Şanlıurfa'da Pınar Süt geleceğe bir ışıktır
Tıpkı Yaşar Holding'in Şanlıurfa'da yaptığı yatırımın bana gurur vermesi gibi...
Çünkü çocukluğumdan beri bilirim ki, Türkiye'ye yayılan, yatırım yapan firmalar hep İstanbulludur.
Bu yüzden İstanbullu büyürken İzmir kendi sınırlarına mahkum olmuştur yıllarca...
Ya cesaretsizlik ya da "adam sende"ci tavır, açılmayı hep engelledi İzmir'de...
Oysa, gerek iş disiplini gerekse Egelililik kültürü ile iş dünyasına liderlik yapacak bir şehirdir İzmir...
Ancak olmadı bir türlü, o yüzden "atı alan Üsküdar'ı geçti", İstanbul ülke sınırlarını aştı, iş dünyasının, ekonominin merkezi oldu.
İzmir de bakakaldı.
***
Yaşar Holding'te, iş merkezini İstanbul'a taşısa da, fabrikaları burada... Bu yüzden Egelilik ruhunu hiç bozmadı, gittiği her yere de İzmir kültürünü yaydı.
Özellikle Pınar Süt... İzmir'den sonra Eskişehir'de kurduğu süt fabrikasıyla, ülkemizin ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan Pınar, son olarak Şanlıurfa'da, bölge insanına nefes aldıracak, ekonomik rahatlık sağlayacak, iş olanakları yaratacak, 182 bin ton sütün işlenmesini sağlayacak, bölge üreticilerine benzersiz imkanlar sağlayacak muhteşem bir yatırım yaptı.
Bizzat gittim, gördüm, tanık oldum. Bunun için rahatlıkla söyleyebilirim; Pınar Süt, bir dünya markası olma yolunda, bir İzmirli firma olarak en önemli aşamaya geçmiştir.
Temeli atılan fabrika Doğu insanına umut olacak, ışık verecektir.
Çünkü Yaşar Topluluğu'nun çalışma prensiplerini biliyorum, nasıl sağlıklı büyüdüğünü ve ülke yararına yatırımları nasıl arka arkaya planladığını da...
Pınar Süt'ün Şanlıurfa fabrikası, 4 yıllık bir araştırma-geliştirme projesi çerçevesinde, bölge insanının beklentilerine cevap verecek nitelikte ve üreticilerin sağlıklı bir ticari yapıya kavuşma hayalini gerçekleştirecek kapasitede...
Bundan emin olun.
İşin bu boyutu da İzmirli için gurur vesilesidir.
***
Pınar Süt'ün yatırım fortföyü, kaç kişiyi istihdam edeceği ve bölgeye yapacağı katkı iki gündür gazete ve teleizyonlarda, ekonomi köşelerinde anlatılıyor. Bunun için sizi rakamlara boğmak istemiyorum.
Pınar Süt'ün bu yeni atılımını, gazetemin görevlendirmesiyle izleyen, yakinen takip eden biri olarak, başka birkaç konuyu daha değinmek istiyorum.
***
Bir kere, Pınar Süt organizasyonda da ne kadar deneyimli ve köklü bir marka olduğunu gösterdi. İki günlük gezi boyunca hiçbir şey aksamadı, iyi bir ekiple, yapılan her şey profesyonelce gerçekleşti. Ekip her an yanımızdaydı, hiçbir sıkıntı yaşamadık gazeteci grubu olarak...
Bunu batılı bir anlayışla bir Türk tanıtım grubunun gerçekleştirmesi, beni ziyadesiyle mutlu etti, önce bundan söz etmeliyim.
Daha önce katıldığı organizasyonlarda ne aksilikler yaşamış biri olarak anlatıyorum bunları...
Başta Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı olmak üzere, tüm ekipte Egeli sıcaklığını hissettik.
Temel atma törenine katılan Bakanlar Faruk Çelik, Mehdi Eker ve Nihat Ergün de bu barış ortamının baş aktörleriydi...
***
Beni mutlu eden bir başka nokta, Şanlıurfa Valisi Celaleddin Güvenç'le, orada da karşılaşmamdı.
Sayın Güvenç'le yıllar önce Erzurum Valiliği sırasında tanışmış; onun üniversite oyunlarını kente kazandırmak için gerçekleştirdiği olağanüstü çabaya tanıklık etmiştim. O zaman da Güvenç İzmir'le sıkı bir çalışma içinde girmiş, bu kentin yaşadığı deneyimleri Erzurum'a taşımıştı.
Sonra Manisa'ya atandı Güvenç... Manisa bugün bir gelişme içindeyse Vali Güvenç'ün katkısı büyüktür.
Sayın Güvenç şimdi de Şanlıurfa'nın çağdaş bir kimlik kazanması ve yatırım kenti olması için etkin bir çalışma içerisinde...
Pınar Süt'ün bu bölgede yatırım yapmasında, az önce isimlerini saydığım bakanlar kadar emeği vardır Güvenç'in eminim...
Yağmur altında ayaküstü görüşmemizde bile, benimle yaptığı sohbetleri hatırlaması, kendisinin özel bir insan olduğunu ortaya koyuyor.
