Mesleği aşçılık, üstelik soyadı da Usta! Yemek pişirmek kadar yemeye de aşık genç bir adam olarak tartıda 220 kiloyu görünce ameliyat olmaya karar vermiş. Bir yıl içinde de tam 105 kilo vermiş, "Hiç mütevazı olamayacağım, rekor bende" diyor gülümseyerek.
Kilolarla geçirdiği yılları silmiş, zorlukları silememiş hafızasından. Bu yüzden de ameliyat tarihi için "Gerçek doğumgünüm" diyor.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Ben Abdullah Usta. 9 Ağustos 1992 İzmir doğumluyum. Aşçıyım, Fenerbahçe aşığıyım. Annem Aysun Usta, babam Muzaffer Usta. Her ikisi de Kemeraltı'nda esnaf olarak çalışıyor. Babam kuyumcu, annem ise gelinlik, nişanlık işi ile ilgileniyor.
'ZAYIF BEBEK BAKIMSIZDIR'
Fazla kilolar ne zaman sorun olmaya başladı?
Aslında her şey aile kökenimin köylü geleneğe sahip olmasıyla başlamış. Çok zayıf bir bebekmişim ve etraftakiler, "Zayıf bebek bakımsız bebektir" diye annemi ve babamı dolduruşa getirmişler. Doktor haftada iki bıldırcın yumurtası yememin yardımı olabileceğini söyleyince, ailem evimizin üstünde 12 tane bıldırcın beslemeye başlamış ve her gün yaklaşık 6 tane bıldırcın yumurtası yedirmişler!
Sonra da zayıtlatmaya çalıştılar değil mi?
Aynen. İlk başlarda "Büyüyünce zayıflar", "Boyu atınca kilosu gider", "İleride bir kız sevince kilo verir" diye yürütülen teoriler geliştirseler de ilkokulun sonlarında ailem çözüm arayışlarına başladı. Benimle beraber yürüyüş yaparak ve az yemek yedirerek beslenmemi düzen altına almaya çalıştılar. Ama bunlar, benim gibi yemeğin tadını almış birisi için önlem değildi. 12 yaşında yatağımın altında kuru fasulye, makarna sakladığımı, gece ailem uyuyunca kalkıp pişirdiğimi bilirim.
KENDİ ÇORABINI GİYMEK...
Şişmanlık sosyal hayatını kısıtladı mı?
Her ne kadar sosyal olarak kendimi kısıtlamasam da illaki her zaman diğer insanlardan eksik kalıp onlara yetişememek biz kiloluların en büyük acısıdır. İnsanlar şort giyer, sen bacakların yüzünden kot giymeye devam edersin. Kot dediysem, onda da diğer insanlar gibi istediğin seçeneği değil, sadece sana sunulan kısıtlı seçenekten birini... Okul, iş ve sosyal hayatta her zaman en dikkat çeken şey sensin. Bütün büyük örnekler senin üzerinden verilir. "Kanka benim bir dayım var, senden bile şişman".. Arabaya binersin, "Araba senin yüzünden çekmiyor" gibi soğuk şakalara maruz kalırsın.. O an sen de gülersin ama tek başına kaldığın zaman ince ince sızı çeker, hatta gözyaşı dökersin...
Zayıf insanlarda en çok neye özenirdin?
Kilolu olmayan bir insan için gayet normal olan birçok şey benim önceki hayatımda özendiğim şeylerdi. Kendi çorabını giymek, nefesin kesilene kadar koşmak, otobüse bindiğinde insanların sana bakmaması, yanındaki boş koltuğa gelip oturması gibi. Bir annenin her gece oğlu kilolu olduğu için nefessiz kalıp ölmesinden endişe etmesinin, 17 sene boyunca her gece uyurken oğlunun nefes alıp almadığını kontrol etmesinin ne demek olduğunu en iyi çeken bilir.
Özel hayatın nasıldı ameliyat öncesinde?
Bizim kandırılmamıza da en çok sevdiklerimiz neden oldu. "Sana yakışıyor", "Sen böyle iyisin", "Senin gözlerin yeter".. Kankalık ve arkadaşlıkta bir numarasın ama iş sevgililiğe geldiğinde "Lütfen saçmalama" lafını duyarsın!
