ERCAN DEMİR'İN GÖZLEM VE İZLENİMLERİ
Kudüs bugünlerde yine çok gergin. İsrail, Filistin topraklarını tamamen işgal planını adım adım uyguluyor. Bunun için çeşitli algı yönetim metodları ve acımasız zorbalıklardan da vazgeçmiyor. İsrailliler, tarihte Müslümanlar hariç diğer milletlerin kendilerine yaptığı her türlü zulmü aratmayacak sertlikteki şiddeti Filistinlilere uyguluyor. Özellikle Türkiye denince insan hakları, hukuk, idam cezası gibi konularda ahkam kesenler, İsrail söz konusu olunca susuyor ve tepki vermiyorlar. Hatta insanlık dışı uygulamalara destek vermekten geri kalmıyorlar. Birleşmiş Milletler'in kınamaları ise hiçbir etki yapmıyor. Filistin toprakları 69 yıldan beri kan, gözyaşı ve zulümle iç içe.
İSRAİLLİ BAKANIN SAYGISIZLIĞI
Son aylarda Ezan'ın yasaklanma girişimini uygulamak için fırsat kollanırken, Mescid-i Aksa'nın Şam Kapısı'nda Filistinli 16 yaşındaki genç kız Fatma Atıf'ın sırtından 20 kurşunla vurularak şehit edilmesi iyice sabırları taşırdı. Bir de İsrail Spor ve Kültür Bakanı Miri Regev'in, Cannes Film Festivali'nde giydiği kıyafetle verdiği mesaj Kudüs'teki niyetleri açıkça ortaya koydu. Bakan Regev'in, Ağlama Duvarı'nın İsrail hükümranlığında olmadığını savunanlara karşı mesaj olarak elbisesinin eteklerine Kubbet-ül Sahra desenlerini eklemesi, İsrail'in bakış açısını ortaya koyması açısından verilmek istenen mesajın nasıl bir ahlaksız zeminde yürüdüğünün de ispatı. Hele Mübarek Ramazan ayında 30 yaşın altındaki gençlerin Mescid-i Aksa'ya girmelerinin yasaklanması, zulmün boyutunun nerelere vardığını gösteren en taze örnek.
KUDÜS'E VEDA ZORDUR
İnsanlık tarihi kadar eski, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, kutsal kent Kudüs'ten ayrılmak zor. İslamiyetin, Yahudiliğin ve Hristiyanlığın kutsal şehri, Müslümanların ilk kıblesi, bildiğimiz ve bilemediğimiz nice peygamberlerin geçtiği bu mukaddes beldede artık son saatlerimiz.
ŞEHİtLERİMİZİ UNUTMAYALIM
Zor ayrılmak... Burası bizden bir parça. Her yerde "bizim" diyeceğimiz tarihimiz, kültürümüz, medeniyetimiz. Bir de her taşına vurduğumuz mührümüz. En çok şehitlerimize veda sarstı beni. Filistin ve çevresinde binlerce şehit askerimiz yatıyor. Onlar adına ne bir mezar taşı, ne bir iz var. Temsilen birkaç anıt sadece Filistin ve Gazze'de. Kısacası sahip çıkamamışız... Oysa müttekifimiz (!) sayılan Almanya ve Avusturyalılar çok daha fazla çaba içinde olmuş ölenlerine sahip çıkmak için. Golan Tepeleri'nin eteğinde Tiberya'da yatan ve 1914 yılında ilk uzun menzilli uçuşu gerçekleştiren pilotlarımız Fethi ve Naci beylere, Zeytindağı'nda Cemal Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusu'nun karargahındaki 2500 şehidimiz, 1. Dünya Savaşı'nda Filistin Cephesi'nde şehit olan isimsiz kahramanlar sessizce gelişimizi bekliyorlar.
