Değer bilmek
Herkesin, her nesnenin bir değeri var... Az ya da çok. Değer verdiğimizi seviyor, sevdiğimize kıymet veriyoruz... Değer verdikçe daha da çok seviyoruz... Herkese, her şeye hak ettiği değeri vermek ise işin en önemli kısmı... Çıkarlarımıza ters düşse bile hak ettiği övgüyü ya da eleştiriyi yapabilmek kast ettiğim, ne eksik ne fazla... Ederinden daha çok övgü ya da hakkettiğinden daha fazla eleştiri, kişi hakkına girmekle birlikte büyük kayıplara da uğratacaktır bizleri. İşin sonunda bakmışız ki en çok da kendi hakkımıza girmişiz. Kişilikli duruş her durumun hakkını vermekle mümkün yani.
Çocuklarımıza tutumlu olmayı öğretiriz. Tutumlu olmakla cimriliği karıştırmaması gerektiğini bir de. Bu kavramları sadece maddi öğelerle düşünmemek gerekir. Övgüde de tutumlu olabiliriz mesela... Her önümüze geleni değil de gerçekten hak edeni övmek, hem sözlerimizi değerli kılar; hem de o kelimeler bu sayede karşılığını bulur.
Söylemeye bile gerek yok, övgünün hiç menfaatsiz ve çıkarsız olması önemli tabi ki. Eh yanlışa yanlış diyebilmek de bu duruşun gereklerinden.
KIYMET BİLMEK
Okuduğum son kitapta küçük Kızılderili'ye bir büyüğü şöyle öğüt veriyordu:
'Paranı gerçek ihtiyaçların için harcamalısın... Parana karşı tutumun önemli. Bir alışkanlık diğer alışkanlıklara yol açar. Paranı savurursan ya da cimrilik yaparsan bu davranış düşüncelerine ve başka her şeye yansır.
Kontrol senden çıkar. Ve bir bakmışsın ki, başkaları senin üzerinde kontrol kurmuş.
Gerçekten tutumlu insanlar asla başkalarının kontrolüne girmez ' Tutumlu olmayı öğrettiğimizde çocuklarımız bunu hayatının tüm alanlarına yansıtabilecek ki bence en önemlisi, insana değer vermeyi öğrenecekler bu sayede. Hak ettiği değeri...Hak ettiğinde insan kaybetmemeyi.
Günümüzün en büyük sorunu değil mi, bir çırpıda harcanıveren kişiler. Ne değerler kaybediyoruz kim bilir bu savurganlıkla. Çokluğun içinde yenilerini buluveririz zannediyoruz. Bu anlayışla hiç kimse , ne iş yaşamında konumuna ne de özel yaşamda kalplere yerleşebiliyor. Büyük bir yalnızlık hakim, almış hepimizi pençesine.
Öyle bir kısır döngüye giriyoruz ki, değer bilmezlik şişirilmiş özgüvenlere dönüşüyor. Altında kendimizi kaybettiğimiz, içini dolduramadığımız algı oluşturma kaygısı ile içini dolduramadığımız...
Duruşu, şekli olmayan girdiği her kabın formatına giren kişiler yer alıyor her yerde. Boş kalan kalpler ise gittikçe ıssızlaşıyor, güvensizleşiyor.
Hayatımızın kontrolünü elimizde tutmak kendi değerimizin önemli öğelerinden ise kritik soruyu soralım:
Sizin değerinizi neler belirliyor?
Cevabınız kişi isimleri ise, çok kaygan bir zemindesiniz. Hayatınız muhtemelen hakkınızda oluşan algıyı öğrenmeye ve kontrol altında tutmaya çalışmakla geçiyor. Ve tabi sonuç alamamakla...
Çünkü kontrol edebileceğiniz tek kişi kendinizsiniz ki o bile hiç kolay değil...
SAĞLAM DURUŞ
Hayatta herkes gibi siz ve tarihe imza atmamışsanız yaptığınız her şey önemini yitirecek, unutulacak... Çocuklarımıza bırakacağımız en önemli miras ise, sağlam duruşları olacak.
Kendi değerlerini arttırma, başkalarının değerini bilme alışkanlıkları ve sonrasında duyacakları özgüven bırakacağımız her unsurdan çok daha değerli olacak... Hem kendileri hem de bu dünya için. Yine yukarıda bahsettiğimiz kitaptan bir alıntı ile bitirelim... Küçük kızılderiliye verilen bir başka hayat dersinde de şu söyleniyordu: 'Eğitimin iki parçası vardır. Rakamlar vs teknik parçasıdır. Onu çok iyi öğrenmelisin ancak, ikinci parça vardır ki ona sıkı sıkı yapışmalısın. Bu parçaya değer vermelisin. Dürüst ve tutumlu olmaya, elinden geleni yapmaya ve başkalarını önemsemeye değer vermeyi öğrenmen her şeyden önemli. Bu değerleri öğrenmemişsen, teknik parçada ne kadar önemli olursan ol gene de hiçbir yere varamazsın. Doğrusu şu ki bu değerler olmadan teknik olarak çok iyi olsan da, bildiklerini kötülük , yakıp yıkma için kullanman mümkünden de ötedir' Test kitaplarına gömdüğümüz çocuklarımız için başımızı ellerimizin arasına alıp düşünme zamanı geldi de geçiyor bile...
Not: Merak edenler için bahsedilen kitap: Küçük Ağaç'ın Eğitimi
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.