Nasıl Başardılar? serisinin ilk röportajı yayınlandıktan hemen sonra bir mail aldım. "Benim hikayemin de haber değeri var" diyordu özetle, "Tamamen kendi çabamla 88 kilo verdim..." Bu cümle yetti zaten bana. Kemeraltı Çarşısı'nda esnaflık yapan Hakan Can'la tarihi çarşıda buluştuk.
Bir karşımdaki 28 yaşındaki genç adama bakıyorum, bir eski fotoğraflara.. Karşımdaki Hakan Can da, fotoğraflardaki küçük amcası gibi... Ne yaptıysam 88 kilo verirken gün gün, öğün öğün ne yediğini öğrenemedim. "Beslenme konusunda okuduğum kitaplar bir odayı doldurur" diyen bu genç adam, herkesin formülünün kendine özel olması gerektiğinin altını çizdi, uzmanlar da hep bunu söylemiyor mu zaten... Hakan beyin başarı hikayesi, Afyon'da geçen üniversite hayatının son yılında başlayıp İzmir'de son buluyor. İhtiyacı olan herkese ilham olması dileğiyle...
Sizi tanıyabilir miyiz?
1989, İzmir doğumluyum. İzmir'de ilk ve orta lise eğitiminin ardından Afyon Kocatepe Üniversitesi'ne gittim. 15 Temmuz darbe girişimi olana kadar İzmir Üniversitesi bünyesinde işletme anabilim dalında yüksek lisans eğitimi görmekteydim. Şu anda kardeşimle Kemeraltı Kızlar Ağası girişindeki Hisarönü tekel bayiini işletmekteyim.
Tartıda gördüğünüz en yüksek rakam neydi?
Tartıda en yüksek 167,5 kiloyu gördüm. 7 Ocak 2014'te sağ dizimde ağrı şikayetiyle o dönemde öğrenci olarak bulunduğum Afyon'da Kocatepe Devlet Hastanesi'ne gittim ve doktorun odasında tartıldığımda soğuk duş etkisi yaşadım.
Çocukluğunuzda da kilolu muydunuz?
Evet doğduğumdan beri, teyzelerin tabiriyle hep "tombiş" bir çocuktum.
Şimdi kaç kilosunuz? Kilo verme maceranız ne kadar sürdü?
Başlangıç kilom 167.5. Tartıda 79,5 kiloya kadar düştüm fakat şu anda 100 kiloyum. 27 şubat 2014'ten 21 şubat 2015 e kadar, 1 yıl sürdü.
Kilo vermeye nasıl karar verdiniz?
Tartıda 167.5 rakamını görmek beni derinden etkilemişti. Diyete iki hafta denemek maksadıyla başladım. Bu süre boyunca 15. gün neler yapacağımın hayalini kurdum. 14 günün sonunda kilo veremezsem, "Denedim, olmadı" diyecektim.
Sizin öykünüz farklı... Hiç yardım almadınız. Neden?
Çünkü hep klasik diyetler, kibrit kutusu kadar peynir, 2-3 zeytin, domates ve salatalık.. Artık beni boğmuş ve baymıştı. En önemli sebep de; beni benden daha iyi kimse tanıyamazdı. Öyleyse en doğrusu yardım almak yerine, beni en iyi tanıyan bana başvurmak olacaktı.
İlk 15 günde 19 kilo... İnanılmaz bir rakam. Nasıl başardınız?
İlk 15 günde 19 kilo verdim ama inanın, buna rağmen çevremde insanlar farkında değildi bile! Çok şişman olunca, hızlı bir başlangıç olması normaldi. Vücudum ödem atıyordu çünkü. Gece yemekleri son bulmuştu. Şeker tüketmiyordum, ekmek çok aza inmişti, hamur işleri yoktu ve kızartmalar artık yerini ızgaraya bırakmıştı. Tavuğu, balığı ve eti ızgara yapıyordum ve küçük küçük öğünler yiyordum artık. Saatlerce aç kalmak yerine, 3-4 saat aralıklarla besleniyordum. Ve günde 30 dakika yürümeye başladım.
Sonraki süreç nasıldı?