***
Sizlerle paylaşacağım en önemli husus da, Şanlıurfa insanında gördüğüm sıcaklık, misafirperverlik...
İnanılmaz sıcak insanlar... Hatta biz İzmirlilerin çok övündüğü samimiyet ve insan ilişkileri orada alasıyla var diyebilirim.
Yoğun yağış nedeniyle kısa aralıklarla gittiğimiz ünlü çarşısında, yolda yürürken ya da lokantalarında yemek yerken hatta kaldığımız Hilton otelinde bizlere servis yaparken kent insanından, esnafından gördüğüm sıcaklık, yürekli ve insanca tavır, Şanlıurfa hakkındaki bazı önyargıları da koptu attı yüreğimden...
Bir şehir düşünün ki, yeni ve sağlıklı gelişiyor, üstelik yemyeşil...
Bir şehir düşünün ki, Atatürk posterleri, sözleri kentin her bir köşesinde...
Hele hele babasının elinden tatmuş Şanlıurfalı küçücük bir çocuğun, üzerinde geçirdiği giysinin en üstündeki Türk bayrağı işlemesi ve "TC Türkiye Cumhuriyeti" yazması, beni duygulandıran bir an oldu diyebilirim.
Şanlıurfa'nın bir başka özelliği de turist kaynaması, tarihsel zenginliği ve kentin et ve somak kokması...
Pınar Süt ve Şanlıurfa, Türkiye'nin barış içinde yaşaması ve bölgenin kalkınması için önemli bir adım atmıştır.
Umarım, bu sıcak işbirliği diğerlerine de örnek olur.
GÜNÜN SÖZÜ
Başkasının önünü aydınlatırken kendi yolumuza da ışık tutarız.
Ben Sweetland
İyice azıttık
Neler oluyor bize hiç düşündünüz mü?
Ben insanlık değerlerinden hiç nasibini almamkış bir toplum yapısına doğru gittiğimizi görüyor ve çok üzülüyorum.
En başta, ülkemiz için, sonra da çocukmlarımız için...
Bu şiddet düşkünlüğü, b irbirimize olan kin anlaşılır gibi değil...
İnanılmaz bencilce, inanılmaz nankörce ve saygısızca, insanlıkdışı kısacası...
İşte size birkaç örnek...
***
Hatay'da, yani Ulu Önder Atatürk'ün, ülkemizin sınırları içine katmak için hayatığını hiç saydığı Hatay'da biu patlama oluyor, günahsız 46 vatandaşımız şehit oluyor ama televizyon kanallarında vur patlasın çal oynasın...
İsim vermeyeceğim, çünkü bazılarını kaçırabilirim, haksızlık olur. Ama iyi bir tv izleyicisiyseniz, kimler olduklarını bilirsiniz.
Bu ne hayasızlık, bu ne şerefsizliktir.
Orada, birilerini ülkeyi karıştırmak için bomba atıyor, bombanın düştüğü yerde rastlantı sonucu geçen insanlarınız hayatlarını kaybediyor ama televizyon kanallarında tık yok...
Ateş düştüğü yeri yakıyor, bunu daha iyi anladım. Ama bu son saldırı, öyle "hayat devam ediyor" cinsinden sıradan "rahlatlama" iebarelerinden biri değil...
Tüm Türkiye'nin geleceği, hesap sorulması gereken bir an... Biz ise seyrediyoruz gerdan kıvırtanları, ip üstünde oynaşanları...
Bu inanılmaz bir umursamazlıktır. Kötü gidiştir.
***
Ya futbol... Allahım bu spor dalında nasıl insan olacağımızı bilemiyorum, bırakın adam olmayı, daha da kötüye gidiyoruz.
Şu yaşananlara bakın...
Fenerbahçe-Galatasaray maçında, Türkiye'nin iki köklü takımına, taraftarına yakışmayacak olaylar çıkıyor; üstelik bu başta spor basını olmak üzere, reyting uğruna kaşınan değerlerin altüst edilmesiyle ortaya çıkıyor ve yürekten yaralıyor bizleri...
Maç bitiyor, kafalar yarılıyor, çocuklar biber gazına maruz kalıyor ve bir genç bıçaklanarak öldürülüyor.
Takım uğruna, maç uğruna insanlık gidiyor, yaratık geliyor. Gencecik fidanlar sönüyor.
Ya İzmir'in köklü takımı Göztepe'nin yaşadıklarına ne demeli? Kendi sahanda ve son maçında, berabere kalsan da düşmekten kurtulacaksın.
Ama öyle olmuyor, küme düşüyor Göztepe ve taraftarı şehrin bir bölümünü resmen yakıyor, yıkıyor, çocuklar can havliyle kaçışıyor.
Ölümüne bir öfke bu... Yazıklar olsun.
***
Dedim ya, yazıklar olsun; insan olmayı bir tarafa bıraktık nicedir, yaratıkları baştacı ettik.
Para için, şöhret için, bencil duygularımız için...
Allah sonumuzu iyi etsin. çünkü toplumca terapiye girip öfke kontrolünü öğrenmedikçe, huzur yok bizlere...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.