• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Böyle bir davet çok az yaşanır HÜROL DAĞDELEN

Böyle bir davet çok az yaşanır

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 17 Ocak 2012, 17:55
İzmir'in makus talihini kıran, üzerindeki kara bulutları dağıtan, umut aşılayan her girişim övgüye değerdir, desteklenmesi gerekir.
Tıpkı Ekol Kulak Burun Boğaz Hastanesi gibi...
İzmir'de KBB üzerine uzman isimlerden biri olan Operatör Dr. Mehmet Baz'ın, eşi ve meslektaşı Dr. Figen Baz'la, büyük düşünüp ele ele hayata geçirdikleri proje, bence İzmir'de son yıllarda yapılan en çarpıcı yatırımlardan biri...
İki nedenden:
Biri, uzmanlığı kulak, burun ve boğaz olan, dünyada böyle bir merkezin çok az oluşu...
Diğeri ise kurulduğu yer olan Çiğli'nin sosyal ve ekonomik gelişiminde önemli bir pay sahibi olacağı gerçeği...
Çiğli Belediye Başkanı Metin Solak, beldesini seven, girişimci bir insan... Onun başkanlık döneminde dev alışveriş merkezi Metro da, Çiğli'de şube açmıştı.
Kuşkusuz Mehmet Baz'ın hayalini gerçekleştirmede de, Başkan Solak'ın etkin bir konumda olması, onun bir kez daha kentinin gelişmesinde öncü bir rolü üstleneceğini gösteriyor.
Bu önemli bir adımdır.
***
Ekol Kulak Burun Boğaz Hastanesi'nin açılış kutlaması, Kaya Thermal Convention Center'da gerçekleşti. Çok kalabalık bir geceydi.
Sanırım bu olağanüstü ilgiyi iki açıdan görmek gerek.. Biri, insanların Türkiye'de ilk kez KBB uzmanlığında tam donanımlı bir hastanenin gurununu yaşama isteği, diğeri de sahneye Türk Pop Müziği'nin sevilen sesi Ferhat Göçer'in çıkacak olmasıydı.
İkisi de bence muhteşem yaşandı.
Dr. Mehmet Baz, hastanenin amacını, hayaldan gerçeğe dönüşünü, dünyada ender oluşunu, barkovizyon gösterisiyle, konuklara gururla anlattı. Eşi ve emeği geçen uzman doktorları sahneye davet ederek, topluma tanıtarak...
Sonra Ferhat Göçer aldı sahneyi... Biz, "bir-iki şarkı okur" gider diye bakarken, yaklaşık 3 saat sahneye kaldı. Sanırım okumadığı şarkı yoktu (!)
Sevecen, mütevazi ve paylaşımcıydı; istekleri hiç geri çevirmedi. Asıl mesleğinin doktor olması nedeniyle, bu gurura o da ortak oldu.
***
Burada sözünü etmek istediğim iki özel konu daha var. İlki Kaya Thermal Convention Center'in muhteşem salonu...
Bir İzmirli olarak büyük gurur yaşadım. Hem o geceye 1000 kişiye hizmet eden salonu hem de çok amaçlı sahnesi mükemmeldi. Bence İzmir'de örneği çok az...
Hele fuayesine bittim. Böylesine ferah ve geniş bir karşılama ve sergi salonu Türkiye'de ender...
Yemekleri de çok özeldi. Benim için çoğu zaman stres kaynağı olan bu tür davet yemeklerini, ilk kez beğenerek, içime sine sine yedim.
Ve, Hasajans'ın sahibi, Harun Has... Bir insan bu kadar şeker, bu kadar dost canlısı olabilir mi?
Salonda o kadar görevli olduğu halde, herkesle tek tek ilgilendi Harun bey... Sorun çıkmaması için büyük çaba gösterdi, herkesi dinledi; davetin tıkır tıkır işlemesinde, kuşkusuz onun bu "deneyimli" bakış açısının rolü büyüktü.
Her davet, insana bazı kazanımlar getirir, hoşça vakit geçirtir, bilgilendirir, dinlendirir.
Ama bu başkaydı; öncelikle İzmir adına, İzmir'e gönül verenlerin yaşadığı bir gurur vardı.

