Yönetmenliğini Semih Kaplanoğlu'nun yaptığı, Türkiye'nin 2020 Oscar Adayı olan Bağlılık Üçlemesinin ilk filmi Aslı 20 Eylül Cuma günü izleyici ile buluşmuştu. İzleyicisinden tam not alan 'Bağlılık Aslı' ile ilgili sinema yazarlarından övgü dolu sözler geldi...
ATİLLA DORSAY
Karşımızda hayli özgün ve ilginç bir film var. Aynı ölçüde çetin ceviz olan!.. Annelik, anne ve bebeği ilişkileri üzerine sinemanın tüm tarihinde yapılagelmiş belki en ayrıntılı, en kapsayıcı film.... Bu arada Angelopoulos'un görüntü yönetmeni Andreas Sinanos'un görsel dünyası ve Anjelika Akbar'ın müziği de övgüyü hak ediyor... ilmin genç oyuncuları oldukça başarılı. Özellikle iki annede Kübra Kip ve Ece Yüksel. Yüksel daha geçen hafta izlediğimiz Kız Kardeşler'deki Reyhan'dan sonra burada da döktürüyor. 'Bebek oyuncu' Almina Kavcı büyüyünce oyuncu olur mu, bilemem!.. Küçücük bir rolde 'Alamanyalı' Jale Arıkan'ı bulmaksa hoş bir sürpriz.
MEHMET AÇAR
Kaplanoğlu'nun diyaloglardan ziyade sessizlikler ve oyunculukla anlam yaratmasını, hikâye üzerinden düşünmesini, karakterleriyle aramıza koyduğu mesafeyi ve anlatımını sevdim.
Maslak'taki iş merkezlerini ve son yıllarda şehrin yer yanını kaplayan büyük siteleri filme bir dekor olarak yerleştirmesinin de çok iyi sonuç verdiğini düşünüyorum. Modernist mimari film için gerçekten doğru bir dekor...
Görüntü yönetmeni Andreas Sinanos'un yağmurlu, karlı kış görüntüleri de filme anlamlı bir görsel yapı kazandırıyor. Kışın donukluğunun ve soğukluğunun, modernist mimariyle birleşerek filme özel bir görsel doku getirdiğini düşünüyorum.
Aslı rolündeki Kübra Kip'in oyunculuğunu çok beğendiğimi de eklemek istiyorum.
ENVER GÜLŞEN
Bazı yönetmenler kötü film yapamazlar. Daha önceki filmlerine göre nispeten daha kısa sürede tamamlanan Kaplanoğlu'nun bu filminin "kötü" olmak gibi bir hakkı da vardı aslında. Ancak, Allah vergisi bir yeteneği olan ve gözünü ve kalbini maddi olana olduğu kadar maddi olanın perdelediği manevi "bağlılıklara" da yönelten, velâkin hakiki bir derde sahip olan bir yönetmen istese de kötü bir film yapamıyor, bunu anladım.
Eğer hakkıyla ve kalp açıklığı ile önyargısız izleyebilirsek, Kieslowski'nin Dekalog'da yaptığı türden bir işe soyunduğunu anlayabiliriz Kaplanoğlu'nun. Ve emin olun yüklendiği bu yükü hakkıyla da taşıyor Kaplanoğlu…