Sosyal medya kıraathanesi!
Hani "Silah çıktı mertlik bozuldu" diye bir atasözü vardır ya... Şu anda sosyal medya için bunu söyleyebiliriz. Normalde bir bilim insanının yanına dahi yaklaşamayacak olan pek çok kişi bu mecradan "Haddini bil" diyerek bilime yıllarını vermiş, gece gündüz uyumadan çalışarak insan sağlığı için önemli keşifler yapmış bir bilim insanına karşı paylaşım yapabiliyor. Dünya kocaman bir kıraathane ortamına dönmüş, herkes kendi bildiğini (hatta bilmediğini) savunuyor...
Aşı konusunda hem doktorlar hem bilim insanları ikiye bölünmüş durumda dolayısı ile biz sade vatandaşlar da...
Hangisine inanmak istediğiniz size kalmış.
Ancak bir profesörün tezini, başka bir profesörün sözüyle çürütmeye çalışmak, hatta onaylamadığına "Haddini bil" demek de ne bileyim! Aziz Sancar için, 'moleküler biyoloji öğrensin' demiş mesela birisi...
Açıklama olarak da başka bir ödüllü profesörün açıklamalarını kullanmış... Kendin araştırmadığın sürece nereden bileceksin hangisinin doğru söylediğini? Her şeye şüpheyle yaklaşabilirsin, profesörlerin söylediklerine inanmayabilirsiniz, aşı karşıtı da olabilirsiniz ama ömrünü bu işe adamış bir insana 'haddini bil' demek için haddini bilmek gerektiğini düşünüyorum.
Sancar'ın karşılığı ise gayet naif bence, "Onu yazan adam doğmadan önce ben mRNA üzerine çalışıyordum." Yazının devamına sosyal medyayı kullanmayı bilip de arama motoruna "Aziz Sancar" yazıp bu insanın neden ve hangi konuda Nobel aldığını bilmeyenler için kısa öyküsünü bırakıyorum...
70'Lİ YILLARDA BAŞLAMIŞ
1963 yılında girdiği İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'den 1969 yılında birincilikle mezun oldu. NATO-TÜBİTAK bursu ile önce Johns Hopkins Üniversitesi, ardından Dallas Teksas Üniversitesi'ne gitti. Dallas'ta üniversitenin moleküler biyoloji programına ve Caude Rupert'ın laboratuvarına katıldı. Bu laboratuvarda Sancar, danışmanı Claud Rupert ile fotoliyaz olarak adlandırılan bir geni klonlamış ve genetik mühendisliği ile bakterilerde çok yüksek oranlarda çoğaltmıştır.
Bu genin kodladığı enzim, ultraviyole ışıkları ile zarar görmüş DNA'nın onarımını yapmaktaydı. Bu buluş Dr. Sancar'ın önce yüksek lisans, ardından doktora derecesi almasını sağladı.
NOBEL ÖNCESİ ÖDÜLLER
Aziz Sancar, 1977-1982 yılları arasında Yale Üniversitesi'nin tıp fakültesinde çalıştı.
Bu dönemde nükleotid kesim onarımı araştırmaları başladı. DNA onarımı dalında doçentlik tezini tamamladı. 1997 yılından itibaren araştırmalarını biyokimya ve biyofizik alanında yaptığı çalışmalarla tanınan Amerika Birleşik Devletleri North Carolina-Chapel Hill'de North Carolina Üniversitesi biyokimya ve biyofizik bölümünde sürdürmektedir.
Sancar, 415 bilimsel makale ve 33 kitap yayınladı. Sancar, kanser tedavisinde sirkadiyen saat kullanımıyla ödüller aldı.
2001 yılında Amerikan Kimya Cemiyeti tarafından verilen Kuzey Carolina Seçkin Kimyager Ödülü'nü almaya hak kazanan Sancar, 2005 yılında bilim dünyasının en prestijli üyelikleri arasında yer alan ABD Ulusal Bilimler Akademisi'ne seçilerek bu akademiye seçilen ilk Amerikalı Türk oldu. Sancar, DNA'nın onarılması ile ilgili yaptığı çalışmalardan dolayı Amerikalı Paul Modrich ve İsveçli Tomas Lindahl ile birlikte 2015 Nobel Kimya Ödülü'ne layık görüldü.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.