Kış mevsiminin bulaşıcı hastalıkların yaygın olması nedeniyle bir bakıma grip mevsimi olarak kabul edildiğini ifade eden Uzm. Dyt. Anıl Öztürk, özellikle son iki yıldır Kovid-19 pandemisi nedeniyle insanların bağışıklık sistemi konusunda eskiye kıyasla daha bilinçlendiğini belirtti. Uzm. Dyt. Öztürk, bağışıklık sistemini güçlü tutmak için dikkat edilmesi gerekenler hakkında uyarılarda bulundu.
BOL SU TÜKETİLMELİ
Özellikle gribe yakalanmamak ve yakalanılması durumunda kolay atlatabilmek adına bol su içilmesi gerektiğinin altını çizen Uzm. Dyt. Öztürk, "Vücudumuzda yeteri kadar su olmazsa mikropların işlerini kolaylaştırmış oluruz. Vücudumuzda sağlık halinin devamını sağlamak için birçok salgı bulunur. Özellikle kış mevsiminde artan bu salgıların asıl görevi bizi enfeksiyonlardan korumaktır. Yani biz bu salgılar ile enfeksiyonları vücuttan uzaklaştırırız (balgam, burun akıntısı, geniz akıntısı gibi).
Ancak vücudumuzda yeteri kadar sıvı olmazsa bu salgılar da yeterince üretilemezler ya da yeteri kadar akıcı olamazlar. Bu nedenle vücut dışına çıkmaları da zorlaşır. Aynı zamanda kana karışan toksinler vücuttan terleme ya da böbreklerimiz yoluyla atılmaktadır. Yani su hem enfeksiyonlardan korunmada hem de var olan enfeksiyonu vücuttan uzaklaştırmada olmazsa olmazımızdır. Bu nedenle günde en az 2 litre su tüketimi gereklidir" diye konuştu.
Yeterli ve dengeli beslenin
Güçlü bir bağışıklık sisteminin temellerinden birisinin yeterli ve dengeli beslenmek olduğunu söyleyen Uzm. Dyt. Öztürk, şu bilgileri paylaştı:
"C vitamininden zengin portakal, mandalina, kivi, limon, ananas, kırmızı kapya biber, maydonoz, brokoli, ıspanak gibi besinlere beslenmemizde yer vermeliyiz. Aynı zamanda yoğurt, sirke, turşu gibi probiyotik besinler bağışıklığımızı güçlendirmede etkilidir. Bu nedenle bu besinleri de en az 1'er- 2'şer porsiyon olmak üzere beslenmemize eklemeliyiz. Et, tavuk, balık, yumurta gibi besin değeri yüksek hayvansal proteinlere öğünlerimizde yer verdiğimiz gibi bitkisel proteinlerden, çeşitli minerallerden ve liflerden zengin olan kurubaklagil grubunu da beslenmemizde mutlaka bulundurmalıyız.
Bu gruptaki besinlerin Omega 3 ve D vitamini açısından en etkilisi ise şüphesiz balıktır. Selenyum, çinko ve E vitamini kaynağı olan badem, ceviz, fındık ve kaju gibi yağlı tohumları da bağışıklığımızı güçlendirmek için ara öğünlerimize mutlaka eklemeliyiz. Tüm bunların yanı sıra zerdeçal, zencefil, bal, propolis, sarımsak antiinflamatuar ve antiviral etkileriyle hastalıklardan korunmada ve bağışıklığımızı korumada oldukça etkilidirler. Bitki çaylarımızın ve sütlerimizin içine bal ve propolis ekleyebilir, zerdeçal ve zencefili de yemeklerimize ve yine bitki çaylarımıza katabiliriz."
BOL OKSİJEN VE HİJYEN ÖNEMLİ
Bağışıklık sistemini güçlü tutmak için temiz havanın da önemli olduğuna vurgu yapan Uzm. Dyt. Öztürk, "Özellikle açık havada yürüyüş yapmak, ev-işyeri fark etmeksizin uzun süreler bulunduğumuz ortamları sık sık havalandırmak, pencere olmayan ortamlar için ise klima bakımlarının düzenli yapıldığından emin olmak gerekir. Bunun dışında, el hijyeni de önemlidir. Ellerimizle gün içinde birçok yere temas ederiz. Bu temas ettiğimiz yerlerde hasta bireylerin salgılarına bulaşma ihtimalimiz oldukça yüksektir. Bu nedenle özellikle el hijyenine özen göstermeli ve ellerimizi sık sık yıkamalıyız. Ayrıca selamlaşmak için öpüşme alışkanlığımızdan da artık vazgeçmeliyiz" ifadelerini kullandı.
"HASTALANMADAN ÖNCE ÖNLEM ALIP SAĞLIKLI KALMALIYIZ"
Bağışıklığın en kısa tabirle insan vücudunun hastalıklara direnme yeteneği olduğunun altını çizen Uzm. Dyt. Öztürk, "Bağışıklığımız ne kadar güçlü olursa, hastalıklara neden olan dış etkenlere karşı savunma kabiliyetimiz ya da hastalıklara bir şekilde yakalansak bile bu hastalıkları bertaraf etme şansımız o denli güçlü olur. Çünkü asıl önemli olan hastalandıktan sonra tedavi edecek en iyi ilacı, en iyi doktoru aramak değil, hastalanmadan önce önlem alıp sağlıklı kalmayı başarabilmektir. Bunun için de bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak gerekir" diyerek sözlerini noktaladı.