HACER ÖNOĞLU ÜLGER
Kore Savaşı gazilerimizin izlerini takip etmek üzere Hür Efe Gazete Matbaa ve Antika mağazasındayım. Hür Efe'nin sahiplerinden Cem Üsküp'e Kore Savaşı ile ilgili elinde evrak ya da obje olup olmadığını sordum. Bana eski bir bavul çıkardı.
Bu bavul, ileride açılması planlanan müzede sergilenmek üzere özenle korunuyordu. İçinde üniformadan armalara, tütün tabakasından madalyalara kadar her şeyin olduğu bavulu açtım. Tamamen Kore Şavaşı'na ilişkin hatıraları barındıran bavulun içinde öyle belgeler vardı ki!
İçlerinde beni en çok etkileyen İrfan Gülyen'in Kore günlüğü ile Kore'de çekilmiş iki kare fotoğrafı oldu. Günlükte İzmir Seferihisar Limanı'ndan hareket etmeleriyle başlayan Kore Savaşı macerasının tamamı yer alıyordu.
'GÖZYAŞLARIYLA UĞURLANDIK'
Günlüğün ilk sayfalarında şöyle yazıyordu: 30 Temmuz 1952: General Nelson M. Walker nakliye gemisiyle Kore'ye hareket ettik. Bugün İzmir halkının coşkun tezahüratı ve gözyaşları arasında uğurlandık. 1 Ağustos 1952: Bugün engin denizlerdeyiz. Dün arkadaşların gazetede gördükleri resmi gördüm. Ben, Yusuf, Kemal üçümüz bir arada çıkmışız. Yeni Asır Gazetesi'nde. Akşam 8.5'ta Türk muhafız gemisi geri döndü. Bizim mektupları İstanbul'a götürecek. 18 Ağustos 1952: Sabah saat 6'da Portsait Limanı'ndayız. Çok güzel. Günlük, aileye yazılmış bir vasiyetle sona eriyordu: Mezarımı kazın, geniş bol olsun. Etrafı lale sümbül, gül bahçesi olsun. Ben ölürsem bu resim size ebedi hatıram olsun.
ANTİKACIYA KENDİSİ BIRAKMIŞ
Peki, bu nadir bulunur türden günlük ve fotoğraflar buraya nasıl gelmişti? Cem Üsküp, bu hatıraları birkaç yıl önce gazinin kendisinin getirdiğini söyledi. Burada bir müze açılmasının planlandığını duyarak gelmiş ve dükkana bırakmıştı.
GÖRDÜĞÜM HER YÜZ AYNIYDI
O halde sorulması gereken ikinci bir soru vardı. İrfan Gülyen aslında kimdi?
Elimde iki kare fotoğrafı olan o gazinin, günlüğünde yazdığına göre bundan tam 67 yıl önce Yeni Asır Gazetesi'nde bir fotoğrafının yer aldığından emindim. Soluğu Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi'nde aldım.
Temmuz 1952 tarihine ait tüm sayfalarda onu aradım. Saçları ve yüzü tıraşlı askerler birbirlerine o kadar benziyorlardı ki İrfan Gülyen'i bulmak neredeyse imkansızdı. Yine de tüm gazete küpür ve fotoğrafları yedekledim. Çünkü o fotoğraflardaki askerlerden biri o idi.
OKULU YARIM BIRAKMIŞ
Daha sonra yaptığım araştırmalarda ise hakkında yazılmış iki makaleye rast geldim. Selanikli Saraç Osman'ın oğlu Bornovalı İrfan Gülyen, 5 kardeşin en küçüğüydü. İrfan, ilkokulu Bornova Dokuz Eylül İlkokulu'nda, ortaokulu ise Bornova Orta Okulu'da (şimdiki adıyla Suphi Koyuncuoğlu) okumuştu. Ortaokul ikinci sınıfta okulu bırakmak zorunda kalan İrfan, çeşitli işlerde çalışmaya başlamıştı. Marangozluk yapmış, bırakmıştı. 1948 yılında Tekel şarap ve ispirto fabrikasına girmişti. Aynı zamanda futbola meraklıydı. Uzun süre top koşturmuştu.