GİRİŞ ZOR DÖNÜŞÜ DAHA ZOR
Gazze Türk Şehitliği'ndeki 144, Kudüs-Talpia'da Hint ve Türk askerleri için yapılan şehitlikteki 290 Mehmetçiği minnet ve şükranla yad ediyor, ruhlarına Fatiha'lar okuyoruz. ...Ve dönüş. Girişin zor, çıkışın daha zor olduğu havaalanındayız yine. Eşyalarımız didik didik ediliyor. Yetmiyor köpekler giriyor eşyaların arasına. Elinize tutuşturulan bir form ve "YES-NO" şıklı sorular. Tabii hangi şehirlere gittiğimizi soruyorlar. İsrail'e girişte Filistin tarafına gitmeyeceğinizi taahhüt ediyorsunuz. Bütün uygulama "Neden geldiniz?" algısı üzerine. Belli ki psikolojik altyapıya yükleme yapıyor İsrailli yetkililer. "Bir daha gelmeyin" dercesine. "Unutun bu toprakları" diyor adeta uygulamalar. "Kudüs'ü hafızalarınızda yaşatmayın" mesajı bu.
Geliş ve gidiş çilesine rağmen Kudüs hiç çıkmayacak aklımızdan, yüreğimizden. Kudüs'ü hiç unutmayacak ve unutturmayacağız. Biliyoruz ve inanıyoruz ki Kudüs herşey. Kudüs namusumuz...
TEK BİR GÜR SES
Dünyanın dört bir Kudüs her şey. Kudüs namusumuz... yanındaki Müslümanlara uygulanan zulüm, baskı ve kıyımlara karşı İslam dünyasından ortak bir sesin yükselmesi en büyük özlem. Bu konuya en duyarlı isim ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Mazlumların gür sesi olduğunu bir kez daha gösterdi ve geçtiğimiz ay İsrail'e çok sert mesajlar gönderdi.
YÜZBİNLER KUDÜS'E AKMALI
2015 rakamlarına göre 600 bin Amerikalı ziyaret etmiş Kudüs'ü. 400 bin Rus ve 300 bin Fransız'a karşı Türkiye'den gidenlerin sayısı 26 binde kaldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçtiğimiz ay İstanbul'da yapılan Kudüs Vakıflar Forumu'nda dile getirdiği bu rakamlar, duyarsızlığın hangi seviyede olduğunu gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, çok anlamlı ve en üst seviyede bir de çağrıda bulunuyordu konuşmasında:
"Kudüs aşktır, hasrettir, insanlığın gözünün nurudur. Kudüs tüm Müslümanların harem-i izzeti ve namusudur... Kudüs'e sahip çıkmak, ona gereken hürmeti göstermek her Müslüman'ın görevidir. Kudüs davası sadece Filistinli kardeşlerimizin davası değildir... Ezan bir çağrıdır. Sadece Müslümanlara değil, asra çağrıdır. Ezan'ı yasaklamayı öngören yasa tasarısı halen İsrail parlamentosunda bekliyor. Bu utanç vericidir..."
'MÜSLÜMAN DENİZİNDE BİR ADA OLMAK'
Bölgedeki gergin atmosfer, acı ve ıstıraplı günler hâlâ devam ediyor. Filistin'de karşılaştığımız her Müslüman, bu toprakların Osmanlı adaletine muhtaç olduğunu söylüyor. Ve Osmanlı'ya olan özlemlerini dile getiriyor. Kudüs, 6 bin yıllık tarihiyle, 3 dinin kutsallığı, övülmüşlüğü, yaşanmışlığı ile 21. yüzyılda gözyaşlarını içine akıtıyor, sabırla bekliyor, huzuru arıyor. Bu konuda Maruni bir Hristiyan olan romancı Amin Maalouf'un sözleri tarihi bir belgedir: "Ben hala bir Maruni olmamı Müslüman denizinde bir ada olarak yaşayabilmemize borçluyum. Eğer Batı Avrupa'da olsaydık, yüzyıllar öncesinde dominant kilise anlayışı tarafından çoktan asimile edilmiş olacaktık." Sonuç olarak, açık seçik gerçek ortada. Kudüs bütün dinlerin kendine yüklediği değeri tüm dünyaya hatırlatacak, geçmişte olduğu gibi İslam denizinde farklı inanışları barındıran bir gelecek için bir fetih bekliyor... Tabii bir de fethi taçlandıracak komutanını...