İster olumlu, ister olumsuz olsun, gerçek hayat hikâyeleri insanı etkiler. Ve insan derin düşüncelere dalarak, yaşanmış o hayat hikâyelerinden kendine ders çıkarır.
Gerçek ilaçlar etkili ve muzdarip olduğumuz hastalığa deva olur...
Sulandırılmış ya da içi başka - dışı başka ilaçlar etkili olmaz; hastalar aldatılmış ve tıbba ihanet edilmiş olur! Çocuklarımız, öğrenim hususunda aç ve bir nevi hasta gibidirler... Onlara en sağlıklı eğitimi: Hakiki müfredatı özellikle geçmişi dosdoğru ve terkibi sahici şeyleri öğretmek lazım gelmez mi?
Adı üstünde öğrenci, talebe; doğruyu talep ediyor, hakikati öğrenmek istiyor. Eğer hakikatler öğretilmiyor ise o zaman aldatılmış olmuyor mu? Öğrencinin talep ettiği hakikatlerin hasıraltı edilmesi; ha müşteriye bozuk mal satılmış veya tartıda hile yapılmış gibidir... Hakikati Levh-i Mahfûz'da yazılı olan ve beşer tarafından da tarihi bir hadise olduğu için kayıt altına alınmış şeyi çocuklarımıza gerçek dışı anlatılması hangi çocuğun âleminde tesirli bir iz bırakır ve onlardan o dönemin kahraman insanları gibi kaç kahraman ve vatansever insan çıkar?
HAYIRLI VATANDAŞ
Akıl dolaşımları mutlak küfürde olan Batılılardan 700 yıl önce kan dolaşımını keşfeden İmam-ı Gazzâlî'yi ve bu gibi İslam Âlimlerini çocuklara öğretmek, onların akıllarını dolaşıklıktan kurtarıp, istikamete; hayırlı bireyler haline getirmez mi? Medeniyetin Batı'dan değil, İslam topraklarından çıktığını ve baş mimarının da Hz. Peygamberimiz (sav) olduğunu ve güzel ahlakını öğretmek hangi çocuğu anasına - babasına ve de memleketine hayırsız evlat eder ki? "Kâinattaki en yüksek hakikat iman" olduğunu ve bütün mevcudatın sanatkârı Allah olduğunu öğretmek, öğrenim gören çocuklarımızın tabiata ve eşyaya şaşı bakmak yerine, doğru bakış sağlamaz mı? Ve o bakış: Hâlıkımız, Mâlikimiz bizden ne istiyor? Biricik hakikatine kutsi bir yolculuk başlatmaz mı? Allahsız eğitim, Allahsız çocuklara, Allahsız çocuklar anarşi ve teröre sebep olmaz mı ve çok çabuk tuzaklara düşüp, biz olmaktan çıkıp, başkalarına kukla etmez mi? Ayağı bize takan Allah sevdirilmez ise o ayağa ayakkabı takan analar - babalar da gerektiği gibi sevilmiyor ve o ayakların yürüdüğü yolları yapan devlete da hayırlı vatandaş olunmuyor!
HAKİKATI ÖĞRENMEK
Bize bir asırdan fazladır, sevilmeyecek şeyler sevdirildi, inanılmaması gereken şeyler inandırıldı; akıl dağarcığına konulmaması gereken şeyler konuldu ve bunlar bilinçli ve de haince yaptırıldı... Çok yüksek meziyetlerde olan milletimiz adeta attan indirildi; eşeğe bindirildi; her türlü dalaleti, sapıklığı tokatlamış ecdadın çocukları şimdi batılın ve karanlığın çocukları haline getirildi...
Bundan çıkmamızın, kurtulmamızın çaresi: Bizi biz eden, asırlarca Kur'an bayraktarlığı yaptıran değerlerimizi hatırlatıcı eğitimden geçiyor! Zaten gerçek tarihimizde bilim de var, ahlak da var ve rehber olarak;
Sünnet-i seniyye var. Biz hakiki eğitimi verelim nice Gazaliler, Ali Kuşçular, Harezmiler, İbni Heysemler, İbni Sinalar vs. çıkacaktır. Yeter ki içimizden yalanları, hatalı öğretileri söküp, atalım! Eğitim ve müfredatın gayesi; hakikati öğretmek, ahlaklı ve vatansever fertler yetiştirmektir! Çocukların ve gençlerin beyinlerine hakikati yerleştirdikten sonra nasıl hazmedecekler, hayatlarına ne şekilde yansıtacaklar artık onların meselesidir... Biz, bize düşeni yapmadıktan sonra, çocuklardan şuurlu ve güzel davranışlar bekleyemeyiz. Muhakemesi bozuk olmayan bir bilim insanı asla diyemez: Minili kız öğrencinin yanında erkek öğrenci asla etkilenmez ve dikkati dağılmaz!
