Horlama ciddi hastalıkların habercisi olabilir
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Salih Bilgin, toplumun yüzde 42'sinin horlama sorunu ile karşı karşıya olduğunu belirterek, "Yaşın artması ile birlikte erkeklerin yüzde 60'ı, kadınların ise yüzde 49'u horluyor" dedi.
- Yaşam
- Giriş Tarihi: 21 Şubat 2019 20:28
Uzm. Dr. Salih Bilgin, uykuda solunum durmasının hayatı tehdit edebilen önemli bir sağlık sorunu olduğunu vurguladı. Bilgin, "Toplumun yüzde 42'si horlama sorunu ile karşı karşıya. Yaşın artması ile birlikte erkeklerin yüzde 60'ı, kadınlar ise yüzde 49'u horluyor. Düzenli horlama uykuyu bölmüyor ve solunumu durdurmuyorsa, önemsiz. Ancak uykuda 10 saniyeden 1-2 dakikaya kadar solunum durmasına neden olan uyku apne sendromu; yüksek tansiyon, kalp krizi, beyin damar tıkanıkları sonucu felç gibi ciddi hastalıklara neden oluyor" diye konuştu.
YORGUN UYANMA NEDENİ UYKU APNESİ OLABİLİR
Yorgun uyanma nedeninin uyku apnesi olabileceğine değinen Bilgin, "Horlama, tanıklı nefes durması, kronik yorgunluk ve gündüz aşırı uyku eğilimi ile karekterize, gece nefes durmalarının saatte 5'in üstünde olduğu klinik duruma uykuda solunum durması hastalığı deniyor. Esas belirtileri horlama, tanıklı uykuda nefes durması ve gündüz aşırı uyku halidir. Hastalığın en büyük etkisi bölünmüş, parçalanmış uykuya neden olmasıdır. Hastanın hem horlama nedeni ile hem de uykuda solunum durması atakları nedeni ile derin uyku ve rem dönemi dediğimiz uykunun esas geçirilmesi gereken dönemlere geçmesi mümkün olmamaktadır. Sonuçta hasta fiziksel ve ruhsal dinlenmesi için olmazsa olmaz uykunun bu dönemlerini uyuyamamakta ve uykusunun büyük çoğunluğunu yüzeysel uykuda geçirmektedir" şeklinde konuştu.
YAŞAM KALİTESİ OLUMSUZ ETKİLENİYOR
Horlamanın yaşam kalitesini olumsuz etkilediğini ifade eden Dr. Salih Bilgin şunları söyledi:
"Ayrıca semptomlarının daha da ağırlaşmasının bir nedeni de uykuda solunum durması esnasında kan oksijen düzeyinin aşırı düşmesidir. Uykuda solunum durma süresi bazı hastalarda 1,5-2 dakikaya kadar uzamaktadır. Normal zamanlarda sağlıklı bir kişinin bile bu kadar nefesini tutamadığı, soluksuz kalamadığı her kez tarafından bilinmekte. Bu kadar uzun süre solunumu duran hastanın sonuçta ortaya çıkardığı, insan bedeninde oluşturduğu değişiklikleri tahmin etmek güç değildir. Bunların yansıması olarak da sabah baş ağrıları, ağız kuruluğu, gece terlemesi, öksürük, karar verme yeteneğinde azalma, hafıza zayıflaması, unutkanlık, kişilik değişikliği, çevreye uyum güçlüğü görülmektedir.
Hastalığın ağırlık derecesine göre bu semptomların şiddeti artmakta ve kişi hem çevresi için dayanılmaz bir hale gelmekte (gündüz sürekli uyuklayan, sinirli olan, etrafa saldıran, aşırı unutkan olan ve gecede horlayan, hayattan zevk almayan bir kişi ile yaşadığınızı düşünün), hem de kendisi yaşamdan hiçbir zevk almamaktadır."
Hastalığın tanısının yalnızca uyku laboratuvarında konulabildiğinin altını çizen Dr. Salih Bilgin, "Bu kadar sık görülen ve ağır sonuçları olan bu hastalığın hem toplumdaki bireyler hem de sağlık personeli tarafından da yeterli bilinmemesi bu hastalığın toplumda yaptığı tahribatı daha da artırmaktadır" ifadelerini kullandı.