Koronavirüs test sonucunuzu öğrendiğiniz an neler hissettiniz?
Burak Akkul: Merhaba. Koronavirüs test sonucunu hastaneye yattıktan sonra 4-5 gün bekledim. Biraz da mesleğim gereği sosyal medyayı aktif kullandığım için video paylaştım, o sıralar da dünyada bu test nasıl yapılır, sonuç kaç gün içinde gelir bilinmiyordu. Ben de bir hasta paniğiyle tabii, sosyal medyaya "Test sonucum daha gelmedi ama pozitif olduğundan şüpheleniyorum" diye bir video koydum. O günün hemen akşamı hatta 2-3 saat sonra, doktorum Mehmet Altıntaş "Burak Bey korona pozitifsiniz diye odama girdi" Ondan sonra tabii bir uyutulma süreci olacağı bana söylendi. Yine duruma yabancılıktan dolayı bir korku hâsıl oldu. Nasıl olur? Uyutulmak ne demek? Kaç gün uyutulacağım? diye bir panik süreci oldu. Sonrasında eşim Seda'yı arattım. Anestezi doktoru, ben, o konuştuk. Benim biraz tabii ağlamalı bir telefonumdan sonra Seda bana dedi ki: "Geri döneceğine söz ver. Söz veriyor musun?" Ben de "Söz veriyorum" dedim. Orada bir rahatlama oldu ve "Beni uyutun" dedim. Uyutulma süreci başladı.
Uyutulma sürecinizden sonra neler yaşandı? Çin'den gelen ilaçlar üzerinizde kullanıldı mı?
Burak Akkul: Uyutulma anından sonrasını tabiki ben bilmiyorum. Zorlu bir süreçmiş. Daha sonra bazı yayınlarda da hocalarımızla, profesörlerle konuştuktan sonra anladım. Korona tedavisinin yoğun bakım ve entübe ve benim gibi 20 günü bulan entübe aşamaları varmış. En zor tedavi edilen yüzde 3'lük kesim içindeymişim. Direncim fazlaymış. Bir ara stabil olmuş durum bir ara kötüye gidiyor denmiş.
Seda Akkul: Kritik olan anları da oldu. İlk 10 günü özellikle daha riskli ve kritik bir şekilde devam etti, seyretti. Sonrasında, tam o sıralarda Çin'den bir ilaç geldi. Hem Çin'den gelen ilaç hem de diğer destekleyici ilaçlar, Bilim Kurulu'nun önerdiği, Dünya Sağlık Örgütü'nün önerdiği ve Bilim Kurulu'nun da ülkemizde kullanmaya başladığı ilaçlar tüm hastalarla beraber Burak'ta da denendi. İlk hastalardan biri, ilk 20 teşhisten biri Burak olduğu için ve uyutulan ilk hastalardan biri olduğu için de Çin'den gelen ilacın denendiği ilk kişilerden biri Burak oldu.
Burak Akkul: Ve 20 günün sonunda da yavaş yavaş uyandırılma süreci başlanmış, oksijen, nefes ve kan değerlerim düzelince.
"SUYUN BİLE TADINI ALAMIYORDUM"
Hem fiziksel hem psikolojik olarak şu an nasıl hissediyorsunuz?
Burak Akkul: Şu an fiziksel olarak gayet iyiyim. Hatta tahmin edilenden iyiyim. Uyutulma sürecindeki tüpler, borular yani aparatlar çıktıktan sonra midemde ve nefes borumda bir yanma, bir yıpranma vardı. Su bile içince zaten tadını alamıyorsunuz. Bütün tatlar, bütün yiyecekler, içecekler Covid size. Covid tadı diyordum ben ona. Her şey Covid. Meyve suyunun tadını alamıyorsunuz, suyun alamıyorsunuz. Şimdi o geçti. Evdeki 1. haftanın sonunda her şeyi yiyip içmeye başladım. Ilık çayımı içiyorum, kahvaltımı ediyorum. Bütün besinleri yiyorum ve tadını da alıyorum. Bu büyük bir mutluluk tabii. Geri kalan süreç, fizik tedavi. Fazla bir ilacım kalmadı zaten. Sadece bir kas gevşetici var.
Seda Akkul: Daha dengeli beslenerek desteklemeye çalışıyoruz.
Burak Akkul: El ayak dengesini oturtmaya çalışıyoruz. Bazen sağ ayağımı daha sert atıyorum, sol ayağım daha hissiz oluyor. O da 20 gün uyumayla beynin bazı emirleri unutmasından dolayı oluyor. Bu emirleri beynin tekrar hatırlamasını sağlamaya çalışıyoruz.
"UMUT OLMAYA ÇALIŞIYORUZ"
Sosyal medyada çokça sahte haber yer alıyor ve çoğu insan karamsarlığa kapılıyor. Eşiniz uyutulurken siz de bu durumdan etkilenmiş biri olarak sosyal medya kullanıcılarına neler söylemek istersiniz?
