdir. Kimse onu zorla alamaz, ona ihanet edemez.
Asıl ihanet, trafik canavarlarının aramıza o şekilde dönmesidir.
Bu insan hiçbir ruhsal tedavi görmeden nasıl döner yollara ve nasıl onca insanın canı ona emanet edilir, aklım almıyor.
Araç kullanmanın topluma şiddet uygulama anlamına geldiğine inanan bu insanların aramızda ne işi var?
Bir de hükümet hız limitini artırdı!
Bu insanları eğitmeden daha fazla trafik canavarı yetişsin diye mi?
İzmir'de faşizme yer yoktur!
Sezen Aksu, bu ülkenin yetiştirdiği yüksek bir değer... Yetişme tarzı, şarkıları, dobralığı ve özgürlüğe düşkün kimliğiyle tam bir Egeli...
O sıradışı bir isim...
Ve o bir sanatçı...
Siyasi fikirlerine, düşüncelerine, yaptıklarına kızabiliriz ama yok etmek niye...
Zamanında alınmış bir temenni kararıyla; doğup büyüdüğü, şarkılar söylediği sokağa, adı verilmiş, birileri gelip plaket çakmış...
Referandum öncesi de, bir grup sokak sakini, o levhayı yerinden çıkarmak istemiş...
Ve sonra birileri gece yarısı, el ayak çekilince, çıkarıvermiş "Sezen Aksu sokağı" yazısını...
Korkakça, edepsizce...
Bülbülü gülünden, yüreği candan etmek gibi...
Levha oradan çıkarılınca, Sezen Aksu'nun İzmirli olduğu, Alsancak'ta, o sokakta yaşadığı gerçeği değişecek mi?
Hayır...
****
Şunu unutmayalım.
Sezen Aksu bir sanatçı... Bizden farklı görebilir, hissedebilir, düşünebilir.
Bu dünyanın her özgür ülkesinde böyle... Önce, fikirlere, inançlara saygı göstereceğiz.
O demokratik hakkını kullandı, seçimini öyle yaptı.
Bu dünyanın her özgür ülkesinde böyle...
Önce fikirlere, inançlara saygı göstereceğiz.
Yoksa, kendilerine İzmirli süsü veren bazı gazetecilerin "Benim şehrim faşist olmuş" imajını yaratmaya, onun eline koz vermeye devam ederiz.
Bu tartışma hala bitmedi ve olan yine İzmir'e oluyor, "Demokrasinin kalesi" kimliği zedeleniyor.
Bu yüzden İzmir, birileri istiyor diye, faşist bir kent değildir, hiçbir zaman da olmadı.
Bırakın, her insan kendi fikirleriyle ya yücelsin ya da utansın.
Ben de Sezen Aksu'nnu bazı fikirlerini benimsemem.
Ama bu düşüncem, onun iyi bir sanatçı olduğu gerçeğini değiştirmez.
Bana şarkılarıyla hayat verdiği gerçeğini de...
Bırakın öyle kalsın. Kimselerin tuzağına düşmeyin ve bu şehrin ona verdiği onura da bir daha dokunmayın.
İzmirli'ye bu yakışır.
GÜNÜN SÖZÜ
Metodu olan topal, metotsuz koşandan daha çabuk ilerler.
Francis Bacon
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.