Hürol Dağdelen

İzmir'in sorunu "ortak akıl"sızlık!

Dünyanın en güzel, en yaşanır şehirlerinden biri İzmir, buna hiç kuşku yok.
Havasıyla, suyuyla, denizi ve güneşiyle, insanıyla eşi bulunmaz bir cennet...
Allah'ın bir armağanı insanlığa...
Türkiye Cumhuriyeti kurulalı beri ülkemizin "en modern" kimliğe sahip kenti olan İzmir, aynı zamanda Batı uygarlığına en yakın toplumlarından da birini de barındırır bünyesinde...
Hoşgörülü, sıcak insanlar topluluğu...
Ancak bütün bu saydığım olumlu havanın yanı sıra kent kültüründe, mimarisinde, yeşilinde, meydan düzenlemesinde, sosyal ilişkilerinde yaşadığımız hataları da görmezden gelmemiz, mümkün değil...
***
Önce, birbirimizi sevmekle başlar her şey... Hayata pozitif mesajlar veren İzmir, insanıyla da dargın küskün olmamalı...
Ancak bir türlü olmuyor. Onca uyarıya, onca çağrıya karşın, birkaç göstermelik girişimin dışında, ortak bir dil oluşturulamadı bugüne değin...
İçten içe bir kıskançlık, bir çekişme var. Birileri biraz kendini gösterse, biraz yaşadığı kent hakkında güzel şeyler yapsa, yaptırsa, bunu ona yaptığına pişman ettirecek anlayış var ruhumuzda...
İşte bu yüzden kimse taşın altına elini koymuyor. Şehir kendi halinde gelişiyor.
***
Oysa Türkiye son yıllarda şehirleşme açısından atılım içinde, birçok şehir adından gıptayla söz ettiriyor. Bugün Eskişehir'i, Gaziantep'i, Konya'yı, Kayseri'yi, Antalya'yı, Denizli'yi, Bursa'yı kim inkar edebilir? Kim elinin tersiyle itebilir?
Konu siyasetçinin ya da hükümetin başarısı ya da başarısızlığı değil; bu kentlerde "ortak bir akıl"ın harekete geçmesidir asıl olan...
İş dünyası, üniversite, yerel yönetimler ve kentin akil insanları el ele veriyor, kenti kalkındırmak için, hiçbir girişimden kaçınmıyor.
Bugün gidin bu şehirlere, her fırsatta yatırımcıyı davet eden, onun için iş koşulları yaratan bir sistem var.
Bu ortak aklın başarısıdır.
***
Peki İzmir'de hiç mi iyi şeyler yapılmıyor, aksine yapılıyor. Birçok marka hareketi var, fuarımız tıkır tıkır çalışıyor, yeni alanlar açılıyor. Kentin makyajı sürekli yenileniyor. Kadifekale asıl ruhunu buluyor, iş dünyasında az da olsa kıpırdanma var, kruvaziyer turizmi tuttu, gidiyor, kültürel anlamla yapıcı gelişmeler var, yeni kültür mekanları açılıyor, metrosu ve İZBAN'ıyla övgü topluyor, EXPO umudu, her türlü olmuzsuzluğa karşın devam ediyor.
Ve daha birçok şey...
Ancak bu, kişisel çabalarla ortaya çıkıyor, ortak bir bilincin ürünü değil...
***
Ortak bilinç olsa, İzmir'in en büyük çukuru Basmane'de filiz vermez, modern bir bina yükselirdi.
Ya da, çevresi son günlerde büyük değişim geçiren Gaziosman Paşa Bulvarı'ndaki, eskiden ilaç depolarının bulunduğu o devasa alan, çağdaş bir yaşam merkezi olurdu.
Ortak bilince sahip olamamak İzmir'in en büyük kaybı... Ne yapsa, kendini gösteremiyor.
Hele bir gelişme var ki, işte ona sahip çıkamazsa, asıl kıyamet o zaman kopacak.
Sözün özü, siyasi açıdan "toplumsal bilinç" gösterisi yapan İzmir, "ortak akıl"da hala çok geride...
Bu değişir mi, değişir.
Erol Baş Parkı da Başkan Durak'ı bekliyor
Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak, benim yıllardır savunduğum "başkanlık kimliğini" ortaya koşuyor nicedir...
Topluma armağan ettiği kalıcı eserlerin yanı sıra mahalle mahalle gezip halkla buluşuyor, toplantılar düzenliyor, kahvaltılarda bir araya geliyor.
Yani benim nicedir, yazılarımda söyleyegeldiğim başkan-halk buluşmasını gerçekleştiriyor Başkan Durak...
Bunu yaparak iki şey kazanıyor, biri toplumun dertlerini daha yakından tanıyor, diğeri de kendini daha iyi anlatma fırsatını buluyor.
Bu empatiyi sağlamak yerel yönetemin başında olan bir kişi için çok önemlidir.
Zaten benim de demem odur.
***
Başkan Durak'ın son projesi de Mavişehir Meydanı, açılışta gördüm, bayıldım. Çok sevdim burayı; hem sıcak hem de "halkça" bir çizgide oturmuş...
Yeşillenmesi, aydınlanması bir harika... Işıl ışıl ortalık, ne güzel.
Karşıyaka yeni, geniş ve çok güzel meydan kazandı, üstelik sahil bandında...
Zaten Karşıyaka Belediyesi Parklar ve Bahçeler Müdürlüğü kimi yerde iyi çalışıyor, parklar temiz, bakımlı...
Burası da öyle...
***
Ancak sokak aralarındaki parklarda sanki sorun var, özellikle aydınlatmada... örneğin, Dedebaşı'nda Erol Baş gibi, Karşıyaka'nın simge isimlerinden birinin adına taşıyan park, geceleri zifiri karanlık...
Güneş ışığına duyarlı olan aydınlatma cihazları, sanki ömrünü tamamlamış gibi...
Ne yanıyor, ne aydınlatıyor. Oysa buraya yapılan önemli bir yatırım var, büyük bir emek var.
Gece ve gündüz ağaçlar korumasız... Çevrelerine çit dahi çekilmemiş...
Bu yüzden parkın çevresinde oturanlar, Başkan Durak'ı davet ediyor sorunlarını dinlemeye...
Çok şey anlatacaklar bilesiniz; geceleri elbette...
Zira, çekilen sıkıntı "görmeden" anlaşılmıyor.
GÜNÜN SÖZÜ
Derin ve ihtiraslı sev... Kalbin kırılabilir ama hayatı dolu dolu yaşamanın tek yoludur.
Erich Fromm

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.