Seda Akkul: Sosyal medyada yayılan yalan ve yanlış haberler beni zaten çok kötü etkiledi, yanlış etkiledi. Çünkü daha Burak uyutulduğu zaman, uyutulduğu gün çıkan bir haber benim hastalığımın seyrini değiştirdi. Sonrasında da zaten çok fazla ilgilenmedim sosyal medyayla. Ancak şu anda da sosyal medyada çıkan haberlerin negatif etkileri tüm hastalar ve hasta yakınları üzerinde yanlış yönlendirmelere sebep oluyor diye düşünüyorum. O yüzden çok daha dikkatli olmalıyız. Ben yaşadım, benim için kötü bir etki oldu. Umarım kimseye yaşatılmaz o durumlar. Bazı yanlış bilgiler de yayılıyor sosyal medyada, dediğiniz gibi. Bu etkilerden kurtulmak için ben sosyal medyadan uzak durmayı denedim, uyutulduğu süre boyunca. Şimdi o nedenle biz umut olmaya çalışıyoruz. Bu hastalığı yenmiş ve bir şekilde mücadele etmiş kişiler olarak umut olmaya çalışıyoruz. Bu yayınları da sizden gelen bu güzel davetleri de bu nedenle cevaplıyoruz zaten. Umarım umut olabiliyoruzdur. Bir taraftan da sadece umut olmak değil, kötü ve çok zor bir süreç atlattık, bu nedenle önerilen evden çıkmayın "Evden çıkmayın ve diğer tedbirleri uygulayın" diye elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.
Salgın bittiğinde yapmak istediğiniz ilk şey, en çok özlediğiniz etkinlik nedir?
Burak Akkul: Bu hastalık boyunca dediğim gibi uzun bir süre bir şeyin tadını alamadım. Her şeyin tadı Covid'di bana. Ama şimdi yavaş yavaş tat almaya başladım. Ama bitsin şunu yiyeceğim, bitsin şunu yiyeceğim diye bir şey yok. Çünkü yavaş bir geçiş sürecindeyim. Her şeyi yavaş yavaş yiyip içebiliyorum. Ama insanlar rahatça dışarı çıkıp eski hayatlarına, eski işlerine döndüğünde bizim de hayatımız ve işimiz eskisi gibi başlayacak. Bir talihsizlikti. Bizim son 6 yıldır işimiz yurt dışı seyahatleri ve bunu dokümanter olarak televizyona aktarmak. Bu işimizi eskisi gibi yapabileceğimizi sanmıyorum.
Seda Akkul: En azından 1 yıl. Dünya ülkeleri sınırlarını açana kadar.
Burak Akkul: Evet, olmaz. Olmayacak. O yüzden hayalim, belki daha küçük içerde evde ya da stüdyoda yine seyahat, dünyayı gezme zevki ve dünya görüşümü aynı olarak aktarabileceğim mesleğime devam edebilmek başka bir projeyle.
Seda Akkul: Hastalık bittiğinde ilk yapmak istediğim şey, tüm sevdiklerimle bir araya gelmek. Abimle, kardeşimle, ailemle, arkadaşlarımla sarılabilmek. Çünkü o dönemi çok yalnız atlattım. Hepimiz aslında bir yalnızlık yaşıyoruz evlerimizde bir taraftan. Her ne kadar en azından Burak iyileşmiş ve yanıma gelmiş, bunun büyük mutluluğunu yaşıyor olsam da alıştığımız o kalabalık o çevre o sevgiyi yaşayamıyoruz. İlk yapmak istediğim şey sevdiklerimle bir araya gelmek.
"UMUDUNUZU KAYBETMEYİN!"
Şu an hasta olan insanlara ve yakınlarına neler söylemek istersiniz?
Burak Akkul: Bu yayınlara çıkma amacımız, Seda'nın da dediği gibi, hem yoğun bakım sürecinin ciddiyetini yaşayan biri olarak anlatıp tedbirlere yüksek oranda riayet etmemiz gerektiğini belirtmek hem de bu kadar zorlu süreçten geçmiş bir insan şu an karşınızda böyle konuşuyorsa "Siz de, sizin yakınınız da koronayı yenecektir, merak etmeyin" mesajını vermek.
Seda Akkul: Bu süreçte sağlık çalışanlarının kıymetini hep beraber çok daha fazla anladığımızı düşünüyorum. Tüm sağlık personelinin, doktorların, hemşirelerin, tüm hastane çalışanlarının kıymetini çok daha fazla anladık diye düşünüyorum. Umudum bundan sonra da kıymetlerini bu derece iyi bilmemiz. Hepsine çok çok teşekkür ediyoruz. Güç, kuvvet diliyoruz hepsine. Ve bununla beraber de hasta yakınlarına, Burak'ın da dediği gibi, "Lütfen umudunuzu kaybetmeyin" demek istiyorum. Bu hastalıkla mücadele eden herkesin doktorlarımıza güvenmesini istiyorum. Ve bu hastalıkla kaybettiğimiz tüm hastaların ailelerine sabırlar diliyorum.