Yeniden gün yüzüne çıkan cennet Karina
Karina, Ege’de Dilek Yarımadası Milli Parkı içinde kalan küçük ve eski bir Rum köyü. Eşsiz doğa güzelliklerini denizi ve tarihi dokusuyla taçlandıran, yeryüzündeki cennetlerden biri. Yolunuz Söke’den geçer ise, sizler de muhakkak bu eşsiz Rum köyünü ziyaret edin.
- Yaşam
- İhsan Karataş
- Giriş Tarihi: 02 Eylül 2023
Aydın Doğan Köy'e bağlı ve Dilek Ada'sı sınırları içinde yer alan, geçmişi M.Ö. 7. yüzyıla dayanan Karina, aslında bir kuş gölü olarak bilinen Dil Gölü'nün eski ismi. Karina, Rum mimarisinin en güzel örneklerini sergileyen açık hava müzesine benzeyen Doğanbey'in hemen yakınında bulunuyor. Buradaki eşsiz güzellikleri görmek isterseniz, Tuzburgazı girişinden sağa girip, hemen ilerideki ayrımdan Doğanbey Köyü yönüne sapmanız gerekiyor. Karina muhteşem manzarası, sakinliği, doğası ve tarihi dokusuyla görenleri kendine hayran bırakıyor. Ayrıca sahilden denizin belirli noktasına kadar sığ olan sularında bazı tatilciler Ege'nin en uç noktasında denize girme keyfini de yaşıyor.
GÜZELDİ FAKAT HÜZÜNLÜYDÜ
ESKİDEN Rumların yaşadığı Karina kaderine terk edilmiş eski Rum köylerinden biriydi. Nüfus mübadelesinden sonra buraya yerleşen Türkler ovada yaşamı tercih edince köy boşalmış, neredeyse kimsenin yaşamadığı bir yere dönüşmüştü. Uzun yıllar boyu boş kalan yıkıntı evler yavaş yavaş yok oluyordu. O haliyle bile esrarengiz, özgün, çekici, hele kızıl pembe yumuşak gün batımıyla muhteşem, fakat hüzünlüydü.
KARİNA'YA YAŞAM SEVİNCİ GELDİ
10-15 yıl önce yeniden keşfedilerek iyileştirilmeye başlanan Karina, bugün artık yeniden canlanıyor. 1900'lü yılların başında ticaret limanı olan Karina'da, o günün izlerini görmek mümkün. O yıllarda ticaret limanında gümrük binaları olarak kullanılan taş örme duvarlara sahip binalar, bugün kafe ve restoranlar olarak hizmet veriyor. Böylelikle Karina'ya sıcak bir neşe ve yaşama sevinci geldi.
DOĞANBEY EVLERİ
Karina'ya gittiğinizde mutlaka uğramanız gereken yerler arasında olan Doğanbey Evleri, Rum mimarisinin karakteristik özelliklerini taşıyan usta taş işçiliğiyle ilk bakışta göze çarpıyor. Köy denizden bir hayli yüksek bir yamaçta. Taş sokaklar, ufak bahçeli taş evler, bunları süsleyen yaşlı yeşil ağaçlar, hala meyve veren incir ağaçları ilk bakışta dikkati çekiyor. Köyün içinde iki çeşme var. İkisi de sanki sanat eseri, sularının şifalı olduğuna inanılıyor. Doğanbey evleri, dükkânları, şapel ve hastanesi ile dar taş sokakları gibi sırtını dayadığı dağın yamacında bugün Şorlak denen şelalesi, içinden akan Rum halkının Çeşme dediği eskiden içme suyunu da sağladıkları nehri de görülmeye değerdir.
YÖRESEL BALIKÇILIĞIN TAM MERKEZİ
BÜYÜK Menderes Nehri'nin denizle buluştuğu kafa bölgesine yakın olan ve Menderes havzasının son noktası olan Karina bölgesi, yöresel balıkçılığın da merkezi. Özellikle Çipura ve Levrek balığı ile ünlü. Bölge aynı zamanda göçmen kuşların özellikle pelikanların da yuvası olmasıyla birlikte adeta bir kuş cennetine dönüşmüştür.