İzmir, bir dünya kentidir. Bu yönüyle Atatürk'ün tarif ettiği çağdaş yaşamın öncü şehridir. Tutkulu ve coşkulu olmasının yanı sıra toplumsal bilinci de karakterinde yaşar, yaşatır.
Bu nedenle egemenliğine laf etmek, esir almak boşuna bir çabadır. O yine bildiğini okur.
Türkiye'nin çeşitli kentlerinden İzmir'e gelenleri de kendi içinde barındırıp kültürüyle yoğurur.
Bu nedenle bir süre önce İzmir'e göç eden Güneydoğulu bile olsa, aslında İzmirlidir. Onu kültürüyle yoğurmuştur İzmir... Bu yüzden yaşamsal bir değeri vardır bu kentin, anıları, tarihi, benzersiz kültürü...
Yşaamsal gerçekler konusunda, üzerine hangi giysiyi giydirirseniz giydirin, bol gelmez, gereğini yapar.
***
İşte bu nedenle "Engelsizmir" projesi de İzmir'e yakışan, İzmir'i anlatan bir büyük çabadır.
Çünkü içinde, Mustafa Kemal'in öğretileri, onun işaret ettiği insanca yaşama biçimi vardır.
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin daveti üzerine gittiğim, Tarihi Havagazı Fabrikası'nda bunu soludum kısa sürede...
Engellilerin sorunlarına sahip çıkmak, onlara daha çağdaş bir yaşam sunabilmek için bir proje hazırlanmış...
İzmir Büyükşehir Belediyesi, fikir babası olan Dr. Levent Köstem'in önderliğinde kurulan bir komiteyle, engelli insanları, of dedirtmeyecek bir çalışma içine girecekler kısa sürede...
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun aydın ve girişimci kimliğiyle örtüşen bu proje, hem engellilere toplumsal bakışı değiştirecek hem de dünyaya örnek olabilecek bir çalışma...
Hem de konusu sağlık olan EXPO için yoğun bir tanıtım faaliyeti yürütülürken hem de "dünya kenti İzmir" sloganıyla, geniş kapsamlı bir çalışma söz konusuyken...
"Engelli insanların huzur bulduğu şehir" gibi bir tanıtımla yola çıkan kent, bunun semeresini kısa sürece alacaktır.
***
Çünkü biz engelli insanları anlamakta, tanımakla, destek olmakta güçlük çeken bir toplumuz. Onları anlamak, o insanlara otobüse, gemiye binerken yardımcı olmak değildir sadece, aksine onu hissetmektir.
Yaşadığı zorlukları, kendilerine yöneltilen bakışları duyumsamaktır.
Otoparkta onlara özel olarak ayrılan bölüme yerleşmeyi değil yönelmek, aklıma bile getirmemektir.
Sırf, sağlam olduğu halde, binbir numara çevirerek, devlete verilen vergiden düşmek uğruna, "engelli sürücüsü" ehliyetine konmak değildir onları anlamak...
Bunu yapan çok insan var çevremizde; görüyoruz, duyuyorum bu şerefsizliği...
Sözün özü, devletin onlara, yaşadıkları "engel" nedeniyle verdiği avantajı kullanmak değil engellilere sahip çıkmak...
Benim sözünü ettiğim toplumsal mutabakat...
***
İzmir'de gelecek yıl düzenlenmesi planlanan "Engelsizmir kongresi" bunun ilk ve önemli bir adamıdır.
Bu kongre, İzmir'i "Engelli dostu" kent yapacak etkin bir girişimdir. Dünyaya da örnek bir yatırım...
Sadece bununla da kalmayacak elbette girişimler...
Engelli konuk evi yapılacak, tüm toplu taşıma araçları, kaldırımlar onlara göre düzenlenecek.
Gerçi İzmir'de yıllardır var bu özellikler... Ancak insan kılıklı bir takım zibidiler, onların geçtiği güzergahları kapatınca, bir anlamı da kalmıyor yapmanın, düzenlemenin...
İşte belki bu insan müsvettelerini "adam edecek" bir uygulama olacak, "Engelsizmir" projesi...
Çünkü, eğitim önce toplumdan başlamalı...
Bu açıdan bakınca, bu projeye gönül verenleri kutluyor ve engelli vatandaşlarımızla çağdaş ve huzurlu kent vaadeden bu gelişmeyi yürekten katılıyorum.
İzmirli olmak budur işte...
GÜNÜN SÖZÜ
Kalbin kendine has nedenleri vardır ki, akıl hiçbir zaman anlayamaz.
Blaise Pascal