ÖLMEDEN TABUTA SIKIŞMAK GİBİ
O kadar mı kötüydü her şey!
Obezite insanın ölmeden tabuta sıkışmış halidir! Ne kadar yaşam dolu olursan ol; sadece çevrenin sana izin verdiği kadarsın. Sana alışık olan kafe, daha doğrusu senin kilona dayanabilecek sandalyeye sahip kafe, seni çoğunluğun tanıdığı tatil beldesi ve gerçek seni bilen kişilerin olduğu 3-5 yerden biridir gidebileceğin...
Sonra bir ameliyat oldun ve her şey değişti öyle mi?
Hayatımın dönüm noktası diyebilirim. İşim, hayatım, ve kaliteli yaşadığım her anı bir arkadaşıma ve beni o illet hastalıktan ameliyat ederek kurtaran doktoruma borçluyum. Ameliyat olduktan sonra inkar edilemez bir değişim oluyor, hem ruhen hem bedenen. Bir kere kiloluyum diye yapamadığın her şeyi yapabiliyor, her anın keyfini ekstra sürebiliyorsun. Eskiden canını yakan şeylere artık gülüp geçiyorsun.
Eskiyi hatırladığında ne hissediyorsun?
Çok gariptir ki bir süre sonra sanki hiç kilolu olmamışsın gibi oluyor. Ameliyat masasına yattığımda 220 kiloydum. Şu an ise 100. Aradaki kilo farkını söylediğimde "İçinden 2 insan çıkmış" diyorlar. Ama ben şu an o halimi hatırlayamıyorum bile. Sadece yaşadığım sıkıntıları hatırlıyorum!
ARKADAŞINDAN GÜÇ ALDI
Ameliyat olmaya nasıl karar verdin?
Ameliyata aslında karşıydım. Bilmediğim bir sonuç için bıçak altına girmek tehlikeli gibiydi. O yüzden çekimserdim. Daha sonra yakın bir arkadaşım ameliyat olup inanılmaz sonuçlar alınca ben de gözümü karartıp ameliyat olmaya karar verdim.
Geçmişte yapamadığın her şeyi yapabiliyor olmak seni çok mutlu etmiştir herhalde.
Kesinlikle. Artık istediğimi alıp giyebiliyorum. Her şeyden önemlisi; çok sevdiğim takımımın formasını ve mesleğimin üniformasını artık kendime yakıştırabiliyorum! Bu ameliyatla ilgili tek bir keşkem var; "Keşke daha önce olsaydım" diyorum. 22 yaşımdan sonra tekrar doğduğuma inanıyor ve ameliyat olduğum tarih olan 8 Nisan'ı doğum günüm sayıyorum...
NEREDEYSE TEK YOL
120 kilo vermende ameliyat mı iraden mi daha etkili oldu?
Obezite ameliyatı, yemek yemeyi kafada bitirmediğiniz sürece belli bir yere kadar yardımcı oluyor. Eğer ki aşırı yeme alışkanlığını durduramazsan, bir süre sonra eskisi kadar olmasa da hala kilolu olmaya devam edersin.
Eskiden nasıl bir beslenme düzenin vardı?
Ameliyat öncesinde kilolu kalmama sebep olabilecek her şeyi aşırı seviyor ve tüketiyordum. Günde 1 litreden fazla asitli içeçek içip, birkaç paket çikolata bitiriyordum. Abur cubur ve evde pişen tüm yemekler de cabasıydı.
Aşırı kilodan mustarip kişilere bu ameliyatı önerir misin?
Yaşamını kilo yüzünden kısıtlanmış hisseden herkesin bir kurtuluş olarak görebileceği neredeyse tek yol bu ameliyat. Kendi çabaları ile kilo veremiyorlarsa, vakit kaybetmeden bir an önce ameliyat olmalarını tavsiye ediyorum.
Kilo verme aşamasında aşçılık yaparken zorlandın mı?
Yemek yemeğe olan aşkımdan ayrılmak çok zordu benim için. İlk bir yıl mesleğimi yapamadım, çünkü bir yandan kilolarla mücadele ederken, işim bana çok zor ve sıkıcı geldi. Daha sonra yavaş yavaş bununla yaşamaya alışıp, diğer insanları doyurmanın verdiği mutluluğu tattım.
FİLİZ İÇKE ÖNAL