Göztepe'de eski teknik direktör Radomir Kokovic'in vedasının ardından fırtınalı hava Bulgar teknik adam Stanimir Stoilov'un gelişiyle yerini kısmen güneşli günlere bırakmıştı. Dümene geçmesinin ardından Stoilov ilk olarak oyunun yapısını değiştirerek sarı-kırmızılı ekibi bambaşka bir kimliğe büründürdü. Korkak ve çekingen oyun anlayışını hemen terkeden Stoilov, yaklaşık 100 yıllık tarihiyle dillere destan Göztepe'yi sonunda istediği oyun anlayışına kavuşturmak için kolları sıvamıştı. Öncelikle savunmada Kocaelispor ve Erzurumspor FK karşılaşmalarında yaptığı hatalar nedeniyle kaptan Atınç Nukan'ı yedek kulübesine oturttu. Stoilov, Bulgar ciddiyeti ve disipliniyle kimsenin gözünün yaşına bakmadan hamlelerini birer birer yapmaya başladı. Bu müdahalelere yılların as isimleri tek kelime edememiş yalnızca saygı duymak ile yetinmişti. Tuzlaspor ile ilk maçına çıkan Stoilov, Yalçın'a yaptığı müdahaleler ile onun orta alandaki hareketli kimliğine ek olarak gol atma becerisini de eklemişti. Gelişinin haftası dolmadan Yalçın, Tuzla karşısında 2 gol birden attı. Normalde Kokovic Göztepe'si üstünlüğü öne geçirdikten sonra hemen geri çekilir ve savunma ağırlıklı bir oyun sergilerdi. Stoilov, bunun aksine öne geçmesinin ardından daha çok atak, daha çok pozisyon istiyordu. Bu taraftarı heyecanlandırmıştı.
AÇIKLAMALAR HERKESİ ŞAŞIRTTI
Tuzlaspor galibiyetinin ardından Stoilov'dan herkes övgü dolu sözler bekleren, teknik adam "Bizim Göztepe'ye layık gördüğümüz oyun tarzından uzaktayız. Bundan çok daha iyi bir oyun oynamamız gerekiyor" dedi. Herkes şok olmuştu. Herkes methiyeler bekliyordu ancak Stoilov bir türlü tatmin olmuyordu. Bu taraftarı o kadar heyecanlandırdı ki anlatamam. Herkes ilk maçından Bulgar antrenöre 'Komutan Stoilov', 'Yoldaş Stoilov' gibi lakaplar takıyordu. Sonraki hafta Göztepe, Giresun'u ağırladı. Ürkek ve çekingen oynayan takımın içinden kaplan çıkmıştı. Sürekli bastırıyor ve gole doymuyordu. Göz-Göz, bu maçtan 3-0 galip ayrılmıştı. Bu maç ile ilgili aklımda kalan en çarpıcı şey; Göztepe'nin 3-0 önde olmasına rağmen uzatmalarda baskıya devam ediyor oluşuydu.
TAKIM ÜÇTE ÜÇ YAPTI
Stoilov hala oyunu beğenmiyor, 3-0'lık galibiyetin skor anlamında yeterli olmadığını belirtiyordu. Bulgar hoca eleştirdikçe taraftar kendinden geçiyordu. Stoilov, taraftarın gönlünü fethetmişti. Engelleri birer birer aşan sarıkırmızılı ekip, Stoilov ile ilk dış saha maçında ligin iddialı ekiplerinden Gençlerbirliği'ne konuk oldu. Burada 2. yarı bulduğu 3 gol ile sahadan galip ayrılmıştı. Geçen seneden beri varlığını gösteremeyen Traore, 2 gol birden atmıştı ancak hoca, "3 maçı üst üste kazandık diye her şeyin iyi olduğunu söyleyemeyiz" diyordu. Taraftar zafer şarkıları söylüyor ve gelecek hafta Gürsel Aksel'de ağırlayacağı lider Eyüp'e bileniyordu. Stoilov, ilk 3 maçında 'efsane' adayları arasına girmişti bile.
EYÜP MAÇI DÖNÜM NOKTASI
Bu havayla Göz-Göz, evinde Eyüpspor'u ağırladı. Seremonide rakip oyuncuların gözündeki korkuyu hatırlayabiliyorum. Herkes beraberliğin bile kar olduğunu söylüyordu. Ancak bu böyle olmadı. Göztepe, bu karşılaşmada o kadar iştahlı ve galibiyete arzuluydu ki o atmosferi tarif edemem. Haftalardır yenilgi yüzü görmeyen Arda Turan'lı Eyüp daha ilk 10 dakikada 2-0 geriye düşmüştü. Taraftar inanamıyordu. İkinci devre Eyüp skoru 2-1'e getirse de Göz-Göz, şampiyonluğun en önemli adayı Eyüp'ü 5-1 yendi. Bu maç Göztepe'nin dönüm noktasıydı. Herkesin hayalini kurduğu Göztepe artık sahadaydı. Bu maç Süper Lig'in alenen habercisiydi.