Aybaba bombaladı

Beşiktaş'ta son günlerde yaşanan gelişmeler futbol gündeminin ilk sırasına yerleşirken dün de görevinden alınan Samet Aybaba, düzenlediği basın toplantısında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Aybaba'nın komisyon iddiası en dikkat çeken sözleri arasında yer aldı. Aybaba, "Friedel diye bir arkadaşımız göreve geldi. 'Ümraniye'ye gelmeyecek, işinize karışmayacak, sadece satış yapacak' dendi. Ümraniye'ye de geldi, hocaya yardımcı da getirdi. Bu yardımcılara bonservis gibi ücretler ödendi. Kaan Şakul ve başkandan aldığı cesaretle kendini oranın imparatoru sanmaya başladı. Başkana gittim, 'Bu arkadaşa yüksek maaş veriyorsunuz ama komisyon da veriyorsunuz' dedim. Başkan bana 'Sana da verelim Mustafa ve Semih'in satışından' dedi. 'Bu ne demek dedim ya.' Benim tek isteğim Beşiktaş'a katkı sağlamak. Bu olayların hepsinin şahidi var" dedi.
"HAKKIMI HELAL ETMİYORUM"
Aybaba Beşiktaş Yönetim Kurulu Üyesi Kaan Şakul hakkında da "Kaan Şakul var şu an orada, derhal istifaya davet ediyorum. Biz her şeyi biliyoruz. O arkadaş da istifa etmeli, Beşiktaş'ın menfaatleri için" derken sözlerine şöyle devam etti: "Kimseye hakkımı helal etmiyorum. Ben hiç kimseye hakkımı helal etmiyorum. Öyle bir dünya yok. Samet Aybaba'ya böyle olmaz arkadaşlar. WhatsApp'tan geldi mesaj bana. Nevzat Demir'de 10 gün nöbet tut deseler tutarım ben. Bunlar kiminle muhatap olduğunun, kimi karşılarına aldıklarının farkında değiller." Arat ise "Burada yazan primler de komisyon mu? Gençlerin arkasına saklanarak hainlik yapmasın. Benim kitabında komisyon diye bir şey yazmaz" dedi.
AYBABA'DAN SATIR BAŞLARI
Feda döneminde avukatım 'Ver bana yetkiyi sana 2.5 milyon dolar alacağım' dedi. 'Beşiktaş'tan para yemek kadar şerefsizlik olur mu!' dedim. Aynı duyguları yaşamadığımızı 'Sana da komisyon vereyim' dendiğinde anladım zaten.
Joao Mario, Ndour, Emirhan, Can Keleş, Uduokhai... Hepsine karşı çıktık. Transferlerin tamamına olumsuz rapor verdik. Bu transferlerden sonra biz tamamen koptuk ve iletişimi kestiler bizimle.
Sergen Yalçın'ı ben istedim. Telefonla konuştuk, görüşecektik. Başkan bana 'Gittiğinde bir şey konuşma' dedi. Ben ona takımdan bahsedecektim. Sonra o da koşarak gelecekti.