LAKABI 'KORELİ İRFAN'
Takvimler 1952 yılını gösterdiğinde de Kore Savaşı'na gönüllü katılmaya karar vermişti. İrfan Gülyen Bornova'nın sevilen ve tanınmış yüzlerindendi. Belediyede uzun yıllar tahsildarlık yaptığı için ilçede onu tanımayan yoktu. Herkes onu 'Koreli İrfan' diye tanıyordu. İzmir'de gazilerle ilgili etkinliklerin aranan yüzüydü. Neredeyse tüm konuşmaları o yapar, şiirler okur, çelenk koyardı. Peki ama hala hayatta mıydı? Hala hayattaysa bulduklarımı ona da göstermeyi o kadar çok isterdim ki! Gaziler Derneği'nden aldığım cevap beni havalara uçurdu çünkü 88 yaşındaki gazimiz hala Bornova'da yaşıyordu. Artık gazinin Bornova'daki evindeydim.
KENDİSİNİ HEMEN BULDU
Ona Kore Savaşı'nda çekilen resimlerini ve tutmuş olduğu günlüğün fotoğraflarını getirdiğimi söylediğimde çok heyecanlandı. Ve sürpriz! 1952 yılında Yeni Asır'da çıkan fotoğraflar da elimdeydi. Yaşına rağmen hala her şeyi hatırlıyordu. Gazete fotoğraflarındaki yüzlerce asker arasından kendisini bir çırpıda buluverdi. Yaşla dolan masmavi gözleri, bir anda derinlere daldı. Ve başladı hikayesini anlatmaya. Okuma yazma bildiğinden onu tabur yazıcısı yapmışlardı. Bütün zabıtları o tutuyordu. Yazmayı çok sevdiği için tutmuştu o günlüğü de. Ayrıca Kore Savaşı sırasında yetim kız çocuklarıyla ilgilenmek görevi de ona verilmişti.
KÜÇÜK KORELİ KIZLAR
Kızlara Türkçe'yi ve Türkçe şarkılar öğretmişti. Onlarla geçirdiği günleri hiç unutamadığını söyleyen İrfan Gülyen, "Keşke o günlere geri dönebilsem" diyor. Gözyaşları içinde veda ettim İrfan Amca'ya; ona çok seveceği bir hatıra daha bırakma sözü vererek...
KORE SAVAŞI HATIRALARINDAN MÜZE KURACAK
1984 yılında rahmetli Şeref Üsküp tarafından kurulan Hür Efe'nin ikinci kuşak temsilcisi Cem Üsküp, 30 yıldır antikacılık faaliyetlerinin yanında sergi ve müze tanzimleri de yapıyor. Ödemiş, Turgutlu ve Kuşadası gibi kent müzelerinin oluşumuna katkı koyan Üsküp'ün en önemli koleksiyonu efezeybek kültürü üzerine. Çanakkale Savaşı, Milli Mücadele dönemi, Kore Savaşı, Kıbrıs Barış harekatı ile ilgili elinde çok sayıda koleksiyon bulunan Cem Üsküp yakın zamanda Kore Savaşı hatıralarını içeren bir müze hayata geçirmeyi planlıyor. Müzenin açılışında gazileri de konuk edeceklerini söyleyen Üsküp, "Kuracağımız müze, en geniş kapsamlı Kore müzesi olacak" dedi.
KUNURİ SAVAŞLARI HALA HAFIZALARDA
Türkiye Cumhuriyeti, 1950'de Birleşmiş Milletler'in çağrısına uyarak, Kore'ye takviyeli bir tugay gönderme kararı aldı. 27 Aralık 1950'de 'Kunuri Savaşları' meydana geldi. Çin orduları 350 bin kişiyle BM ordularına çullandığı sırada Tugayımız, Kunuri civarında pusuya düşürüldü. Göğüs göğüse savaşarak çemberi yarmak zorunda kaldığı için ağır zaiyata uğramışsa da yaptığı muharebelerle 8. Amerikan Kolordu'sunu kuşatılıp yok edilmekten kurtardı.