Eğer derse, yalan söylüyor ve kızların minili olmasından sapıkça zevk alıyordur... Özellikle kız ve erkekler için ayrı liseler, en azından aynı okul olsa bile ayrı sınıflar ayarlamak ve çıplaklıktan kurtarmak, onların derslere daha fazla odaklanmalarını sağlayacaktır... Ahlak bozucu dizilerin azgın hale getirdiği gençler yapılan derslere, verilen ödevlere dikkat kesilmek yerine birbirlerine kesilip, yalan aşkın, içi boş "Aşkım" sözü paçavraları ile geleceklerini yalan ediyorlar...
AHLAK VE SAYGI
Sağlıklı ve verimli eğitim için velilerin kafasında da inkılâplar yapmak lazım! Haklı veya haksız olsun, çocuklarının arkasında durup, öğretmeni harcamak, öğrencinin baskın çıkmasına, şımarıklık yapmasına sebep olmaktadır... İstisnalar hariç; eskiden öğretmenler eli sopalı ve şiddet yanlısıydı ve tavizsizlerdi. Şimdi öğrenciler eli ve dili sopalı ve öğretmenlere tahakküm uyguluyorlar... Ne öğretmenden, ne de öğrenciden haksızca baskın davranışlara müsaade edilmemeli. Donanımlı öğretmen ve saygıyla dinleyen öğrenci zihniyeti var edilmeli! Öğretmen sınıftan içeri girdiğinde en haylaz çocuk kendini toparlayıp, saygıda kusur etmeden öğretmenini dinlemelidir...
Eskiden ana ve babalar, okula gönderdiği çocuklarına sakın öğretmenin sözü dışına çıkmayın ve sakın kızlara yanlış yapmayın çünkü onlar da birer ana - babanın evladıdır diye sıkı sıkıya tembih ederlerdi ve öğretmeni bize şikâyet etmeyin diye de uyarırdılar... Şimdi baştan savar gibi okula gönderilen çocuk, okul içi ve sınıf içi davranışları yeterince anne ve babadan öğrenemedikleri için sınıf ve okul ergenlerin güç gösterisi ve de kız ayarlama yeri haline dönüşüyor... Mutlaka ama mutlaka güzel ahlak ve saygı öğrencinin flaması haline getirilmelidir!
Gençliği kurtarmak ve onlardan yeniden Alparslanlar, Selahaddinler, Osmanlar, Fetihler, Yavuzlar çıkması için müfredatımızdan tüm yalanların ayıklanması lazım! Hatta ayak ve parmak izleri silinmesi lazım çünkü yalan tarih hiç heyecan vermiyor, şevk vermiyor, örnek olmuyor ve geleceğe de ümitle baktırmıyor. Üstelik yalan bütün kâinatın hukukuna tecavüz oluyor, zira tüm kâinat hakikatleri haykırıyor...
GERÇEK TARİH
Eksi ve artılarıyla tarihi şahsiyetler ve gerçek tarihin öğretilmesi çocuklarımızı astronomiyle, fizik ve matematikle, biyoloji ile hitabetle, edebiyat ve sanatla vs. tanıştıracak; ilgisini çekecek ve kim olduğunu çok daha iyi anlayacaktır... Bu vesile ile geçmişin başarılarına, başarılarıyla teşekkür edecek, hatalarından da ders alarak, geleceği ona göre şekillendirecektir... Gerçek tarihi öğrenen, o tarihin içindeki gerçek şahsiyetlerin astronomi, fizik, matematik, tıp ve sanat alanındaki başarılarının arkasındaki imanı ve istikameti gören çocuk, onlardan aldığı ilhamla Allah inancında çok daha şuurlu olmaya ve onlar gibi güzel ahlakı kuşanmaya; ailelerine ve vatanlarına faydalı bireyler olmaya gayret edecekler; içi dolu bir diploma ve kişilikle sosyal hayatın içine gireceklerdir...
Okullarda çocuklarımıza Allah inancını öğretmek çocuklara denge, gerçek tarih ise geleceğe ışık tutan fener olacaktır!
Bir de güzel ahlak öğretildiği zaman, öğrendiği fen dersleri ile milletimize ve dünya insanlığına çok daha faydalı hale geleceklerdir!
Yalan tarih anlatmaya gerek yok ki! Yeterince hakikat, yeterince bize rehberlik edecek şeref levhalarımız, gerçek kahramanlarımız ve de bilim insanlarımız var... Ve onlar sayesinde batı karanlıklardan kurtulur gibi oldu ama onları da taassup - bağnazlık ve yalanlar yeniden yuttu... Ne diyelim?
"Eğitim şart!"