Sonraki süreç daha heyecanlıydı. Çünkü 5-10 kilo vereyim diye başlayan macera "140'a düşeyim"lere, o rakama ulaşınca "Yok yok 120'ler hayal değil"e dönüşmüştü. 120'lere gelince "Neden 100 olmasın" dedim. 100 olunca 90, 90 olunca 80... Hedef rakam gittikçe küçülüyordu. Bu psikolojiyi kilo verenler çok iyi bilir. Verdikçe daha fazlasını hedeflersiniz...
Spora ne zaman başladınız?
Günde yarım saat yürüyüş başından beri vardı. Ancak daha ciddi bir spor programına diyetten 1 yıl sonra başladım.
Artık istediğim kilonun altındaydım ve çok zayıftım. Yağlar gitmişti ve kas yapma zamanı gelmişti artık.
Kilo veren insanlar, gençleşiyor aynı zamanda. Eski fotoğraflardaki kişi bir aile büyüğünüz gibi...
Elbette o eski hallerimi bilenler, 35-40 yaşında gibisin diyorlardı. Şimdi "İnanılmaz gençleştin" diyorlar. Tamamen katılıyorum.
Şişmanlığın en kötü yanı nedir sizce?
İstediğin ve beğendiğin bir şeyi giyememek, üzerine olmaması veya hiçbir şeyin hayal ettiğin gibi üzerinde durmaması.
Zayıflamanın en güzel yanı ne oldu?
Elbette giyinmek ve eskiden bir kıyafete verdiğin parayla 10 kıyafet alabilmek!
Tekrar eskiye dönmekten korkuyor musunuz?
Eskiden çok ama çok korkuyordum. Fakat artık birkaç kilo alsam bile hemen frene basıyorum. Panik yok yani..
Eskiden bir gününüz nasıl geçerdi ? Şimdi nasıl besleniyorsunuz?
Eskiden ya gün boyunca abur cubur yerdim ya da çok uzun saatler aç kalırdım. Artık günde 3 ya da 4 kez yiyorum. Genel olarak 4'er saat aralıklarla besleniyorum.
"NİŞANLIM HEP YANIMDAYDI"
Özel hayatınızda bir şey değişti mi?
En büyük destekçim başladığım ve ağlayarak aç kaldığım günlerde hep nişanlım İzlem'di. Şimdi yine nazımı çeken o oluyor.
10 ALTIN ÖĞÜT
1- Şeker, çikolata, lokum vs. tüketmeyin.
2- Gece televizyon karşısında cips, çerez, abur cubur yeme alışkanlığınızı terk edin.
3- Öğün aralarını çok uzatmayın. 2-3 saat aralıklarla hafif beslenin.
4- Günde en az 30 dakika yürüyün.
5- Yatmadan önce yeme alışkanlığını bırakın.
6- Peyniri yoğurdu yarım yağlı tercih edin.
7- Kızartmayı hayatınızdan kesinlikle çıkartın.
8- Izgara ile tanışın.
9- Vücudunuzun yağ ihtiyacını azar azar çiğ badem, ceviz ve fındıktan karşılayın.
10- Kararında ve bol su tüketin.
Bonus: Yiyeceklerinizi ölçmek için kendinize bir mutfak tartısı edinin.
Polislik sınavında "Saçın seyrek" diyerek elediler!
Kilonuzla ilgili geçmişte sizi üzen, anılarınız oldu mu?
Ben hep kilolarıyla barışık olan biriydim. Geçmişte pek üzülecek bir şey olmadı fakat kilo verdikten sonra hayatım boyunca unutamayacağım ve canımı yakan bir anım var. En büyük hayalim özel harekat polisi olmaktı. Zayıfladım ve sınava girdim. Her şartı yerine getirdim fakat beni "Saçlarının ön kısmı seyrek" diye elediler! "Şaka mı yapıyorsunuz? Bu sınav için neredeyse 90 kilo verdim ve siz bana saçın seyrek diyorsunuz" dedim. "Kilo vermen birşey ifade etmiyor" diyerek beni elediler. Oturdum ağladım ağladım ve yeniden ağladım... Hep içimde kalacak..
FİLİZ İÇKE ÖNAL