1500 parçalı puzzle

Hamza Hamzaoğlu göreve geldiğinden bu yana Avrupa ve Lig maçlarında Selçuk İnansız 3 maça çıkmıştı. İkisinde Selçuk cezalı olduğu için oynayamadı. Diğeri ise rotasyon sebebiyleydi. (Ki o da şampiyonluk garantilendiği için geçen sezonun son haftasındaki Rize maçıydı) Dün 4. kez Hamzaoğlu'nun planlarında Selçuk yoktu. Ön libero karmaşasının üzerine bir de Selçuk'un olmaması takımın savunmadan çıkışında bariz bir aksamayı işaret ediyordu ki nitekim de öyle oldu. Hal böyleyken takımın kanatlara yayılması düşünülebilirdi ancak G.Saray'ın bunda da çoğunlukla başarısız olduğunu gördük. Ve garip olan ilk yarım saatlik bölümde sadece Trabzon ceza alanı çevresinde faul almaya çalışan ve duran toplardan sonuca gitmeye çalışan bir takım hüvviyetindelerdi. Nitekim gol de duran toptan bir karambolle geldi. Maçın 2. yarısının ilk yarıya oranla daha kaliteli olduğunu söyleyebilmek mümkün ancak her iki takımın da henüz sahaya yansıtmak istedikleri adına çok eksikleri olduğunu belirtmeliyiz. Özellikle sol bekinden stoper, stoperinden sağ bek yapan bir takımın bu sezonki en önemli transferi (Podolski) bitime yarım saat kala kenara alınıyorsa o takım adına olumlu bir şeyler söyleyebilmek (Sadece skor belki) elbette pek mümkün değil. Hani bazen 1500 parçalı puzzle ile uğraşırken bazı parçaları sanki gerçek yeriymiş gibi zorlarsınız da olmaz ya G.Saray'da olan biten bu. Hamzaoğlu sürekli deniyor. Ve o denediği, haliyle beklediği karşılığa bir türlü denk gelmiyor. "O halde ne yapmalı?" derseniz, cevap son derece açık. Resmi oluşturacak gerçek parçaları monte etmeli.