• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
BiR DERB iHiKAYESi HALİL FİNCAN

BiR DERB iHiKAYESi

halil.fincan@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 28 Eylül 2015, 21:08
Bilic ile derbi kazanamayan Beşiktaş’ın kariyerinde derbi galibiyeti çok az olan Güneş ile kazanması. Büyük maçları kolay kolay kaybetmeyen Pereira’nın yanlış kararları. Hakem, Van Persie, Mario Gomez ve diğerleri Derbiler ilginçtir. Derbiler bir maçtan ötedir. Filmdir... Müziktir... Romandır... Hiç unutulmaz, sıklıkla hatırlanır. Her karesi özeldir... Tartışması, konuşması, rakip taraftarı kızdırması daha bir güzeldir. Ve bunun yanında bir sürü veri, bir sürü istatistiktir. Misal, iki yıldır Bilic ile derbi kazanamamış Beşiktaş'ın 27 yıllık teknik direktörlük kariyerinde F.Bahçe'ye karşı 29 maçta sadece üç galibiyet alan Şenol Güneş ile çıktığı maçı kazanması gibi. Üstelik Portekiz ve Yunanistan kariyerlerinde çıktığı 12 büyük maçtan sadece ikisini kaybeden Pereira'ya karşı. Fakat derbiler aynı zamanda tecrübedir. Keyfi de zararı da büyüktür. Hocayı gönderir, futbolcuyu bitirir, taraftarı küstürür. Bilic ile büyük maç kazanamayan Beşiktaş'ın Güneş ile çıktığı ilk derbiyi kazanışı ile Beşiktaş ile hiç büyük maç kazanamayan Bilic'in İngiltere'deki bütün büyük maçları kazanışı ise (Arsenal- Liverpool-Manchester City. Üstelik hepsi deplasmanda) futbolun gökkuşağındaki renklerin yer değiştirmesidir. Bu ilginçlik, bu rakamlar olmasa yıllardır böylesine hayret ederek izlemeyiz zaten bu oyunu. "F.Bahçe niye kaybetti?" veya "Beşiktaş nasıl kazandı?" sorularının yanıtları ise herkese göre değişkendir.

Kimi "hakem" diyecektir kimi "taktik". Kimi 11'i işaret edecektir, kimi kulübeyi. Hatta sadece maç anı da değil öncesi bile önemlidir. Çünkü futbol böyle bir şeydir. Bir futbolcu çıkıp "Ben yedek kalmaktan rahatsız oluyorum" derse hocası da "Burada kararları ben veririm" diye yanıt verirse, üstelik iki maç üst üste ikilinin arasındaki gerginlik kameraların önünde cereyan ederse bu dünyanın her yerinde haberdir. Ezcümle krizdir. Yani o futbolcunun ve o teknik adamın kulübünün başkanının dediğinin aksine bu durum yani kriz maçların önüne geçer. Ve bu durum maçın gidişatına bile tesir eder. Yani Clark Kent'in gözlüğünü çıkardığında Süpermen oluşunu anlamayanlar gibi bakamazsınız meseleye. Bir tarafta Mario Gomez takımın lideri olurken bir tarafta niye oynamadığını anlayamayan Van Persie varsa (Üstelik aynı dönemlerde gelmelerine rağmen) ne kadar iyi oynarsanız oynayın kazanamadığınızda şaşırmayacaksınız. Madem öyle biz de "F.Bahçe niye kaybetti?" ve "Beşiktaş nasıl kazandı?" sorularını bir kaç cümle ile yanıtlayalım. Beşiktaş haftalardır aynı veya benzeri bir kadro ile mücadele edip uyum evresini atlatmış gözüküyor. Yani sadece Beşiktaş taraftarı değil herkes takımın 11'ini aşağı yukarı sayabilir. Tek sıkıntıları kulübedeki alternatif eksiği. F.Bahçe'de ise bazı mevkilerde sürekli değişim var. Geçen hafta dediğimiz gibi onlarda da tam tersi alternatif bolluğu her hafta benzer krizlere sebep oluyor. Net görüntü ise şu. Bu takımdan Volkan Şen'i ve Van Persie'yi kesmenin tutarlı bir tarafı yok. Hatta kadroya önce yazılacak iki isim olmalılar. Pardon öyle demeyecektim. Hatta bir de kalktım takım filan kurdum. Ne demişti başkan? "Sadece bu arkadaş formda, onu oynatmalı dersiniz. Bitti."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.