Süper Lig'in yukarısı PTT'nin düşme hattı. Yaşananlar nedeniyle matematik için ihtimallerin bir anlamı kalmıyor. Isaac Newton, Pisagor ve Carl Friedrich Gauss'tan bir jüri oluştursan da hesap için yetmiyor
Himmet ağabeyin (Işıklar içinde uyusun) altın saydığı andaki gibi vaziyet. Kafalar karışık. Bir gol, bir puan bütün hesapları alt üst ediyor. Gerginlik ve neşe hali iç içe yani. Yıldız savaşları mı yoksa Kara Kartal mı? Peki kim şampiyon olur? Ne bileyim ben. Yıldızlara sormalı belki de. Şarkısı da var üstelik. "Seni sordum yıldızlara/Seni sordum yalnızlara/Seni sordum kuşlara/Uçan kuşlara" Bu kuşlar, Kanarya ve Kartal değil elbet. Çünkü onlar da herkes gibi merak ediyor. Yıldızlar yetmezse fal da açılabilir. Hatta buna benzer bir şarkı da var. Fakat tavsiye etmem. Pek umut vaat etmiyor. O da şöyleydi: "Yıldızlara baktırdım, fallarda çıkmıyorsun/Seni görmem imkansız, rüyalarım olmasa." Az önce "Ne bileyim ben" dedim ya hani. Valla öyle halimiz. Üç aşağı beş yukarı şu maçı kazansa, şurada kaybetse gibi ihtimal hesapları yaparız elbette ama 8 gollü 4 asistli Kuyt'ı kayda almayacağını ne bilelim biz hocanın. G.Saray'ın deplasmanda 5 attığı Konya'yı zar zor geçeceğini nasıl tahmin edelim. Yine 3 hafta üst üste kazanan Beşiktaş'ın 4 hafta üst üste kazanamayan G.Antep'e kazanamayacağını nerden aklımıza getirelim. Hal böyle olunca matematik için ihtimallerin bir anlamı kalmıyor. Ezcümle Isaac Newton, Pisagor ve Carl Friedrich Gauss'tan bir jüri oluştursan da hesap için yetmiyor. Bekleyip görmekten başka çare yok. Fakat bu süreçte bize düşen beklemek herkesin görevi olmamalı. Bakın işte Altay'dan sonra Balçova Yaşamspor da düştü. Biri 2. Lig'den 3'e, öteki 3'ten amatöre. Niye? Birileri önlem almak yerine bekledi çünkü. Beklerken de mağlubiyetleri ardı ardına ekledi. Asıl kıyamet ise PTT'de kopacak. Haftasonu TRT'nin 80'lerde Cenk Koray ile statlara bağlantı yaptığı pazar programı misali üç maçı aynı anda takip ettik. Üç maçın 4 Ege takımını yakından ilgilendirdiği, birine sevinip ötekine üzüldüğümüz tuhaf bir 90 dakikaydı. Altınordu'nun Play Off çabası ile Manisa'nın dağılışı arasında gidip gelirken, Buca'nın 3-1'den 5-3 ile yıkılışı ve Denizli'nin umutlanışı ile mesele karmakarışık bir hale geldi. Görünen o ki düşme potasındaki üçlüden ikisi veda edecek. Ve Ege bir kez daha bir sezonu hüzün fotoğrafları ile terk edecek. Tüm bunların arasında Altınordu deyip iki nokta üst üste koymalı. Altınordu: Yabancının sınırsız hale geldiği Süper Lig'e çıkmak için yabancısız kadrosuyla inanılmaz işler yapan, 8'de 8 ile ligin üstünü birbirine katan, kazanmanın yanısıra futboluyla da hava atan Şeytanlar, bir mucizenin yamacında duruyorlar. Son iki haftada Play-Off'un içindeki Samsun ve Adana Demir ile oynayacaklar. Biz beklemeden tüm desteğimizle Altınordu'nun yanındayız. Peki siz?
Himmet ağabeyin (Işıklar içinde uyusun) altın saydığı andaki gibi vaziyet. Kafalar karışık. Bir gol, bir puan bütün hesapları alt üst ediyor. Gerginlik ve neşe hali iç içe yani. Yıldız savaşları mı yoksa Kara Kartal mı? Peki kim şampiyon olur? Ne bileyim ben. Yıldızlara sormalı belki de. Şarkısı da var üstelik. "Seni sordum yıldızlara/Seni sordum yalnızlara/Seni sordum kuşlara/Uçan kuşlara" Bu kuşlar, Kanarya ve Kartal değil elbet. Çünkü onlar da herkes gibi merak ediyor. Yıldızlar yetmezse fal da açılabilir. Hatta buna benzer bir şarkı da var. Fakat tavsiye etmem. Pek umut vaat etmiyor. O da şöyleydi: "Yıldızlara baktırdım, fallarda çıkmıyorsun/Seni görmem imkansız, rüyalarım olmasa." Az önce "Ne bileyim ben" dedim ya hani. Valla öyle halimiz. Üç aşağı beş yukarı şu maçı kazansa, şurada kaybetse gibi ihtimal hesapları yaparız elbette ama 8 gollü 4 asistli Kuyt'ı kayda almayacağını ne bilelim biz hocanın. G.Saray'ın deplasmanda 5 attığı Konya'yı zar zor geçeceğini nasıl tahmin edelim. Yine 3 hafta üst üste kazanan Beşiktaş'ın 4 hafta üst üste kazanamayan G.Antep'e kazanamayacağını nerden aklımıza getirelim. Hal böyle olunca matematik için ihtimallerin bir anlamı kalmıyor. Ezcümle Isaac Newton, Pisagor ve Carl Friedrich Gauss'tan bir jüri oluştursan da hesap için yetmiyor. Bekleyip görmekten başka çare yok. Fakat bu süreçte bize düşen beklemek herkesin görevi olmamalı. Bakın işte Altay'dan sonra Balçova Yaşamspor da düştü. Biri 2. Lig'den 3'e, öteki 3'ten amatöre. Niye? Birileri önlem almak yerine bekledi çünkü. Beklerken de mağlubiyetleri ardı ardına ekledi. Asıl kıyamet ise PTT'de kopacak. Haftasonu TRT'nin 80'lerde Cenk Koray ile statlara bağlantı yaptığı pazar programı misali üç maçı aynı anda takip ettik. Üç maçın 4 Ege takımını yakından ilgilendirdiği, birine sevinip ötekine üzüldüğümüz tuhaf bir 90 dakikaydı. Altınordu'nun Play Off çabası ile Manisa'nın dağılışı arasında gidip gelirken, Buca'nın 3-1'den 5-3 ile yıkılışı ve Denizli'nin umutlanışı ile mesele karmakarışık bir hale geldi. Görünen o ki düşme potasındaki üçlüden ikisi veda edecek. Ve Ege bir kez daha bir sezonu hüzün fotoğrafları ile terk edecek. Tüm bunların arasında Altınordu deyip iki nokta üst üste koymalı. Altınordu: Yabancının sınırsız hale geldiği Süper Lig'e çıkmak için yabancısız kadrosuyla inanılmaz işler yapan, 8'de 8 ile ligin üstünü birbirine katan, kazanmanın yanısıra futboluyla da hava atan Şeytanlar, bir mucizenin yamacında duruyorlar. Son iki haftada Play-Off'un içindeki Samsun ve Adana Demir ile oynayacaklar. Biz beklemeden tüm desteğimizle Altınordu'nun yanındayız. Peki siz?