Bizimkisi bir aşk hikayesi, siyah-beyaz film gibi biraz, ateşle su, dikenle gül gibi, bizimkisi roman gibi biraz...
Alsancak Mustafa Denizli Stadı'nda Altay maçlarının öncesi ve sonrasında Ferdi Özbeğen'in unutulmaz 'Gündüzüm seninle' bestesi yankılanıyor ama kulübün içinde bulunduğu durumu Kayahan'ın 'Bir aşk hikayesi' şarkısının sözleri daha net anlatıyor. 2000'li yıllara kadar Türk futbolunun hem yönetim, hem de saha içi tarafında söz sahibi kulübü olan İzmir ekibi, gün geçtikçe karanlığa boğuldu ve kara bulutlar dağılmak bilmedi.
Türk futbolunun parmakla gösterilen asırlık çınarlarından Büyük Altay, tarihinin en zorlu günlerinin içinde buldu kendini. 42 sezonla Süper Lig'de en çok boy gösteren 8. ekip olan, Türk futboluna Mustafa Denizli'den, Necati Ateş'e, Alpay Özalan'dan İbrahim Akın'a sayısız değer çıkaran Büyük Altay'ın son 20 yıldır yaşadığı düşüş, bu sezon dip yapmış vaziyete geldi.
2000 YILINA DİKKAT!
Altay'a gönül vermiş, onu içselleştirmiş, telefon duvar kağıtlarında Altay logosu bulunduran ağabeylerimizin sözüdür, 'Altay'ın kırılma anı Nafiz Zorlu'nun 2000 yılında gündeme getirdiği şirketleşme önerisini, o dönemin akil heyetinin kabul etmemesiydi' derler. Zorlu'nun yaptığı çağın ilerisi bir hamleydi. Ve eğer o plan hayata geçseydi, Altay daha yeni yeni şirketleşme hamlesi yapan ve meyvelerini alan Süper Lig kulüplerinin onlarca adım önünde olacaktı.
Ama olmadı. Önce Süper Lig'e veda etti. Ardından 1. Lig'de Play-Off hüsranları yaşadı.
Diyarbakır faciası, Kasımpaşa finaliyle yıprandı derken 2. Lig'den de düştü.
Altyapısı eskisi gibi üretememeye başladı. Öyle olunca gelir elde edemedi, borçları katlanınca 2015-16 sezonunda transfer yasağıyla amatörün kıyısında kendini buldu. 2. dönüm noktasını belki de orada yaşadı.
MASADAKİ İKİ SORU
Cihangir Marmara iyi bir hukukçu ve ekonomist olarak o sezon borçları yapılandırıp hemen hemen 15 milyon TL ekside olan bir kulüp ortaya çıkardı. Ayrıca Serdar Sabuncu'nun tedrisatından geçen Hüsamettin Yener, İhsan Furkan Deniz, Halil Yılmaz, İsmet Kavuştu'lu takım ışıl ışıl parlayarak gelecek adına umut veriyordu. O sezon takım ligde kalmanın yanında oynadığı pozitif futbolla sempati toplamıştı. O sezon tamamlanırken, bir süredir takım arayışında olan, Atillaspor macerasından sonra, İzmirspor ve Bucaspor'un başkanı olmak için kamuoyu oluşturan iş insanı Özgür Ekmekçioğlu, Altay'ın başkan adayı olduğunu açıkladı. Artık Altaylılar için 2 soru vardı. Amatörün kıyısındaki asırlık camia, ekonomik olarak bir nebze rahat ve potansiyelli genç oyuncularla bir risk mi alacaktı? Yoksa Ekmekçioğlu'nun başkan seçildikten sonraki vaadinde olduğu gibi 7 senede Süper Lig'e çıkacak bir yapı oluşturmaya evet mi diyecekti? Bu bir lale devri mi olacaktı? Yoksa planlı bir şekilde kurumsallaşacak, sağlam temelli bir Altay mıydı, bunu zaman gösterecekti?
