İzmir'de yaşıyorsanız, her özel gün ve bayramda bayraklarıyla kordon boyunu dolduran insan seli sizi şaşırtmaz. Çünkü bu coşkuyu yaşamak sizin geleneğinizdir. Körfeze karşı çayını yudumlamak İzmirlinin olmazsa olmazıdır. Saat Kulesi'nde kuşlara yem atar, şehrin iki yakası arasında yaşanan Göztepe- Karşıyaka'nın rekabetini gülümseyerek izlersiniz. Bulduğunuz her yere Karşıyakalıysanız 35 1/2, Göztepeliyseniz TAM 35 yazmak sizin için görev gibidir.
Gerçek İzmirliyi 500 metreden tanırsınız. Arkadaşlarıyla Sevinç Pastanesi'nin önünde buluşan, Reyhan'a giden herkes sizin için İZMİRLİDİR. İzmirliyseniz, çamaşır suyu - klorak ikilemini mutlaka yaşamışsınızdır. Gevreğe simit, çiğdeme çekirdek, darıya mısır diyen insanla tartışırsınız. İzmir'de sigorta ya da "şalter" değil, "asfalyalar" atar. Tüm dünyaya nam salmış güzellikteki kızlar, güzellik kraliçeleri, sanatçılar çokça çıkar bu şehrin topraklarından. Sanata ve sanatçıya değer vermek hamurunuzda vardır.
İzmir'e özgü ve sadece İzmirlilerin bileceği, diğer şehirde yaşayanların anlam veremediği özel isimler, yerler vardır. Çoğu kişi, Aman canım ne özelliği var, poğaçanın bir türlüsü dese de 1492 yılında İspanya'dan İzmir'e göçen kişilerin getirdiği boyoz (İspanya'da bollos), Kendine özgü bir tadı ve lezzetiyle sadece İzmir'de üretilir. İzmirlilerin çay ve yumurta ile sabah kahvaltılarını süsler.
Denizden esen rüzgarın sizin için adı hep "imbat"tır. En ufak bir ihtiyacınızda hemen Kemeraltı'na gidersiniz ve tüm o karmaşada huzur bulursunuz. Karşıyaka Sevgi Yolu ve Kıbrıs Şehitleri Caddesi'ni gezerseniz, ekvatorun çevresini bir tam tur dolaşacak kadar çok yürürsünüz. Başka bir şehirde yaşamak zorunda kaldığınızda tekrar İzmir'e dönmek umuduyla motive olursunuz. Aslen İzmirli olmasanız bile burada yaşanan birkaç yıl sonunda birisi size 'nerelisiniz?' diye sorduğunda 'İzmirliyim' dersiniz. Çünkü öyle hissedersiniz. Çünkü İzmirli olmak bir yaşam tarzıdır...