GÜNÜN SÖZÜ

Unutma, bir kalbi kırdıktan sonra özür dilemek fayda sağlamaz.
Bilki, telafisi olmayan şeylerin izahı gereksizdir.
Victor Hugo

Ayda 1 çıkan keyifli bir gazete

Bir dönem, Yeni Asır'da başımızda bir Türkçe ustası vardı; Yunus Bekir Yurdakul...
Çok keyif bir insandı, Bekir ağabey, Türkçe hatalarımızı asla kabul etmezdi. Haftanın bir günü, biz tüm redaktör ve editörleri toplar, Türkçe'yi doğru kullanmak, doğru yazmak üzerine ders verirdi.
Hatta köşe bile yazdı uzun bir süre, yazılı basındaki hatalar üzerine...
Prensipleri vardı, hata affetmezdi ama yanlışlarımızı irdelerken, bunu tatlı diliyle, gönül alarak yapardı.
Dünya görüşü olan, insan sevgisini önemseyen bir insandı.
Onu 15 yıl önce tanıdım, sevgim ve saygım hiç eksilmedi. İyi bir dosttur benim için...
***
Yeni Asır'dan ayrıldıktan sonra, pek çok yerde görev yaptı Bekir ağabey... Özel kuruluşlarda çalıştı, kitap yazdı, Türkçe öğretti, çeşitli gazetelerde danışman oldu.
Son görevi de yine bir gazete...
Gaziemirli bir eğitimci, girişimci bir işadamı olan Celal Gürbüz'ün yönetiminde çıkan "Batı Haber" her yönüyle bir Yunus Bekir Yurdakul imzası taşıyor bana göre...
Başlıklarındaki sadelik, sözcüklerin doğru kullanımı, neşeli yazıların yer aldığı "Testere" ve çocuklara özel hazırlanan bir sayfa, hep Bekir ağabeyin, yıllardır özümsediği, hep yapmak istediği,farklı bir çizgi...
Ayda bir çıkan "Batı Haber", edebiyat köşesi, öyküleri, karikatür köşesi ve bir sayfada çocukça bakışıyla, bence basında yeni bir soluk...

Ekranda farklı havalı bir "Son"

Türk televizyonlarının dizi profilinde, yıllardır dram geçer akçedir. Çünkü bu "Yeşilçam" geleneği ekranda çok iş yapar, bir de içinde kadına şiddet, tecavüz ve acının her türlüsü varsa, arzu edilen reytingi yakalar.
Bunu da hayatın ta kendisi diyerek, kandırırlar milleti...
Ancak artık gına geldi izleyiciye... Zira milletin dünyası karardı, rotası kaydı, yaşama bağlılığı azaldı yahu bu durumları izlemekten...
İş öyle bir hal aldı ki, para kazanmak için tüm insani değerler ayaklar altına alındı.
Oysa hayat devam ediyor, yaşamın penceresi artık daha farklı, daha zamanı uygun, daha dinlendirici, merak uyandırıcı yapımlara açılıyor.
Örneğin, baştan kanalla, izleyiciyle pazarlık yapıp, "Bizim dizi 25 bölümü aşmaz, uzatmamızı beklemeyin" diyerek, beklentilere önceden sınır koyan "Son" gibi...
***
"Son" gerçekten hem oyuncu kalitesi hem de öyküsüyle, insanı ekrana bağlıyor, kıpırdatmıyor. Amerikan filmlerinden feyz alan, bir de üstüne Türk film geleneğini soslayan "Son", benzersiz dizi kimliğiyle izleyiciyi daha iki bölümde avlamış görünüyor.
Zira dizi, sadece casusluk camiasını değil, sınırlarımızda Türkiye üzerinde oynanan oyunlara da parmak basıyor. Bu açıdan bakınca "Kurtlar Vadisi" havası var.
Birbirleriyle dost iki arkadaşın, ilişkilerinde yaşadığı gelgitler ise "Ezel"i anımsatıyor. Zira iki dizinin yönetmeni de Uluç Bayraktar olunca, benzer sahneleri yaşamak kaçınılmaz oluyor.
Bir de, bir kadının eşinin, başka bir kadınla birlikte yaşadığını uçak kazası sonucu öğrenmesi ise, tam bir Hollywood fantezisi...
Sözün özü, "Son" şöyle ekranda heyecanla, merakla dizi izlemek isteyenlere, diledikleri fırsatı veriyor.
Bu ağdalı diziler arasında ise, "Yaratıcı" havasıyla fark yaratıyor.



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.