2. ADAM TÖRAYDIN
Cihangir Marmara'nın sağlık sorunları sebebiyle önce atama yoluyla Büyük Altay'a dahil olan Ekmekçioğlu, 2016 yılının Ağustos ayında henüz 28 yaşında 102 yıllık Altay kulübünün 1 numaralı adamı oldu. Ardından hemen transfer yasağı açıldı. Şimdilerin ordinaryüs efsanesi Murat Uluç'un o dönemki harika performansı ve Cüneyt Biçer faktörüyle hemen 2. Lig'e çıktı İzmir ekibi. Her sezon başı transfer yasağı geliyor ve Özgür Başkan yasakları savurup, ligin iş bitiren, usta futbolcularını kadroya katıyordu. 3. Lig'de bu oyuncu Halil Karataş oluyordu. 2. Lig'de Doğan Karakuş, Muhammet Ozan, 1. Lig'de de Yılmaz Özeren, Zeki Yıldırım, İlhan Depe'ler iş yapıyordu.
Tabi bu dönemde Murat Uluç gibi kulübün unutulmazları arasına giren isimler de oldu. Marco Paixao namı diğer Marco Paşa, 2. baharını yaşayan İbrahim Öztürk, Leandro Kappel İzmir ekibinin sıfırdan zirveye gelişinin temel taşlarıydı. Tabi bu dönemde Sportif Direktör, Teknik Direktör, yeri geldiğinde kulübün 2. adamı olan Özden Töraydın da 5 yılda 3. Lig'den tepeye kadar giden serüvenin en iyi yardımcı erkek oyuncusuydu. Tabi bu dönemde 2. Lig şampiyonluğunda İsmet Taşdemir'in katkısı, son 5 maçta hocalık koltuğuna oturan Töraydın ile gelen 15 puanının hazırlayıcısı oldu.
VE MUSTAFA DENİZLİ
2020-21 sezounda kulüp efsanesi Mustafa Denizli'nin Play-Off şampiyonu olarak Süper Lig'e çıkardığı takımında da Osman Özköylü'nün kondisyon ve taktik yüklemesinin payını es geçmemek gerekir.
Altay, zirvesini Altınordu ile oynadığı Play-Off finalinde yaşamıştı. Denizli, 18 yıl sonra Süper Lig'e çıkan Altay'ın bir an evvel kadrosunu güçlendirmesi, transfer yapması gerektiğini söylüyordu. Sezonun başlamasına günler kalmıştı ama yaprak kıpırdamıyordu.
1. Lig'in gurmesi Paixao, Süper Lig'i kaldırır mıydı? Murat Akça ile Deniz Kadah ile olur muydu merak konusuydu. Denizli yaz döneminde 3 ay boyunca 2 bin oyuncu izlediğini ve listesindeki oyuncular alınırsa, Altay'ın geleceğinin kurtulacağını söylüyordu. Ve Ekmekçioğlu'nun çabalarıyla, dünyanın dört bir yanından oyuncular transfer edildi. Coğrafyasına hakim olduğu İran'dan sol bek Naderi'sinden tut, geleceğin Mido'su denilen Ahmed Rayyan, daha sonra taraftarın sevgilisi olacak Şilili üstün yetenekler Martin Rodrigues ve Cesar Pinares, Süper Lig'in 'bug'ı olan Afrikalı forvetlerin üst düzey örneklerinden Dauda Bamba'yı görünce, bu Altay can yakacak demeye başladı herkes. Hele bir de ilk 7 haftada alınan 5 galibiyet, bir ara Süper Lig liderliğine kadar çıkılınca 'Altay için zirve henüz görülmedi' denmeye başlandı. Hatta Altaylı bir sosyal medya fenomeni, Altay arması ve Şampiyonlar Ligi logosunu birlikte paylaştı. Ama o zehirli oku atmayacaktı.
Tabi işin latifesi ama ilk haftalardaki sürpriz çıkıştan sonra Altay tepetaklak düşüşe geçti.
Maddi sıkıntılar baş gösterdi. Mustafa Denizli ayrıldı. Takımın morali dip yaptı, vedalar başladı, Serkan Özbalta ve son olarak Altay'ın evladı Sinan Kaloğlu hocalığında Altay sadece 1 sezon Süper Lig'de kalıp, Göztepe'yi de yanına alarak 1. Lig'e düştü.