Hürol Dağdelen

Kitap kurdu Deniz'in başarısı

Son yıllarda karnelerde şöyle bir değişiklik var; matematik ve fen iyi, sosyal bilgiler ve Türkçe orta...
Oysa bizim çocukluğumuzda bu tablo tersti. Pratiğe dayanan matematik ve fen genelde zayıf, anlatım dersleri ise çok iyiydi.
Nedeni çok açık... Çocuklar, gençler kitap okumuyor.
Bilgisayar, hepsinin yüreğine kondu, çıkmak bilmiyor.
Çocuk zamanının büyük bir bölümünü bu büyülü cihazın başında geçiriyor ama araştırmak için değil, oyun oynamak için...
Bizler ise çocukluğumuzda en azından Tommiks, Teksas okurduk, ansiklopedi karıştırır, bayrakları, ülkeleri ezbere bilirdik.
Demek ki kuşak farkının derinleşmesi bu olsa gerek...
***
Peki çocuklar hatalı da biz veliler çok mu temiziz?
Al birinden vur ötekine...
Eve geldiğimizde kitap okumadığımız gibi,
gece boyu ekranın karşısından kalkmıyoruz. Dizi üstüne dizi...
Bir de çocuklardan üstün başarı bekliyoruz. Ne verdik ki ne alıyoruz arkadaşlar?
Biliyorsunuz, son dönemde aslında karneler velilere veriliyor. Karne elimize geldiğinde, gördüklerimiz aslında bizim de karne notumuz...
Yani ne ekersek onu biçiyoruz, sözün özü bu...
Çocuklarımızın daha başarılı olmasını istiyorsak, onları kitap okumaya yönlendirmek yetmez, bizler de örnek olmalıyız.
Tek gerçek bu.
***
Bakın size bir örnek vereceğim; bu disiplinli çalışmanın, özverili bir aileye sahip olmanın
, kitap okumayı sevmenin kişini neler getireceğinin bir göstergesi aynı zamanda...
Size, yakın dostum olan Sezer Altan'ın kızı Deniz'i anlatacağım.
Baştan söyleyeyim çok başarılı bir çocuk... Ancak onun başarısı sadece derslerini düzenli çalışmasından ibaret değil...
Çok kitap okuyor Deniz... Konu ayırt etmeden ama daha çok klasik eserler... Hani bizim çocukluğumuzda liste başı olan kitaplar bunlar...
Ne zaman Deniz'i görsem, elinde bir kitap... Okuyor, yorumluyor, babasıyla, annesiyle tartışıyor.
Bunu, daha iyi anlamak için yapıyor. Bu yüzden analizleri çok kuvvetli... Genç, yaşlı önemli değil, karşısına kim gelirse gelsin, söyleyecek bir sözü var Deniz'in...
Daha 12 yaşında ama güçlü bir tartışmacı...
Bu derslerine de yansıyor, okuduğunu anlaması ve mantığını kavraması, bütün derslerde kendini gösteriyor.
Birçok dersane sınavından birinci çıkan, denem sınavlarında Türkiye birinciliği bulunan Deniz, çağdaş bir Türk genci...
***
Gelişim Koleji öğrencisi olan ve tam burslu öğrenim gören
Deniz Altan, bu yıl da okul birincisi...
Karnesi takdir ve onur belgesiyle süslü... Not ortalaması 99.34.
Ama o, bu büyük başarıyla övüneceği yerde alabildiğine mütevazı... Hiç onu, başkasına hava atarken göremezsiniz, o hep kitap okur, düşünür, araştırır.
Tek isteği var, Türkiye'nin ilk kadın cumhurbaşkanı olmak... Hayranı olduğu tek lider Atatürk... "O büyük insanın düşlediği Türk kadınını temsil etmek istiyorum" diyor.
Deniz'in başarısında ailesinin katkısı çok büyük... İkinci üniversiteyi bitiren babası Sezer ve kitap kurdu annesi, onun örnek aldığı insanlar...
Kuşkusuz Gelişim Koleji de, öğretmenleri de, ona kazandırdığı eğitim kalitesiyle ışık olmuş, olmaya da devam ediyor.
***
Demem o ki, her çocuk, bilgiye açık bir cevher... Onun iyi yönlendirmek bizim elimizde... Emek verdiğimiz sürece, örnek insan olur, vermediğimizde ise sıradan...
Deniz ve onun gibi başarılı gençler, bizim geleceğimiz, yeter ki biz iyi örnek olalım.
GÜNÜN SÖZÜ
Ne derece sabırlı olduğunuzu çocuklardan öğrenebilirsiniz.
Franklin P. Jones
İbrahim Yazıcı...

Senfoni orkestralarının konserlerine pek sık giden biri değilim. Sevmediğimden değil, aksine zaman bulamadığımdan...
Ben işten çıkarken başlıyor konser, yani yetişemiyorum. Ama şunu çok iyi biliyorum, zatan buldukça gittiğim ve şef İbrahim Yazıcı'nın yönettiği her konserden inanılmaz bir keyif aldım.
Orkestraya hakimiyeti, seyirciyle kurduğu sıcak diyalog, sempatik tavırları, gençliği, derin müzik bilgisi ve güleç yüzüyle, bana hep büyük usta Gürer Aykal'ı hatırlatır İbrahim Yazıcı...
Star ışığı vardır Yazıcı'da, birçok şefe nasip olmayan... Kendini yenileyen, işine ciddiyetle eğilen ve İzmir için kazanç olan bir değerdir İbrahim Yazıcı...
***
Ancak İzmir olarak, yine bir değeri kaybetmek üzereyiz. Sevgili Nedim Bubik'in köşesinde okudum ki, İbrahim Yazıcı'yı küstürmüş İzmir Devlet Senfoni Orkestrası...
Kurum içinde yaşanan çekişmeler, bezdirmiş Yazıcı'yı... Gitti, gidecek başka şehirlere... Dün, Nedim Bubik'in sorusuna verilen yanıtları konu alan Hürriyet Ege'nin manşeti bunu açıkça ortaya koyuyor.
Kendisi hakkında verilen önyargılı rapora, "Performansı düşük" iddialarına ise, herhangi bir orkestra üyesi kadar klasik müzik bilgisi olan ben, kesinlikle katılmıyorum.
Ve bir İzmirli olarak İbrahim Yazıcı'ya destek çıkılmasını istiyorum. İstiyorum ki, en ağır klasik eserleri dinlerken bile, insana yaşama sevinci veren bu sevimli ve duygusal şefi kaybetmeyelim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.