Buca'da market işleten A.B. ile eşi A.B.'ın oturduğu evden, 2016 yılının Aralık ayında, giriş kapı kilidi kırılarak hırsızlık yapıldı. A.B., evine gitmek için apartmana girdiğinde, iki erkeği kapıdan çıkarken gördü. Karakolda, kendisine gösterilen sabıkalı fotoğraflarından Can C.'yi teşhis etti. Polis tarafından yakalanan Can C., suçlamayı kabul etmedi ama tutuklanmaktan kurtulamadı. Hakkında, 'Evden hırsızlık' suçundan 3 ile 7 yıl arasında hapis cezası istemiyle dava açıldı.
A.B.'IN İFADESİ TUTUKLATTI
İzmir 17'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 2017 yılının şubat ayındaki ikinci duruşmasında ifade veren müşteki A.B, şunları söyledi:
"Biz marketi eşimle beraber dönüşümlü çalıştırıyoruz. Ben evden 18.30 civarında ayrıldım. Gittikten 15 dakika sonra eşim, kapının kırıldığını ve hırsızlık yapıldığını söyledi. Polise bildirdik. Eşim eve gelirken, apartmandan çıkan iki kişi ile karşılaşmış. Kapıdan önce kapüşonlu kişinin çıktığını, arkasından da yaptığı teşhiste sanığın çıktığını söyledi. Hatta emniyette sanık suçunu bile kabul etti. Şikayetçi olmamamız için de polis aracılığı ile 4 bin lira para verdi. Ardından da karakolda imza atarken, avukatından olay saatinde bürosunda olduğuna dair görüntülerin olduğunu duyunca, parayı benden geri istedi. Ben parayı ona değil polise verdim. Eşimin söylediklerinden, benimle sonradan diyaloglarından, olayı sanığın yaptığından eminim. Şikayetçiyim."
AVUKATI, OLAY SIRASINDA KENDİ BÜROSUNDA OLDUĞUNU KANITLADI
Davanın son duruşmasına ise midyecilik yapan Can C. ile avukatı Öykü Su Güler katıldı. Hırsızlık yapıldığı gün saat 18.00'de yanında Kamuran adlı arkadaşı ile birlikte Alsancak'ta avukatının bürosunda olduklarını söyleyen sanık Can C., "Oradan Buca'ya yarım saat içinde gitmemiz imkansızdır. Avukatımın yanında olduğuma dair kamera görüntüleri vardır. O saatte önce Kamuran'ın imza atması için Eşrefpaşa Karakolu'na gittik. Buca'ya hiç gitmedim. Şikayetçilerin tanıdığı bir polis beni arayıp, yanına çağırıp, hırsızlık yapanların fotoğrafını gösterdi. Birlikte markete gittik. Polis bana '4 bin lira ver, bu konuyu kapatalım' dedi. Ben de cezaevine girmemek için parayı verdim. Suçsuzum. Tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum" dedi.
Müvekkilinin beyanlarına katıldığını söyleyen avukat Öykü Su Güler, "21 Aralık'ta böyle bir olayın olduğu tespit ediliyor. Olay günü benim ofisime geleceğine dair mesajlar vardır. Ofisimdeki kamera sistemini incelediğimde de olay günü saat 18.00'de benim ofisimde olduğu ortada. Geçerli olmayan bir teşhis dışında dosyada delil yoktur. Alsancak'tan Buca'ya o sürede gitmesi de imkansızdır. Büromda olduğuna dair görüntüleri de delil olarak veriyorum. Tahliyesine ve beraatine karar verilsin" dedi.
A.B. HAKKINDA SUÇ DUYURUSU
Hakim, avukat Öykü Su Güler'in mahkemeye delil olarak verdiği kamera görüntülerini izledikten sonra, sanık Can C.'yi önce tahliye etti, ardından da beraatine karar verip davayı bitirdi. Beraat kararı, istinaf mahkemesi tarafından da onandı. Bu gelişme üzerine Can C., avukatı Öykü Su Güler aracılığıyla, 2 ay tutuklu kalmasına neden ifadeleri veren ve kendisini olay yerinde gördüğünden emin olduğunu söyleyen A.B. hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Konuyla ilgili açıklamada bulunan avukat Öykü Su Güler, "A.B., verdiği ifadelerle müvekkilimin hayatının 2 ayını cezaevinde geçirmesini sağlamıştır. Bu şahıs hakkında, 'iftira' ve 'yalan tanıklık' suçlarından suç duyurusunda bulunduk. Zira, şüphelinin teşhis beyanı olmasaydı,soruşturma aşamasında müvekkilimin suçsuz olduğu ispatlanacaktı. Dolayısıyla, müvekkilimin mağduriyetini gidermek istiyoruz" dedi.